Sanatsal Çabaların Desteklenmesinin Önemi

Sanatsal Çabaların Desteklenmesinin Önemi

Sanatsal Çabaların Desteklenmesinin Önemi

Folklordan müziğe, resimden edebiyata, heykeltraşlıktan tiyatroya vb. kadar bütün sanat dallarının her biri birey ve toplum yaşamında önemli işlevlere sahiptirler.

Her şeyden önce sanatsal- kültürel çabalar insanlaşmanın gelişimine hizmet eder ve temel oluştururlar. Sanatın her dalındaki çabalar, sanatsal ürünlerin üretilme ve geliştirilme süreçleri insanların duygu, hayal ve düşün dünyasını geliştirirler.

Zihinsel egzersizlerimiz ve duygularımızın ürettiği hayallerimiz, tasarımlara dönüştüğünde sanatsal ürünlerin taslağı ve projesi de şekillenmiş olur.

Sanatın bütün dalları toplumsal gerçeği ve bu gerçeğin değişik hallerini farklı biçimlerde ve düzeylerde ürünlere dönüştürürler.

Sanatsal çabayla ortaya çıkan ürünler birey ve toplumun düşün, duygu ve ruh dünyasına etki eder, bireyde bir duygu ve hayal zenginliğine yol açar.

Dikkat edilirse burada bir döngüsellik söz konusudur. Duygu ve düşünceler sanat ürünlerine dönüşürken toplumca tüketilen bu sanat ürünleri tüketen bireylerin – dolayısıyla toplumun-duygu ve düşün dünyasının gelişimine yeniden katkı yapar.

Mesela folklorik bir çalışmada gurubun ritim ve hareketlerinde kollektif bir davranış becerisinin oluşumu, bir sevincin, ya da bir hüznün folklorun konusu ve parçası haline getirilmesinin seyirci üzerinde ruh ve duygu dünyasında oynadığı değiştirici, eğitici rolü göz önüne getirin.

Ya da bir filme senaryo olmuş bir edebi eserin gösterimine katılan topluluğun izlerken elde ettiği bilgiyi, duyguyu ve etkiyi ele alınız.
Aynı şekilde orkestra eşliğinde toplumun duygu ve hayallerinin, umut ve hislerinin ifadesi olan türkülerimizi ve şarkılarımızı dillendirip icra eden müzik korosunun izleyiciler üzerinde yarattığı hoşluğu, hüznü, ya da mutluluğu ve ruhsal sağaltımı düşünün.

Bu bakışı ve projeksiyonu tüm sanat dallarına indirgeyebilir ve her birinin günün sonunda bakıldığında insanın insanlaşmasına hizmet ettiğini, kollektif emek ve davranışı öğrenmeden tutun kaynaşmaya ve birlikte üretmeye kadar pek çok bilgi ve yeteneğin gelişimine ( ki bunlara bilişsel bilgi ve beceriler diyoruz) temel oluşturduğunu görürsünüz.

Sanatın bütün dallarının icrası belli bir yetenekle olabilen bir şeydir. Dolayısıyla sanatsal çaba ve üretim içinde olanlar her biri farklı sanat dalında emek ve çaba sonucu olarak yetenekle donanmış kesimini ifade ederler. Sanatçı kimliği ve düzeyi kendiliğinden olan bir şey değildir.

Yıllarca süren çalışmaların, emeğin sonunda insanlar belli beceri ve yetenekler kazanabilmekte yaratıcı ve üretken kişiliğe ve kimliğe ancak böyle zahmetli bir ömrün sonunda ulaşabilmektedirler.

Toplumu bir bahçe olarak tasavvur edersek sanat dallarını da bahçedeki değişik meyve ağaçları olarak betimleyebiliriz. Sanatçılar ise bu meyve ağaçlarını var edenlerdir. Ağaçsız bahçe renksiz, meyvesiz yoksul bir bahçe gibidir. Abat ve zengin bir bahçe ancak meyve tutan, çiçek açıp koku saçan ağaçlar sayesinde mümkün olabilir.

