HAYRET

HAYRET

HAYRET!

Gözleri dış dünyaya kapalı fakat iç dünyaya açık biriyle, tam zıddı olan diğer bir kişi farkına varmadan yan yana oturuyorlardı bir bankta. Sıkıcı denecek kadar geçen bir süreden sonra iç dünyasında yaşayan adama sordu yanındaki,

“Gözlerinle dünyaya dokunamamak nasıl bir his acaba?” diye.

Soruyu sormadan, “Acaba onu bu sorumla kırar mıyım?” diye düşündü ama merakına yenik düşmüştü. Ağzından çıkan sorunun, dudaklarını terk edişiyle, yaptığı şeyi bir hata olarak addeddi.

İş işten çoktan geçmişti. Kulaklarına çalınan bu kelimeleri hissedene kadar bankta oturan görme engelli adam, soruyu soran adamın varlığından bihabermişçesine oturuyordu. Soruyu duymasının ardından yüz ifadesinde, yanındaki adamın bekleyişinden daha az bir değişiklik oldu.

İstemsizce kıvırdığı dudaklarında sabitleşen bir ifadeyi birkaç saniye tuttu. Kelimeler, sanki dudaklarında yapışıp kalmıştı. “Hayatında hiç fotoğrafa baktın mı?” diye sordu.

Adam, bu sorunun fazlasıyla saçma olduğunu düşünmüş olmalı ki,

“Fotoğrafa bakmayan insan var mıdır ki bu dünyada?” diye cevapladı.

“Mesela ben, ”diyen görme engellinin cevabını duyunca, yaptığı gafın farkına vardı. Bu adamla karşılaşıncaya kadar her hangi bir görme engelliyle diyaloğa girmediği için yaşadığı bu tecrübesizliğe kızdı.

“Çok özür dilerim, bu hatayı nasıl düzelteceğimi bilmiyorum açıkçası,” diye devam etti.

Görme engellinin yüzünde beliren gülümsemeye daha da hayret etti.

“Ben bu konuyu bu kadar ciddiye almışken nasıl oluyor da bu kadar hafife alıyor?” diye düşündü.

“Fotoğraf sorusunun amacı, sana gaf yaptırmak değildi,” diye devam etti görme engelli.

“Her hangi bir manzaranın fotoğrafını eline alıp o manzaranın gerçeğiyle karşılaştırırsan, demek istediğimi anlarsın.”

“Tamam da ikisi de aynı manzara değil mi nasıl bir fark olacak ki?”

“O fotoğrafı yüzyıllarca elinde tutsan dahi, manzara hep aynıdır ama gerçek manzarayı izlediğinde, onun mevsimler geçtikçe değişikliğe uğradığını, bazen güzelleşip, bazen de çirkinleştiğini görürsün. Demek istediğim, fotoğraf, gözün kendisi, gerçek manzara ise beyindir. Görmek için sadece gözünü kullanırsan, hep aynı manzarayı görürsün. Beyninle görmeyi başarıp gözüne olan bağımlılıktan kurtulursan, değişen manzaraları ve farklılıkları da görürsün.” dedi ve devam etti.

“İşte biz, gözümüzle göremediğimiz için beynimizle görüyoruz, bize anlatılan şeyleri, beynimizin kabiliyetini kullanarak, normal gözden daha kapsamlı ve farklı müşahade ediyoruz.”

“Peki, ben de sizin gibi olabilir miyim?” diye sordu.

“Deneyip görmek lazım.”

“Nasıl deneyebilirim ki?”

“Bir kere daha karşılaşırsak onu da o zaman anlatırım.” dedi görme engelli ve onu götürmek için gelen arkadaşının koluna takılıp, uzaklaştı oradan…

 

Mustafa AĞCAN

Editör: Nigar KAYA

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

https://fisildayankalemler.org/hatam/

 

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mustafa AĞCAN

1984 yılında Kahramanmaraş’ta doğan yazar, beşinci sınıfta görme yetisini kaybedince Ankara’da çeşitli göz ameliyatları geçirmiş ve ameliyatların olumlu sonuçlanmaması nedeniyle görme engelliler dünyasına adım atmıştır. İlkokulu normal okulda, ortaokulu ise körler okulunda okumuş ve hayatının bu ikinci döneminde kabartma yazıyı öğrenerek eğitim hayatına devam etmiştir. Yabancı dil eğitimi üzerine yoğunlaşan yazar, okuduğu lisede ilk görme engelli öğrencinin kendisi olmasıyla gurur duymaktadır.                 Üniversiteyi Bursa’da okumuştur ve 2010 yılından beri İngilizce öğretmenliği yapmaktadır. Öğretmenliğin yanı sıra tercümanlıkla da uğraşan yazarın, yurt içi ve yurt dışında 30dan fazla çeviri kitabı yayınlanmıştır. Çevirilerinden bazıları, Mısır Mitleri, Antik Yunan Hikayeleri, Tanrı ve Devlet, Hint Mitolojisi, Kaderin Sayısal Kodları’dır. Bunlara ek olarak, görme engellilerin iç dünyasını psikolojik ve felsefi olarak tasvir ettiği Görünenin Ötesinde ve Kızıl adlı iki romanı da bulunmaktadır. Önüne çıkan her engeli bir üst basamağa çıkmak için araç olarak gören yazar, ‘gözlerin yetişemediği yerde hayallerim elimden tuttu’ düsturuyla hayatına devam etmektedir.