HAKİKAT VE İMTİHAN
- Yazar: Metin ÖZDEMİR
- 1 Eylül 2024
- 38 kez okundu
HAKİKAT VE İMTİHAN
Üzülmeyin! Ne diyor canın sahibi…“Bazınızı, bazınızla imtihan edeceğiz!” (Enam 53) Benim hakikatim aslında herkesin olması gereken hakikat ama değil… Bizim hakikatimiz olamadı… Umarım en kısa zamanda olur.
Peki benim hakikatlerimi merak edenlere söyleyeyim…
Benim hakikatim ne kadar çok üstü yaldızlı yalanlarla örtülse de yine orada duruyor. Sadece hakikati dile getiren insanların elinden kısa süreliğine belki de uzun süreliğine imtihan vesilesi ile kimin elmas, kimin kömür olduğunu anlamak için hakikatlerin üstü örtüldü.
Tarihte de hep böyle olmadı mı? Ne zaman hakikat örtülür toplumda huzursuzluk, ah vahlar başlar! Hakikat örtüldükten sonra ölü toprağı serpilen toplumda az çok kıpırdanma başlar. İyi de kardeşim sen hakikate sahip çıkmadın ki! Gözünü çevirdin, kulağının üstüne yattın, senin mahallenden olmayan her zulme sessiz kaldın. Sonra da ahirette cennet hayalleri kuruyorsun. Kur bakalım! Oysa ki Allah(cc) kul hakkı ile gelmeyin diyor. İbadetinde eksiklikler olabilir, dümdüz bir yaşam sürmüşsündür olabilir. Allah (cc) rahmeti ile muamele eder.
Doğruyu dünyada söyleyemeyenler ahirette de cennet sevdalısı olmasın. Allah(cc) kul hakkı ile gelmeyin diyor. Kimseye zararın olmamış olabilir ama sustuğun her hakikat, dinlediğin her gıybet, gözünü çevirdiğin her zulüm KUL HAKKI. Öyle ince bir çizgi bu imtihan.
Doğrular o kadar çok yalana maruz kalmış ki doğruların üzeri yalanlarla kabuk bağlamış. Yalanların üzerine ise o kadar doğru maskesi giydirilmiş ki şeklen doğru ama manen doğru olduğunu anlamak yıllar sürer.
Şekle takılmayıp manayı anlayan insanlar için hakikati anlamak daha kolay. Maalesef doğrular da yalanlar içinde kaybolmuş gibi. Ama “DOĞRU” hep orada. Yeter ki dışı yaldızlı yalanları bir kazıyabilmeyi bilelim. İşte o zaman doğruya, hakikate ulaşacağız. Şekle değil ruha bakın… Kilitli ağızların açılmasını beklemeyin… Kilit siz olun!
Bugün ve dün dünyadaki tüm kavgaların, zulümlerin ve savaşların sebebi satın alınabilen insanların çokluğu… Üç beş kuruştan milyon dolarlara satılan insanlar var. Satın alınamayan insan olmak lazım. Diplomasını güzel işler yapmak için araç olarak kullanmak yerine diplomasını kötü şeyler yapmak için amaç olarak kullananlar oldu, oluyor, olacak.
Bilim adamları bomba yapıyorsa, hakimler kişinin masumluğuna bakmaksızın içeri atmaya bakıyorsa, doktorlar hastalarını ölüme terk ediyorsa eğitim tek başına yeterli olmuyor demektir. Eğitim yanında ahlak ve vicdan olmadıkça bu ahlaksız kısır döngü içerisinde olacak dünya. Git gide yaşanılmaz hale gelecek. Çözüm aslında çok basit. Vicdanınız menfaatinizi bastırmalı. Geç olmadan…
Çocuklara doğrulardan çok yanlışlar bırakıyoruz. Sonra çocuklardan bu kadar yanlış örnek içinde doğru olmalarını bekliyoruz. Kendimiz doğru olabildik mi ki? Önce TEMSİL!
Yalan ağızdan çıktığı an havada yakalayıp o yalanı sahiplenecek milyonlar var. Ama yalan arkasından milyonlar da gitse yalandır. Yalanın bu kadar taraftar bulması elbetteki cahillik, her şeye körü körüne inanmak, sorgulamamaktan geçiyor.
Ne kadar zaman geçerse geçsin hakikat yerin dibine kilometrelerce gömülse bile bir an geliyor ve arzdan arşa o hakikat fışkırıyor ve tüm yalanları sahipleriyle birlikte rezil ediyor, tarihin çöplüğüne gönderiyor. Çünkü hakikat hep aynı. Hayattayken de ahirette de.
Zalim kim olduğuna bakmaksızın zalimin karşısında durmadan, masumun kim olduğuna bakmaksızın masumun yanında olmadan biz HAKİKATE ULAŞAMAYIZ…
Bir sınav uğruna onca emek veren insanlar hakiki sınavın farkında değil… Sınavdasınız ve hâlâ bu yazıyı okuyabiliyorsanız vaktiniz var. Günahımız ne olursa olsun! Tevbe kapısı hâlâ açık…
Bu yazıyı yazma sebebim toplumdaki ruhen çürüme…
İnandığım doğrular hâlâ değişmedi ama inandığım insanlar çok değişti diyor ya bir yazı bazı insanlar maalesef üç beş kuruşa yapmadığı maymunluk yok.
Satın alınamaz insan olun! Bırakın Allah(cc) belirlesin sizin fiyatınızı! İnsanlar değil… Olacaksak Hakk’a, hakikate kul köle olalım!
Metin Özdemir
Genel Yayın Yönetmeni : Elif Ünal Yıldız
Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?
Hakikatli miyiz hakikaten?