Yol Arkadaşları

Yol Arkadaşları

Yol Arkadaşları

Hiç kolay gelmemişti bu iki başarılı kadın bu günlere. Biri on yedi yıl özel sektörde delice çalıştı, diğeri ise her şeyini kaybetti yeni bir hayat kazanabilmek için. İşin özü ikisi de bugünkü hayatlarının bedellerini fazlasıyla ödedi.

Sabah saat 09: 00, Lina, erken kalkmayı severdi, her sabah saat 08: 00 de kalkar, villasının bahçesinde kahvesini içer, kitabını okuyarak başlardı güne. Kendisine sözüydü, her sabah güne bilgi ile başlamak.

Evinin her odası kitap ve defter ile doluydu, evimin en güzel aksesuarları diye anlatırdı hep. Yine bir sabah daldığı kitaptan yardımcısı Nida’nın sesi ile döndü reel dünyaya.

-Kahvaltı için istediğiniz özel bir şey var mı? Umay Hanım’ın en sevdiği şeyler hazırlandı, sizin de özel olarak istediğiniz bir şey var mı diye sormak istedim.

-Hayır, Nidacığım, eminim ki her şey harika olmuştur.

Nida gülümseyerek ayrılırken, Lina ‘’geliyor Bereket Tanrıçam’’ diyerek kahvesini yudumladı. Umay’ın anlamı Bereket Tanrıçası olduğu için ona hep öyle seslenirdi. Kahvesini bittiğinde ise güne hazırdı.

Kitabın kapağını kapattı, havuzun kenarında güneşi selamlayıp bugün için de doğduğu için teşekkür ettikten sonra odasına çıkıp yeni gün içinde hazırlanmaya başladı.

Nida, çalan kapıyı açtığında, elinde çiçek buketiyle içeriye giren Umay Nida’ya uzun uzun sarıldı ve çiçeği uzattı.

-Umay Hanım utandırıyorsunuz beni, teşekkür ederim

-Bu evin çiçek gibi olmasının sebebi sensin Nidacığım, olmasaydın olmazdı, o yüzden bütün çiçekler sana

Koşarak merdivenlerden inen Lina, önce Umay’a sonra Cenk’e sarıldıktan sonra kahvaltıya oturdular.

Lina ve Umay’ın hayatlarının en önemli kuralıydı, önemli günlerin sabahı mutlaka iki aile birlikte kahvaltı yaparak bu önemli güne başlarlardı. Bu da ya Lina’nın evinde ya da Umay’ın evinde olurdu.

Neticede bir şeye başlama şekli önemliydi. Akşam, Lina’nın yazdığı filmin galası vardı ve iki aile bu özel gün için kahvaltı sofrasındaydı.

Saat: 20: 05 İstanbul Film Festivalinde gala gecesi. Tanınmış, tanınmamış sinema sektörüyle ilgilenen birçok insan galaya akın ediyordu. Lina, filmin dev afişinin önündeki kırmızı halının üzerinde tüm asilliği ile basına röportaj veriyordu.

Ön sırada Umay, Cenk ve Mert gururla gülümseyerek izliyordu. Lina ve Umay geceyi dev afişin önünde kahkahalarla poz vererek tamamladılar çünkü hayatlarındaki her şey ikisinin emeği ve başarısıydı, ilmek ilmek örmüşlerdi bu hayatı.

Saat 00:00’ı bulduğunda iki kadın ellerinde topuklu ayakkabıları ile elele sahilde yürüyordu hiç konuşmadan, konuşmadan da iletişim kurabiliyorlardı. Sessizliği Lina bozdu.

-Yarın bu saatlerde Londra sokaklarında dolaşıyor olacağız. Eğitime hazır mısın?

-Her daim, bekle bizi Londra, biz geliyoruz

Yol arkadaşları birbirlerine sarılarak yürürken Cenk ve Mert arkadan takip ediyordu.

Sahi neydi başarı ya da yaşamak istediğin hayatı inşa etmek? Ya da sadece filmlerde, romanlarda mı olurdu? Reel dünyada zor muydu ya da imkansız mıydı? Tek bir cevabı ve sırrı vardı. ‘’İnanmak’’ sadece inanmak.

Önce kendine sonra hayata. Çünkü sonsuz olasılıkların olduğu bu evrende her şey mümkündü.

 

Leyla BACAKSIZ

Editör: Nigar KAYA

Yazının Tamamı Yazarına Aittir

Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

Bir Yıldız Kaydı Ülkemizden

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 18/09/2025

    He bebem he 🤓 Türkiye de 😂

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leyla BACAKSIZ

03.08.1989 yılında Mersin’de dünyaya geldim. Yaklaşık 18 yıldır Antalya’nın Manavgat ilçesinde yaşamaktayım. Anadolu Üniversitesi İşletme Bölümü mezunuyum. Bir kurumun muhasebe bölümünde çalışmaktayım. Okumak ve yazmak hayatımın en önemli iki parçası. Belli başlı bazı spiritüel alanlarla da ilgilenmekteyim. Okuma ve yazmanın verdiği bilgi ile ve spiritüel alanın verdiği ışık ile toplumun yolunu aydınlatmayı hedeflemekteyim.