ESKİ ZAMAN AŞIĞIYIM BEN

ESKİ ZAMAN AŞIĞIYIM BEN

ESKİ ZAMAN AŞIĞIYIM BEN  

“70’ lerde olsak bir sürü plak alırdım sana,
80’lerde açık hava sinemasına götürür, izledikten sonra muhallebi ısmarlardım
90’larda olsak mahallenin bütün güzel misketlerini kazanır dökerdim avuçlarına, 21. yüzyılda nasıl sevilir inan ki bilmiyorum, içim ısınmadı bu yüzyıla, bağışla.”

—alıntı

Bu kısa metin, geçmişin romantizmini ve samimiyetini özleyenlerin  duygularını dile getiriyor.

Geçmiş dönemler, özellikle de 70’ler, 80’ler ve 90’lar, pek çok insanın zihninde nostaljiyle anılan yıllar olarak yerini korur. Bu dönemlerin her biri, kendine has kültürel öğeleri ve yaşam tarzlarıyla sevgi ve sanatın farklı boyutlarını yansıtır.

Bu yazımda ,nostaljik bir bakış açısıyla geçmişin güzelliklerine olan özlemi ve modern zamanlardaki duygusal bağların karmaşıklığını anlatıcam …

1970’lerin plaklarla dolu müzik dünyası, 1980’lerin açık hava sinemaları ve muhallebi keyfi, 1990’ların mahalle oyunları ve misketleri… Bütün bunlar teknolojinin getirdiği yeniliklere rağmen, eski usul sevmenin, paylaşmanın ve anlamlı bağlar kurmanın ,geçmişin romantizmini ve samimiyetini özleyenlerin duygularını,her dönemin kendine has güzelliklerini ve sevgiyi ifade etme yollarını anlatıyor. Hepsi, o dönemin insan ilişkilerinin ne kadar sıcak ve doğal olduğunu hatırlatıyor.

Ancak, 21. yüzyılın dijitalleşen ve hızla değişen dünyasında, bu eski yöntemlerle sevgi ifade etmenin zorlukları karşısında duyulan bir yabancılık ve soğukluk hissi de dile getiriliyor.

Bu yazı, yukarıdaki ifadede dile getirilen duyguları derinlemesine inceleyerek, o yılların sıcaklığını ve sadeliğini günümüzle kıyaslayacak.

Geçmişin Esintisi 1970’ler Plakların Büyüsü

1970’ler, müzikseverler için adeta bir altın çağdı. Plaklar, müziği dinlemenin en popüler ve en değerli yöntemiydi.

O yıllarda, bir plakçının vitrinine bakmak bile başlı başına bir zevkti. Her plağın kendine has bir sesi, bir dokusu ve hatta bir kokusu vardı.

Müzik, analog teknolojinin sıcaklığıyla dinlenir, her tınıda sanatçının ruhu hissedilirdi. Birine plak hediye etmek, ona duygusal bir bağışta bulunmaktı.

Plakların üzerindeki kapak tasarımları bile sanat eseriydi ve o dönemin grafik tasarım anlayışını yansıtırdı. Plakların o dönemdeki önemi, aslında insan ilişkilerinde de kendini gösterirdi.

Müziği paylaşmak, ortak anılar yaratmak, sevdiklerinizle bir araya gelip bir plak dinlemek, bunlar o dönemin sevgiyi ifade etme yollarındandı. 70’lerde sevdiğiniz kişiye bir plak hediye etmek, ona olan duygularınızı en saf ve en doğal haliyle ifade etmek demekti.

1980’ler: Açık Hava Sinemalarının Romantizmi

1980’ler, açık hava sinemalarının altın çağını yaşadığı yıllardı. Açık hava sinemaları, yaz akşamlarının en keyifli aktivitelerindendi.

Geniş bir alana serilmiş battaniyeler üzerinde, yıldızların altında film izlemek, hem romantik hem de sosyal bir etkinlikti. Sinema sonrası gidilen muhallebici ise, o geceyi tatlı bir sona bağlayan vazgeçilmez bir ritüeldi.

Açık hava sinemaları, insanların bir araya gelip duygusal bağlar kurduğu yerlerdi. Filmler, sadece izlenmekle kalmaz, birlikte gülünür, birlikte ağlanırdı.

