KISKANÇLIK
- Yazar: Dilek NAZLIOĞLU
- 24 Ocak 2024
- 197 kez okundu
![KISKANÇLIK](https://fisildayankalemler.org/wp-content/uploads/2024/01/Screenshot_20240123-201030_WhatsApp.jpg)
Oya, sabahtan kalktığı gibi kahvaltı bile etmeden okula gitmiş akşama kadar da ağzına lokma koymamıştı. Tek derdi Ela’dan daha zayıf olmaktı. Aslında bütün derdi ondan daha iyi olmaktı. Tabii Oya, Ela kadar derslerinde başarılı değildi ama en az onun kadar güzeldi. Annesinin karşı çıkmasına rağmen siyah olan saçlarını tıpkı Ela’nın saçları gibi sarıya boyatmış, kahverengi olan gözlerine mavi lens takmıştı. Bir de onun kadar zayıflasa yeterdi. Allah bazılarına ekstradan kıyak geçiyordu ve bu durum Oya’yı gerçekten sinir ediyordu.
“Bu kadar da olmaz!” dedirtecek kadar alımlı olan Ela, ona yetişmek için uğraşan Oya’yı fark bile etmiyordu. Saçlarını ilk boyattığında herkes iyi veya kötü yorum yapmış Ela ağzını bile açmamıştı. Ela hiç kimseye yukarıdan bakmaz, kimse hakkında da dedikodu yapmazdı. Bazen Oya, Ela’ya bakar karşısında ottan farksız bir kız görürdü. İnsan bu kadar da suskun olmazdı ki canım! Bu yüzden Ela’yı kıskanmaktan vazgeçer ama bir gün sonra bir sebepten yine ona imrenirdi. Kızın farklı bir aurası vardı. Oya bunu kabul etmek istemese de gerçek buydu.
Lisenin son günü mezuniyet partisinde Ela hariç herkes vardı ama o geceye katılmamıştı. Oya, onunla ilgili her şeyi merak etse de liseden sonra bir daha Ela ile karşılaşmadı. Ondan haber almadı. Ela sosyal ortamlarda yoktu, arkadaş buluşmalarına gelmezdi. Kimse onunla ilgili tek bir şey bile duymamıştı ta ki mahkeme salonunda hakimle göz göze gelene kadar. Oya, Ela’yı nerede görürse görsün tanırdı ama Ela, Oya’yı tanıyamamıştı. Aslında haklıydı. Yaptırdığı onca botokstan, burun, çene, gözaltı torbası, yüz gerdirme, elmacık kemiği belirginliği gibi geçirdiği operasyonlardan sonra Oya bile eski halini unutmuştu. Bugünde en son yaptırdığı burun ameliyatından sonra yaşadığı sağlık sorunları sebebiyle hastaneyi ve doktoru mahkemeye verme sebebinden buradaydı.
Yıllar sonra Ela hakim olmuş, on parmağında bin marifetle karşısına çıkmıştı. Hâlâ sade ve güzeldi. Işıl ışıl sarı saçları, delici mavi gözleri vardı. Oya’nın değişen soy ismi ve yüzünden dolayı onu tanıyamamış, lise arkadaşına selam bile verememişti. Oya “Kıskanmıyorum.” dese de öyleydi. Maalesef bazı insanlar Tanrı tarafından kayırılıyordu. Oya, döktüğü onca paranın karşılığını alamamış Ela’da saçlarını taramaktan bihaber alımlı alımlı karşısına çıkmaktaydı. Şimdi ilahi adalet bu muydu? Hayır, Oya’ya göre bu işte gerçekten büyük bir yanlışlık vardı.
Aslında kıskançlık ve idol arasında ince bir çizgi vardı. Oya, Ela’yı idolü seçmiş ona benzemeye çalışırken kıskançlığı yüzünden benliğini değiştirmişti. Oysa ona benzemeye çalışırken temkinli olsaydı belki de bugün mahkeme salonunda olmazdı.
Her ne kadar Oya hayatında hata yapmış olsa da kötü birisi değildi. Kendisinden başka kimseye bir zararı dokunmamıştı.
Dünya cennetken cehenneme çeviren insanoğlu misali insan ne yaparsa kendine ederdi.
23.01.2024
Editör: Beren KAYA
Baş Editör: Dr. Sibel ÇELİKEL
Estetik çağımızın laneti bence
Kıskançlık ve estetik üzerine güzel bir yazı
İmrenti güzel kıskançlık kötüdür
Harika bir kalem. Tebrikler
Kıskançlık kötüdür. Kendini değiştiren insanları anlamıyorum.
Harika bir tespit. Tebrik ederim hocam
Bana göre kıskanç insan özgüveni, benliği olmayan hayatı özentilikle geçen biridir.malesefki hepimizin çevresindede bu tarz kişilikler mevcut. Kalemine sağlık. Dilek Nazlıoğlu👏🫶
Mükemmell 🤭
Yaz çok güzel.
Dünyamız estetik botoks sayesinde tek tip insanlaarlla doldu maalesef .keşke insanlar kendi iç guzelliklerinin farkında olsa .insanın kendine ettigı kötülügü kimse yapmazmış. .cok guncel bi hikaye cok guzel bi anlatım olmuş emegine kalemine sağlık arkadaşım
Dünyamız estetik botoks sayesinde tek tip insanlaarlla doldu maalesef .keşke insanlar kendi iç guzelliklerinin farkında olsa .insanın kendine ettigı kötülügü kimse yapmazmış. .cok guncel bi hikaye cok guzel bi anlatım olmuş emegine kalemine sağlık arkadaşım
Hocam kaleminize sağlık
Ben her zaman sevginin gücüne inanıyorum. Severek herseyi güzellestirebiliriz. Ama kötü niyet kıskançlık ve buna benzer duygular ancak ve ancak sahibine zarar verir.
Kıskançlık bence hastalık.
Kıskançlık değil takıntı gibi geldi bana Görsel şahane
Ne kadar güzel bir konuya deginmissiniz.
Teşekkür ederim. Kıskançlığı imrenti boyutunda bırakmak lazım. Birde insan aslından şaşmamalı.
Ne kadar güzel bir konuya değinmişsin,kalemine ve yüreğine sağlık Dilek Nazlıoğlu
Kıskançlık insanın içini sinsice kemiren bir duygudur,hiç bir insanın tabiatında olmaması gereken can yakıcı bir duygu,hem kendine hem karşısındakine eziyet ...Kaleminize sağlık, yine nokta atışı olmuş, sevgilerimle 🥰
Harika bir yazı olmuş emeğinize sağlık
Aynen öyle
Çok insani ama insanı insan olmaktan da çıkaran bir duygu değil midir kıskançlık? Yüreğine sağlık Dilek Nazlıoğlu
Hocam kaleminize sağlık.