Leyleği Havada Görmek

Leyleği Havada Görmek

Leyleği Havada Görmek

Leylek görme teranesi her ilk yaz günlerinde, leyleklerin gökyüzümüzde gezinmeleriyle yaşamlarımıza giren ananevi ritüelimizdir.

Gözlerimiz, gökyüzünde leyleği göreceğimiz o ilk anı beklemeye başlar. Soğuk kış günlerini geride bırakarak, doğanın uyanışını müjdeleyen marteniçka, bileklerimizde yerini almıştır.

Yılın ilk leyleği mart ayında görüldüğü vakit, marteniçkalar bileklerden çıkarılarak meyve veren bir ağaca bağlanacak, umut dolu dileklerle.

Leylek kelimesi, Arapça laklak, leklek veya laklaka, Farsça legleg kelimelerinden gelir. Leylekler aralarındaki iletişimi gagalarını takırdatarak sağladıklarından olsa gerek, anlaşırken çıkardıkları bu ses isimlerinde yer bulmuş. Büyük ve uzun bacaklı bu kuşlar heyecanla bekleniyor Avrupa coğrafyasında.

Siyah kanatları dışında tamamen bembeyaz, gagası ve bacakları kırmızı olan leylekler gibi bileklerimiz de beyaz ve kırmızıya büründü ilk yaz günlerinde.

Hayatın güçlüklerinden ve dertlerinden doğan sıkıntılı ruh halimizin, beklenilen leyleklerle neşesine kavuşacağı ve yeniden gücünü geri kazanacağı inancı şimdiden marteniçkaları takanları kuşatmıştır.


Gökyüzünde sakince süzülen bu şahane kuşları gördüğümde, hayatın muhteşem olduğu hissine kapılıyor, her hücremi kaplayan neşe içimde asılı bir bayrak gibi dalgalanıyor ve ben içinde bulunduğum anın hiç bitmemesini istiyorum.

Leylekler gibi duygum da geçip gidiyordu ruh iklimimden. Neşe, yerini hayrete bırakıyor ardından.

“Peki bu kuşlar bu uzun seyahati nasıl yapıyorlar?” sorusu zihnimi işgal ediyor. Pusula yok, harita yok, navigasyon yok ve de birilerinden yol tarifi almak da yok.

Afrika’dan Avrupa’ya uzanan bu yolculuğu tamamlamak mümkün leylekler için. Girdiği bir çarşının içinde kaybolup çıkışı bulamayan biz insanları düşününce hayrete düşmemek pek mümkün olmuyor. Öyle basit bir mesafe değil katedilen, on binlerce kilometrelik bir seyahat. Akıl, zeka ve beceri gibi insana özgü nitelikler bu kuşlarda fazlasıyla belirginleşiyor.

Leylekler yuvalarına geri dönebilmek için coğrafyayı kullanıyorlar. Bulundukları bölgedeki yer şekillerinden yararlanarak yönlerini saptayabildiklerini öğreniyoruz birçok yapılan deneylerden ve araştırmalardan sonra.

Dünya’nın coğrafik kutup noktaları ve manyetik kutup noktaları birbirine oldukça yakın. Göçmen kuşların bu manyetik alanı algılayarak, pusula benzeri bir yön bulma duygusuna sahip olduklarının kanıtlandığını biliyoruz. Her ne kadar dünyanın manyetik alanını kullanarak yön buldukları biliniyor olsa da bunu nasıl gerçekleştirdikleri kesin olarak bilinmiyor.

Bu konuda birkaç farklı görüş bulunuyor. Bu görüşlerden en kani olduğum, leyleklerin gözlerinde yer alan kriptokrom adlı bir molekülün ışıkla kimyasal tepkimeye girmesi sonucunda manyetik alanı algılıyor olmaları. Yön bulma noktasındaki bu kabiliyetleri ve katettikleri mesafe biz Avrupa coğrafyasında yaşayanların ortak umudu oluyor her ilk yazda.

 

Züleyha EKİCİ

Editör: Sonay BİLGİ ARABACI

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ

Diğer Yazılarıma Göz Atmak İsterseniz…

https://fisildayankalemler.org/zamanin-rahiyasi/

Yorumlar (3)

  1. Semiray Sezgin
    • 4/03/2024

    Güzeldi, kalemine sağlık yazar arkadaşım.

  2. Bekir SEVİK
    • 4/03/2024

    Kaleminize sağlık

  3. Azem CANER
    • 3/03/2024

    Yüreğinize sağlık Yaren leylek geldi :) ilk leyleği ayakta görmek o yıl seyhata işarettir denilirdi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Züleyha EKİCİ

1982 yılında İstanbul’da doğdu. Tarih alanında yüksek lisans öğrencisidir. Grafoloji ve imza analizi eğitimleri almıştır. Felsefenin Çocuk Hali ve Yaratıcı Yazarlık üzerine Serhan Kansu’dan eğitim almıştır. “Hayal-et Resimli Mecmua” dergisinde yazarlık geçmişi vardır. Onedio internet sitesinde ve Bilsemki dergisinde yazıları yayınlanmaktadır. Halen Lüleburgaz’da Akım Anadolu Lisesi’nde Coğrafya öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Edebi Eserleri: Değerli Eserler Antolojsi, Drama Yayınevi, Ankara, 2023