SUSKUNLUK SARMALI

SUSKUNLUK SARMALI

SUSKUNLUK SARMALI

Suskunluk Sarmalının anlamını, ilk öğrendiğimde çok şaşırmıştım. Aslında içinde olduğumuz ve bilimsel olarak bir mana veremediğimiz keskin bir teori. Açıklamak gerekirse; mensubu olduğumuz toplum içinde fikirlerin herkes tarafından kabul edilmesi üzerine, kişinin toplumdan dışlanma korkusu yüzünden fikrini söylemesinden vazgeçmesidir.

Yani kalabalık olan kitleye istemese de korkuları yüzünden boyun eğmesi. Ne kadar da  çoğunlukta öyle değil mi bu kategoriye giren insanların sayısı.

 

Oysa sesini yükselttiğin zaman “Kral Çıplak!” diye bağırdığın zaman peşinden gelenlerin sayısının da azımsanamayacak kadar çok olduğunun farkına varacaksınız.

Neden korkuyoruz peki doğruyu haykırmaktan? İnsanların sizi kabulü, etikten, ahlaktan, doğrudan ya da haramdan daha mı önemli? Sizin cesaretinizi kıran nedir? Önemli değil mi doğruyu söylemek, doğruyu yaşamak ve eğer bir yanlış varsa “Kral Çıplak” diye bağırmak.

Uzun yıllar çocukluğun ve gençliğin verdiği acizlikten dolayı bu sarmalın içinde yer alıyorduk ancak büyüdükçe doğruyu yanlışı gördükçe bu sarmal girdabından kurtulduğumu hissediyorum.

Belki kitle değil ama bir amir, bir lider ya da sevdiğin bir arkadaşının onayını almak için de sessiz kalmadık mı? Sırf bu baskılardan dolayı haksızlıklara boyun eğmedik mi? Peki ne zaman bitecek bu yanlışa uyum sağlayıp sürüklenmek?

Yalnız şunu söylemem gerekiyor o sarmaldan kurtulan insanlar daha huzurlu; mutlu olmasa da.

Mesela iş yerinizde herkesin şikayetçi olduğu bir durum var ancak bunu kimse dile getirmek istemiyor. Dışlanmaktan, tepki almaktan, göze batmaktan korkuyor. Haklıyı haksızı ayırt etmek için birinin çıkıp ses çıkartmasını bekliyor. Peki ilk doğruyu söyleyen, ilk sarmal zincirini kıran neden sen olmuyorsun?

Oysa neler gördük biz tarih boyunca. Her zaman zayıf halkayı kıran, kendisine inanan, güvenen tarihe geçti. Kör bir kitlenin, kör bir kalabalığın içinde yer alanlar değil.

Siyasi ya da bilimsel bir konu oluyor, insanlar dinlediğine hemen inanıp o ayaklanma ya da itirazın içine giriyor. Oysa unuttukları gerçek şu o doğru o bağıran kişiye ait., onun doğrusu. Ya senin doğrun ne? Sen neden araştırmıyor, yalan yanlış bir çığlığa uyum sağlıyorsun?

Çok zarar gördüm, çok canım acıdı, çok yanlış tavırlarla karşılaşsam da sonra anladım ki birinin kral çıplak demesi gerekiyordu.

İlk sesin sizden çıkmasını bekleyenler; kaybetmekten korkan, dışlanmaktan korkan ve ömrü bu sarmala uyum sağlamakla geçmiş inanların işi.

Ben bir halkada bulunmayı reddediyor ve bu sarmaldan kurtulmaya çalışıyorum. Birinin avazı duyulunca doğruları söylesen ve sen de bağırsan ardından kazanmış kazandırmış mı olacaksın. 

Yeter artık bu yaptırımlara boyun eğmekten vazgeçin ve ne olur. Güçlünün yanında değil doğrunun yanında olun artık. Kayıplar geçici ama kendinizi kaybederseniz ömrünüz kaybetmekle geçecek.

 

Nigar KAYA

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Yazarın Diğer Yazılarını Okudunuz mu?

NEZAKET VE İNCELİK

Instagram

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Nigar KAYA

Doğma büyüme Çankırılı olan Kaya, İlk Orta Lise eğitimini Çankırı'da gördü. Anadolu Üniversitesi Laborant ve Veterinerlik bölümünü bitirdikten sonra Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Acil Afet Yönetimi Lisans bölümünü tamamladı. Halen Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünde okumaktadır. Hemşire, hemşirelik mesleği yanında Yazar-Şair ve Editörlük yapıyor. Bir çocuk annesi olan Kaya'nın bir oğlu var ve Hukuk Fakültesi mezunu.