Serkan

Serkan

Serkan

Dün gece saat 22.00 suları;
Serkan her gün üvey babasından zulüm görüyordu ve artık dayanamıyordu.

Öz babası,  Serkan dört yaşındayken vefat etmiş daha doğrusu annesi öyle demişti o da öyle biliyordu.

Üvey babası her gün dövüyordu ama annesi bir şey yapamıyordu. Zaten annesi de bu dayaklardan fazlasıyla payını alıyordu. Her gün içki, her gün dayak artık bıkmıştı.

Karar verdi o gece evden kaçacaktı. Bunun için yine babasının sarhoş olmasını ve sızmasını bekleyecekti. Ancak onu dışarıda nelerin beklediğini bilmiyordu.  Sonra “en kötü yer bile buradan iyidir.” diyerek kaçmaya karar verdi.

Fakat son kez çocuk aklıyla üvey babasını dövecek son kez dayak yiyecek sonra kurtulacaktı O küçücük bedenine her şey ağır geliyordu.

O kadar eziyet ve dayağa rağmen ona en ağır gelen, ruhunu acıtan öz babasının öldüğü gerçeğiydi. “Öz babam hayatta olsaydı bu dayak işkenceyi görmezdim.” diye başını yastığa her koyduğunda ağlayarak isyan ediyordu.

O gece “Serkan! ” diye seslendi üvey babası. Serkan odasında kendi hayal dünyasına dalmış  zaman geçiriyordu, duymadı üvey babasının seslendiğini. İkinci kez seslenmedi kalktı Serkan’ın odasının kapısını açtı. Serkan çok korkmuştu ama ona göre, son kez dayak yiyecekti.

“Beni duymuyor musun p.ç?” dedikten sonra bir tokat attı Serkan’ın o küçücük bedenine. Serkan tokatın verdiği acıyla kendini yerde buldu. Annesi de evdeydi ve Serkan’ı o halde görünce dayanamadı ve sobanın yanında duran sopayı alıp üvey babasının başına vurdu. Üvey baba öfkeyle arkasını döndü. Adama bir şey olmamış ve annesini dövmeye başlamıştı.

Annesi “Serkan oğlum kaç kurtar kendini!” diyerek haykırdı. Kadını dövmeyi bırakıp Serkan’a yöneldi. Annesi bu boşluğu fırsat bilip mutfaktan ekmek bıçağını kaptı ve üvey babanın karnına sapladı.

Serkan da dışarı kaçtı ama çok korkmuştu. Annesi hala kocasına öfkeyle bağırıyordu. “Sana oğlumu bırak dedim.” Adeta gözleri ateş saçıyordu.

Gece saat 00.00 gibi olmuştu bu olay. Serkan da kendini attı sokağa bir evin bahçesine sığındı ve işte orada Erkan’la tanıştı.

Ama Serkan’ın bilmediği bir gerçek vardı ve bunu acaba ne zaman öğrenecekti ve bu gerçek neydi ?

3.Bölüm Sonu…

 

Soner IRMAK

Editör:Nigar KAYA

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Önceki Bölümü Okudunuz mu?

2. BÖLÜM 

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Soner IRMAK

1982 KOCAELİ/GEBZE doğumlu altı çocuklu bir ailenin en küçük çocuğuyum. Çocukluğum Gebze'de geçti. Bekarım lise mezunuyum. Özel bir şirkette tam zamanlı çalışıyorum. Kalemin gücü platformunda kitap çılgınlar kitap kardeşliğinde bulunuyorum. Yazar ve şairler (YAZŞADER) derneğinin KOCAELİ İl temsilcisi olarak görev aldım. Özel bir sebepten dolayı (YAZŞADER) derneğinden ayrılma kararı aldım. YAZŞADER derneği adı altında ADANA BURSA İSTANBUL TÜYAP kitap fuarları dahil birçok kitap fuarlarına da katılım sağladım. Babamı akciğer rahatsızlığından dolayı kaybettim ve kendimi en iyi şiirle anlatabileceğimi hissettim. Şiir yazmak bana bir terapi gibi geldiğini hissedince yazdığım şiirleri kitap hali fikri doğdu ilk şiir kitabım olan HAYATIMDAKİ SAYFALAR isimli şiir kitabımım doğdu. Yazmaya doymadım yazdıklarımı ikinci şiir kitabımla taçlandırmak istedim ve ANKA’NIN GÖZYAŞLARI isimli şiir kitaplarım doğdu. Bu arada SPOTİFY ve 250 platformda kendi sesimle kendi yazdığım şiirleri seslendirdim. Ayrıca şarkı sözü de yazıyorum. Bu yolda beni yalnız bırakmayan İbrahim AKDENİZ kardeşime sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum.