İslam’a Kıyafet
- Yazar: Tutku BATMAZ
- 11 Ağustos 2024
- 52 kez okundu
İslam’ın Kalıplara Sıkıştırılması
İslam, tarih boyunca belirli kalıplara sokulmaya çalışılmıştır. Takkeli, cübbeli, eşarplı, pardösülü gibi giyim unsurlarıyla İslam’ı tanımlamak yaygın bir durum haline gelmiştir. Ancak bu kıyafetlerin ötesinde, İslam’ı yaşam biçimi olarak benimseyen çok çeşitli insan grupları bulunmaktadır. İslam’ı sadece bu görsel unsurlarla sınırlandırmak ne kadar doğrudur?
Z Kuşağı ve İslam Bilgisi
Günümüzde yapılan sokak röportajlarında, İslam’la ilgili soruların sarıklı, şalvarlı büyüklerimiz tarafından bile yanıtlanamadığını, ancak “Z Kuşağı” olarak adlandırılan gençlerin bu soruları rahatlıkla cevapladığını görüyoruz. Bu durum, İslam’ı belirli bir kalıba sokmanın ne kadar yanıltıcı olabileceğini gözler önüne seriyor. İnsanlar, bazı inançlarını veya düşüncelerini gizlemek için mi bu kalıplara girmekte? Yoksa, bu kıyafetleri taşıyan herkes, gerçekten o kıyafetlerin temsil ettiği şekilde mi yaşıyor?
Geleneksel Kıyafetlerin Anlamı ve İslam Ahlakı
Türk halkı olarak, geçmişten günümüze geleneksel kıyafetlerimiz bulunmaktadır. Bu kıyafetler, ailemizden ve atalarımızdan miras kalmış birer kültürel simge olmasının yanı sıra, bazen İslam ahlakıyla da bütünleştirilir. Ancak bu kıyafetlerin İslam ahlakıyla özdeşleştirilmesi, ne kadar doğru bir yaklaşımdır? Siyaset ve ahlakın bu kıyafetlerle ilişkilendirilmesi, kişisel olarak onaylamadığım bir durumdur.
Siyaset, Ahlak ve Atatürk Üzerine Düşünceler
Atatürk, bize Cumhuriyet’i kazandıran en büyük liderimizdir. Ancak onun bile bazı çevreler tarafından belirli kalıplara sokulmaya çalışıldığını görüyoruz. Atatürk, bu ülkenin kurucusu ve en büyük lideridir; onu sadece belirli bir kesime mal etmek ve kıyafetlerle insanları dışlamak ne kadar doğrudur? Atatürk, bu topraklarda yaşayan her bireyin ortak değeridir. Aynı şekilde, İslam’ın da sadece cübbe ve kaftanla sınırlı olmadığını unutmamalıyız.
Atatürk: Belli Bir Kesime Ait Olmayan Lider
Az önce belirttiğim gibi, modern giyimli, uzun saçlı ve sırtında gitar taşıyan bir genç, İslam’a hâkim olabileceği gibi, eşarplı bir kadın ya da şalvarlı bir amca da Atatürk’ü sevebilir. Siyasi ya da dini görüşlerle ülkemizin ayrışmasına gönlüm razı gelmiyor. Ülkemizin kurucusu ve dinimizin peygamberi, tüm halkımızın ortak değerleri olarak kalmalıdır.
Kıyafet ve İnanç İlişkisi: Genellemelerin Yanılgısı
İslam’ı sadece kıyafetlerle özdeşleştiren herkesin, İslam’ı tam anlamıyla yaşayacağını düşünmek yanıltıcıdır. Her insanın hata yapabileceğini ve bu hataların İslam’a değil, kişiye ait olduğunu unutmamalıyız. Nasıl ki her ilde yaşayan insanları Ankaralı, Yozgatlı, Antalyalı diye genelleyemiyorsak; kendisini İslam ya da Hristiyan olarak sembolleştiren kişileri de diniyle genelleyemeyiz. Her şehrin iyisi ve kötüsü olduğu gibi, her dinden insanın da doğrusu ve yanlışı vardır.
Birlikte Var Olma: İslam ve Atatürk’ün Evrensel Değerleri
Sonuç olarak, Hz. Muhammed de bizimdir, Atatürk de bizimdir. Her iki figür de bu topraklarda yaşayan halkımızın ortak değerleri olarak saygıyla anılmalı ve sahiplenilmelidir. Farklılıklarımızı değil, birlikteliğimizi ve ortak değerlerimizi ön planda tutmalıyız.
Teşekkür ederim. Tutku Batmaz
Editör: Murat Çatal
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Yazının Bütünü Yazarına aittir.
Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?
Harikasın ❤️🧿 senin gibi insanları tanımak harika ❤️💐 Tespitin nokta atışı ❤️
Çok doğru tespit. Kalemine sağlık güzel yazarım....
Muhteşem olmuş çok doğru tespit 👏🏻👏🏻👏🏻