Ruhsal, düşünsel, duygusal bakımdan zengin ve gelişkin bir toplum isteniyorsa sanatın bütün dallarının desteklenmesinin gerektiği açıktır.
Sanatsal çabaların desteklenmesi işi, en başta toplumun tümü adına ve yararına merkezi ve yerel yönetimlerin işi olduğu tartışılmaz bir gerçektir.

Merkezi ve yerel yönetimlerin sanatsal-kültürel çabalara karşı tutumuna baktığımızda yetersiz bir yaklaşımın olduğunu görmekteyiz. Ülkemizde sanata, edebiyata ve kültürel çalışmalara yatkın, yetenekli ve istekli bir hayli potansiyelin olduğu rahatlıkla görülebilmektedir.

Lakin bunların yönetimler tarafından desteklenmesi, gerektiğinde finanse edilmesi, etkinliklerini yapabilecekleri uygun yer teminlerinin yapılması, kültür sarayları ve merkezlerinin inşası gibi bir dizi adımın atılması gerektiği açıktır.

Ne var ki bu konuda yeterli bir ilginin olmadığını belirtmek zorundayız.
Toplum adına toplumu yönetenlerin, toplumun yararına olan sanat – edebiyat ve tüm kültürel çaba ve çalışmalara destek vermesi bir zorunluluk ve aynı zamanda görevdir.
Unutmayalım ki bilimlere ve sanatsal çabalara önem vermeyen toplumlar geri toplum olmaktan kurtulamazlar.

Doğan Karaağaç
5 Mart 2024

Editör:Nigar KAYA

Baş Editör:Elif ÜNAL YILDIZ

Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

https://fisildayankalemler.org/deneyimlerden-sonuc-cikararak-ilerlemek-gerekir/

https://fisildayankalemler.org/mutevazi-olmak-kolay-degildir/

Yorumlar (4)

  1. Sanatın her dalına önem verilmesi ve yaşatılması dileğimle... Harika bir yazı ❤️

  2. Bekir SEVİK
    • 4/03/2024

    Kaleminize sağlık Hocam

  3. Filiz çağlar
    • 4/03/2024

    Sanat aşığı bir insan olarak zevkle okudum. Elinize kaleminize sağlık duygunuza emeğinize kocaman teşekkürler

  4. Filiz çağlar
    • 4/03/2024

    Sanat aşığı bir insan olarak zevkle okudum. Elinize kaleminize sağlık duygunuza emeğinize kocaman teşekkürler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Doğan KARAAĞAÇ

1963 yılında Diyarbakır'a bağlı Çermik İlçesinin Ekrek (Köksal) köyünde çiftçi bir ailenin onuncu çocuğu olarak yaşama gözlerini açtı. İlk ve ortaokulu Çermik'te, sağlık kolejini Van'da okudu. Toplumcu- gerçekçi çizgide yazan yazarın; O Dağ Yürekli (2011 yılında) Sewat (2012 yılında) adlı şiir kitapları yayınlandı. Cendere adlı ilk romanı Ağustos 2020'de Cendere 2 adlı romanı 2021'de Alan yayıncılıktan çıktı. Cendere 3 adlı roman yazımını sürdüren yazarın Nisan 2023'te sağlıklı topluma giden yolu ve yeni bir yaşam modelinin önerisini ve insan doğasına dair yeni tezlerini de içeren İNSAN DOĞASI VE BÜYÜK ÜTOPYA adlı kitabı Alan yayıncılık tarafından yayınlandı. İNSAN DOĞASI VE KAOSTAN ÇIKIŞ adlı yeni bir çalışmayı sürdüren yazar, DİLSİZ DÜNYA adlı bu çalışması ile insanlık ailesinde doğru bir hayvan sevgisini yaratmayı amaçlamış ve doğru yaklaşımı tanımlamaya çalışmıştır. Türkiye PEN üyesi olan yazar iki çocuk babasıdır.