TAKIN KEMERLERİ MANİFESTLİYORUZ!

TAKIN KEMERLERİ MANİFESTLİYORUZ!

TAKIN KEMERLERİ MANİFESTLİYORUZ!

Her şey, ‘kutsal’ Secret kitabı ile başladı. Aslında 20.yy başlarında pozitivizm akımı kapımızı bir ufak tıklatmıştı fakat global olarak 2 büyük savaşa topyekûn katıldığımızdan (1.ve 2. Dünya savaşları ) ve de insanlık olarak hâlâ bazı temel haklarımızın peşinden koşmamız icap ederken kimseler, olumlu düşünmeleri, iptalleri pek hayatına uyarlayamadı hâliyle.

 

Ah işte düşünsenize, Almanya kaybedilen büyük topraklarının intikamı peşine düşmüyor; çünkü karmaya inanıyor, ödenen savaş tazminatlarıyla olumlama ile başa çıkıyor ve böylece de 2. Dünya Savaşı başlamıyordu belki de.

1.Dünya savaşı için aynı şakacı hayal gücümü kullanamayacağım; zira Çanakkale Boğazını kimse çekim yasası ile geçemezdi kardeşim! Neyse siz okurken fonda Anafartalar Marşını dinleyebilirsiniz. Ve büyük gün… Kasım 2006’da The Secret giriyor hayatımıza.

Kitap özetle diyor ki; ey Homosapien, ne düşünürsen hayatına onu çekersin! Bu kitapla birlikte dalga dalga tüm dünyada kuvvetlenmeye başlıyor. Kişisel gelişimciler, metafizikçiler, yaşam koçları, spiritüel danışmanlar, bu dip dalganın yayılmasında canla başla çalıştılar diyebiliriz.

Buraya kadar yazdıklarım hiciv gibi görünmüş olabilir. Efendim sümme haşa! Niyetim hiç o değil! Hatta şimdi destekleyici argümanlarla geliyorum sizlere…

-Bir şeyi kırk kere söylersen olurmuş, aman!

-İyi düşün, iyi olsun kızım!

-İçinde kin nefret tutma, sen bırak Allah sorar!

– Ne edersen elinle, o gelir seninle!

Böyle cilt cilt olumlama, karma manifest cümleleri çıkarırız hepimiz heybemizden ananemize ve babaannemize ait! Bizim yabancısı olduğumuz bir mevzu değil derim ben.

Gece yatarken uykun gelmezse, güzel hayaller kur, demiştir anneniz; kimimiz ilerde yapmak istediği, kimimiz mutlu ailesini, kimimiz şarkıcı olup konser verdiğini düşleyip uyumadık mı? Yani ben sonsuz inanıyorum aslında olumlu düşünmenin, hayal etmenin güzellikleri hayatımıza çekeceğine, pek tabi ki çabalamakla birlikte! Fakat popüler kültürün etkisi ile yepyeni bir ada keşfettiğimizi sanmayalım diyorum.

Yoksa tabi ki Ekim bütün güzellikleri ile gelsin, her yeni gün bolluk bereket enerjisi ile başlasın, yeni yıl bize şans getirsin. Güzel dilekler ve olumlamalar, hayatımızın parçası değil, bütünü olsun; bundan kime ne zarar gelebilir ki? Sadece hayalperest bir alfa kuşağı oluşturmayalım, benim derdim.

Biz, sevgili Konfüçyüs’ün da dediği gibi; ‘İnanmak, başarmanın yarısıdır’ mottosu ile büyüdük, doğal olarak diğer yarısı da emek vermekti, çalışmak, çabalamaktı. Derdim; şimdilerde ‘777’ ‘oldu oldu oldu’ nidaları atarken altını da dolduralım.

Sizi her şeyiyle kopyalamaya hazır çocuklarınız; annem olacağına inanırsan, mutlaka olur demişti, hani neden  olmadı? Hayal kırıklığından düşmeden aşağılara, gerçekliğe doğru, sen çabala ve inan tamlamasını birlikte yerleştirelim oldu oldu’ların arkasına.

Biz gerçekçi bir kuşaktık; bizden sonraki z kuşağı ise çok inandı her şeyi yapabilen süper kahraman anne babaların varlığına. Paramız yok, alamayızı duyurmak istemedik onlara, biz çok duyduğumuzdan, şimdi yetişkinliği hazmedememekteler. Gelin alfaya hem olumlu, hem pozitif hem de gerçekçi olalım biz…

Editör: Mehmet YILDIZ

Redaktör: Hakan DİNÇAY

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ

Yazımı tekrar okumak isterseniz;

https://fisildayankalemler.org/?p=14903&preview=true

Bana ulaşmak isterseniz;

https://www.instagram.com/tugcecosar_?utm_source=ig_web_button_share_sheet&igsh=ZDNlZDc0MzIxNw==

Not: Makale, köşe yazısı vb. gibi yazıların içeriğinden  yazarın kendisi sorumludur. Yazılan yazıların içeriğindeki her kelime yazanın kendisini bağlar.

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Tuğçe Coşar

Tuğçe Coşar 1994 yılında İstanbul, Bakırköy’de dünyaya geldim, aslen Elazığlıyım. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümü mezunuyum. Kişisel Geçmişim: İlkokul ve lise dönemlerinden beri içimde olan yazma aşkını, sonunda geniş bir kitleyle paylaşma cesaretini buldum. 30 yaşındayım ve hayatıma dair hissettiklerimi, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Eğitim ve Yaşam: İlkokul, lise ve üniversite eğitimlerimi Bursa’da tamamladım ve hâlâ Bursa’da ikamet ediyorum. Ailemin ilk çocuğu olarak dünyaya geldim ve daha sonra üç kardeşimin ablası oldum; bu statüyü hayatımda oldukça önemsiyorum. Mesleki Deneyim: Mağazacılık sektöründe yaklaşık 10 yıl çalıştım, bunun beş yılı yönetici pozisyonundaydı. Bu deneyim, insanları tanıma, hikâyelerini dinleme ve psikolojilerini anlama konusunda bana büyük katkılar sağladı. İnsanla iç içe olan her işin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Kitap ve Okuma Tutkusu: Kitap okumak, çocukluğumdan beri benim için büyük bir keyif. Birçok insanın zorunluluk olarak gördüğü bu etkinlik, benim için farklı dünyalara açılan bir kapı oldu. Zaman zaman kitaplardan uzak kaldığım dönemlerde mutluluk seviyemin azaldığını fark ettim ve bu yüzden kitaplarla aramı iyi tutmaya kararlıyım. Artık vakit bulamasam bile sesli kitaplar dinleyerek bu kültürü yaşatıyorum. Yaşam Felsefem: Sosyal bir yaşam sürmeyi tercih ediyorum, çünkü bu beni dinç tutuyor. “İnsan olma” durumunu önemsiyorum ve her gün yeni bir şey öğrenerek, dün olduğumdan farklı biri olmaya çalışıyorum. Kültürel ve kişisel gelişime yatırım yapmaya devam ediyorum. Yazma Yolculuğum: 30 yaşıma geldiğimde yazılarımı paylaşma cesareti buldum. Yoğun iş hayatımı bırakıp masa başı bir işe geçince, kendime daha fazla vakit ayırabildim ve içimde biriken kelimeler akıp gitmeye başladı. Bir hayat arkadaşım var ve onun destekleri de bu süreçte cesaretimi artırdı. Hayalim: En büyük hayalim bir kitap yazmak. Umarım bu hayalimi gerçekleştirir ve sizler de bu sürecin bir parçası olursunuz.