Yanan Sadece Hocalı mı? (Hocalı Soykırımı)

Yanan Sadece Hocalı mı? (Hocalı Soykırımı)

Yanan Sadece Hocalı mı?

“Hocalı Soykırımı”

Soykırım, katliam veya adı ne olursa olsun, masum yaşamaya çalışan saf insanlık karşısında yine aynı tür kirli insanlığın, işlediği kitlesel cinayetler dünyamızın yaşamsal yaşı kadar eskidir.

Toplumumuzun her kesimini dolaylı yoldan etkileyen, duygusal yoğunluğu derin izler bırakan bu tür kontrolsüz olaylar karşısında “Susmak, dilsiz şeytan gibi kalmak” daha büyük bir trajedidir.

Dünya tarihine baktığımızda, Habil ve Kabil, Âdem ve Havva’nın ilk iki oğludur. İlk doğan Kabil bir çiftçi, kardeşi Habil ise bir çobandır. Kabil, kardeşi Habil’i kıskandığından dolayı ona karşı kin ve nefret beslemiş, en sonunda da kardeşini öldürerek İnsanlık tarihindeki ilk cinayeti işlemiştir.

Böylece insanlığın kadersel ve yaşamsal yazgısına cinayet işleme, katliam yapma, soykırımda bulunma gibi kontrolsüz duygular da eklenmiştir. 

Avustralya’nın Tasmanya adasında ve 1828-1832 yılları arasında yapılan Tasmanya Soykırımı kaydedilen ilk modern soykırım örneğidir.

Yaşamımız geliştikçe, modernleşme hızlandıkça, gelir ve hukuksal adalette denge kayboldukça, ahlakı yapı çöktükçe, sömürgeleşme arttıkça, kapitalizm ve onun getirdiği sonsuz para kazanma hırsı karşısında çaresiz ve korunmasız kalan güçsüz toplumlar, daha güçlü ve kuvvetli toplumlar tarafından aşağılanarak, fakirleştirilerek en sonunda soykırıma tabi tutularak yok edilmeye çalışılmıştır.   

Bağımsızlığı için savaşan toplumlara, Özgür ve bağımsız kalabilmek, sömürgeleşmemek, eşit haklarla, adaletli bir yönetimle, yaşanabilir gelire sahip olabilmeyi seçen toplumlara,

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde işgal altındaki Anadolu’da kazanılan Kurtuluş Savaşı sonrasında kurulan, yeni bir parlayan yıldız olan Türkiye Cumhuriyeti yegâne örnek olarak gösterilmektedir.    

Yakın Dünya tarihine baktığımızda, özellikle Nazi Dönemi Almanya’sı ile başlayan insanlığa karşı işlenen en büyük günah ve suç olan soykırım, Balkanlar’da,

Bosna’da Kıbrıs’ta, Orta Asya’da, Doğu Türkistan’da, Orta Doğu’da, Azerbaycan‘ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı Kasabasında ve dünyamızın farklı bölgelerinde görülmektedir.  

Hocalı, Azerbaycan’ın Dağlık Karabağ Bölgesinde en önemli bir yerleşim merkezidir.

Ağdam, Şuşa, Hankendi, Askeran yolları üzerinde yer alan ve Karabağ için önemli stratejik konuma sahip bir yerdir. Hocalı sadece bir kasaba değil, asırlarca Türk tarihinin ve Türk Kültürünün hayat bulduğu bir yerdir.

Hocalı Katliamı (Azerice: Xocalı soyqırımı), Karabağ Savaşı sırasında 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan‘ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında yaşanan ve Azeri sivillerin Ermenistan‘a bağlı kuvvetler tarafından toplu şekilde öldürülmesi olayıdır.

 İnsan Hakları İzleme Örgütü, Hocalı Katliamı’nı Dağlık Karabağ‘ın işgalinden bu yana gerçekleşen en kapsamlı sivil katliamı olarak nitelendirmiştir.

Ermeni güçleri 1992 yılının 25 Şubat’ı 26 Şubat’a bağlayan gecede bölgedeki 366. Alayın da desteği ile önce giriş ve çıkışını kapadığı Hocalı kasabasında, Azeri resmî kaynaklarına göre, 83 çocuk, 106 kadın ve 70’ten fazla yaşlı dâhil olmak üzere toplam 613 sakin öldürülmüş, toplam 487 kişi ağır yaralanmıştır.

1275 kişi ise rehin alınmış ve 150 kişi ise kaybolmuştur. Cesetler üzerinde yapılan incelemelerde cesetlerin birçoğunun yakıldığı, gözlerinin oyulduğu, başları kesildiği görülmüştür. Katliama hamile kadınlar ve çocukların da maruz kaldığı tespit edilmiştir.

İnsan Hakları İzleme Örgütü olayı Dağlık Karabağ Savaşı içerisinde yapılan en büyük katliam olarak nitelemiştir. Azerbaycan Parlamentosu 1994’te Hocalı’da yaşanan katliamı soykırım olduğunu ilan etti.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi‘nin 31 üyesi tarafından imzalanan, Ermeniler tüm Hocalıları öldürdüler ve tüm şehri harap ettiler ifadesinde yer alan ve 19. yüzyılın başlarından beri Ermenistan tarafından Azerilere karşı işlenen soykırım olarak tanınmaya adım atılması gerektiğini bütün parlamento üyelere söyleyen 324 nolu bildiri yayımladı.

2009 Şubat’ında Kaliforniya Eyalet Alt Senatosu‘nun üyesi Felipe Fuentes, Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev‘e yazdığı mektupta Hocalı olaylarını Azeri katliamı şeklinde nitelendirerek, kurbanların ailelerine başsağlığını sunmuştur.

Dağlık Karabağ savaşı, 10 Kasım 2020 günü Rusya arabuluculuğu ile imzalanan ateşkes anlaşması çerçevesinde sonlandırıldı. Azerbaycan’ın savaş sırasında Ermeni işgalinden kurtardığı yerlere ek olarak üç rayon daha (Ağdam, Kelbecer ve Laçın) Azerbaycan’ın kontrolüne geçti.

Ermeni silahlı güçler lağvedildi ve bölge Azerbaycan’ın fiili kontrolüne bırakıldı. Böylece 30 yıl aradan sonra Dağlık Karabağ’ın tamamında Azerbaycan hâkimiyeti yeniden sağlanmış oldu.

“Nahçıvan Türk kapısıdır.”

 “Azerbaycan’ın sevinci bizim sevincimiz, gamı (üzüntüsü, kederi), bizim gamımız (üzüntümüz, kederimiz) dır.”

 Bu sözler Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’e aittir.

Bunu takip edecek olan ikinci adım, Nahçıvan ile Azerbaycan’ın bağlantısını sağlayarak Türkiye’nin Azerbaycan ve diğer kardeş Türk Cumhuriyetleri ile bağlantısını sağlamak olacaktı ve Atatürk’ün kafasında olan plan kesinlikle budur.

Bütün bu adımları atan ve satın aldığı toprak parçasıyla Nahçıvan’la Türkiye arasında fiziki bağlantı kuran Atatürk, bir şekilde Nahçıvan ve Azerbaycan arasında bir yol kurarak Türkiye Cumhuriyetini, diğer Türk Devletleri ile komşu yapacak ve bir birliktelik sağlayacaktı.

Büyük bir insanlık suçu olan Hocalı katliamı dâhil dini, rengi, ırkı ne olursa olsun insanlara yapılan soykırım ve katliamları kınıyor, bu tür korkunç olayların bir daha gerçekleşmemesini diliyorum.  

Ali Yurtseven

22.02.2024

Editör:Nigar KAYA

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

GURBETİN ŞİİRİ

Kaynakça:  Wikimedia Vakfı, Vikipedi Özgür Ansiklopedi, Health World News kaynakları. 

Yorumlar (3)

  1. Yıldız TEK GAMLI
    • 28/02/2024

    Hocalı katliamı sadece gardaş Azerbaycan ın değil hepimizin yas günüdür. Bu günü Rusya nın katliamı unutulmaz...

  2. Bekir SEVİK
    • 23/02/2024

    Hocalı katliamında yaşanan vahşet hangi kitap da yazar ki? Hamile bir kadının karnındaki bebeğin erkek mi kız mı olduğu konusunda iddiaya giren ve iddianın sonucunu öğrenmek için hamile kadının karnını yaran kansızlardan bahsediyorum. Kaç yıl geçerse geçsin, benim halen dün gibi içim sızlıyor. "Zalimler için yaşasın cehennem" Kaleminize sağlık Ali Hocam. Kusura bakmayın öfkemi belli ettim; ama elimde değil.

  3. Mehmet
    • 23/02/2024

    Kalemine sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ali YURTSEVEN

Fısıldayan Kalemler Başkan Yardımcısıyım. 1967 yılı Ankara doğumlu olup aslen Ohrid / Makedonya kökenliyim. İlk, Orta ve Lise eğitimini Ankara da, Lisans eğitimimi Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünde tamamladım. 1992 yılında başladığım iş hayatımdan Ağustos 2022 de emekli oldum. Tarihi ve Kültürel Araştırmalar yapmak, Arkeolojik ve Turistik Doğa, Gezi, Yaşam ve Yürüyüşlere katılmak, renkli veya renksiz fotoğraf çekmek, Şiir ve Hikâye yazmak, Kişisel Gelişim, Mentörlük ve İletişim Eğitimleri düzenlemek genel ilgilendiğim alanlardır. Korhan ALTUNYAY Yazarlık Akademinden Yaratıcı Yazarlık, Derin Okuma, Kitap Tahlilleri, Prof Dr. Yavuz DEMİR’in düzenlediği Yaratıcı Yazarlık ve Metin Tasarımı konularında Sertifikalı Yazarlık Atölye Eğitimleri aldım. Hüznü Kıran Umutlar adlı şiir kitabım, Kalem İzleri ile Kalemlerin İz Düşümleri adlı Hikâye Seçki kitaplarında hikâyelerim, Şah-ı Şiirler 5 ile İz Bırakan Kalemler adlı antoloji kitaplarında yayınlanmış şiirlerim, Ankara Şehir Gazetesinde yazılarım vardır. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İLESAM, GESAM Meslek Kuruluşları ile AKSED Kültür ve Sanat, AKL Mezunlar, Ankara Rumeliler, Türk Makedon Dostluk Dernekleri üyesiyim.