Film sonrası yapılan uzun yürüyüşler, gidilen tatlıcılar, içilen çaylar, o yılların flörtleşme ritüellerinin bir parçasıydı. Açık hava sinemaları, sevgiyi daha yoğun ve daha anlamlı kılan mekanlardı.

1990’lar: Mahalle Kültüründe Oyunlar ve Dostluklar

1990’lar, teknolojinin henüz hayatımızı tamamen ele geçirmediği, mahalle kültürünün ve çocuk oyunlarının hüküm sürdüğü yıllardı.

Bu dönemde, mahalle aralarında oynanan misket oyunları, çocukların hayatında önemli bir yer tutardı. Mahalledeki en iyi misket oyuncusu olmak, büyük bir prestijdi. Birine misket hediye etmek, dostluğunuzu ve bağlılığınızı göstermenin bir yoluydu.

1990’lar, aynı zamanda sokak oyunlarının, arkadaşlıkların ve samimiyetin dorukta olduğu bir dönemdi. Çocuklar, sokaklarda güvenle oynar, akşam ezanı okunduğunda eve dönmenin telaşını yaşardı. Mahallede kazanılan misketleri sevdiğin birine vermek, o kişiye olan değerini göstermekti. Bu, belki de en masum ve en samimi sevgi ifadelerindendi.

21. Yüzyıl: Dijital Dünyada Sevgi ve Samimiyet

Günümüzde, teknoloji hayatımızın her alanına nüfuz etmiş durumda. Sosyal medya, mesajlaşma uygulamaları ve dijital platformlar, iletişim kurmanın en yaygın yolları haline geldi. Ancak, dijital dünyanın getirdiği bu kolaylıklar, aynı zamanda bir soğukluğu ve samimiyetsizliği de beraberinde getirdi. İnsanlar artık duygularını emoji ve GIF’lerle ifade etmeye çalışıyor, yüz yüze iletişim azalıyor.

21. yüzyılda sevgiyi ifade etmek, geçmişin o sıcak ve samimi yöntemlerinden çok daha farklı. Dijital dünyada sevgi, hızlı ve anlık tepkilerle, yüz yüze görüşmelerin yerini alan video çağrılarla yaşanıyor. Ancak, bu yeni dünya, pek çok kişiye samimiyetsiz ve yüzeysel gelebiliyor.

Sonuç olarak,

21. yüzyılda ise, teknolojinin soğukluğuna rağmen, hala o eski sıcaklığı ve samimiyeti arayanlar var. Geçmiş dönemlerin sevgiyi ve sanatı ifade etme biçimleri, günümüzde hala nostaljiyle anılıyor.

Plakların sihri, açık hava sinemalarının romantizmi ve sokak oyunlarının masumiyeti, 70’lerin plakları, 80’lerin açık hava sinemaları, 90’ların misket oyunları, hepsi birer zaman kapsülü gibi o yılların ruhunu taşıyor.

Bu değerleri günümüzde de korumak ve yaşatmak, geçmişin güzelliklerini geleceğe taşımak demektir. Bu yüzden, insanların geçmişe duyduğu özlem, günümüzdeki değerlerimizi ve yaşam tarzlarımızı sorgulamamızı sağlar.

Nostalji, geçmişin sıcaklığını ve sadeliğini günümüze taşımak için bir fırsattır. Her anının değerini kavramak ve bu anlardan ilham alarak ileriye bakmak,

Geçmişin sıcaklığıyla günümüzdeki samimiyeti birleştirerek, kalplerimizi geçmişin ruhuyla doldurarak geleceğe doğru adım atmaya devam edelim.

Havin EZO

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

BAKİ KALAN KUBBEDE HOŞ BİR SEDA İMİŞ 

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Havin EZO

Amerika'da yaşıyorum. Sanat tasarım eğitimimi Sağlık sorunları nedeniyle tamamlayamadım, ancak şu anda sosyal medya yöneticiliği yapıyorum. Aynı zamanda çeşitli resim çalışmaları gerçekleştiriyorum, sanat alanındaki tutkumu ve yeteneklerimi geliştirmeye devam ediyorum." yazı yazmaktan büyük keyif alıyorum.