Babam ki…
Dört nala giden bir attan ötekine atlardı
Yetişmek için rüzgar peşinden kanat çırpardı.
Babama baba demeden
Cansız bir ata binip uzaklaştı.
✨️
Yemin ederim ki size
Kör geleneklerin yüzünden
Bir kez, bir kez bile “Canım babam” diyemedim babama
Sevgisiz kalan ruhumun zehri aktı avuçlarıma!
✨️
Gözetleme kulemde
Yolunu beklerken babamın
Daha körpe idim
Yılda bir kez gelirdi
Sevinemezdim ki
Biliyordum, onbeş gün sonra gidici
✨️
Babama “baba” demeden
Tahta valizi ile çıkınca eşikten
Ağlardım sessizce peşinden
“Bırakıp gitme bizi baba!”
diye diye.
✨️
Bir yıl dört mevsim, on iki ay, elli iki haftaydı
Dayanamazdı çocuk yüreğim, bunca hasrete!
Yalvarırdım Gönül ablanın anlattığı masallardaki iyilik meleğine
Babamı getirsin diye!
✨️
Evimizin meyilli yolunda
Halil amcanın Sadegül’le sarıldığını görünce
Saklanırdım söğüt ağacının arkasına
Sessiz çığlıklarım değdikçe dallara
Bir titreme gelirdi kara kargaya!
✨️
Akşamları sevmiyordum gündüzleri sevdiğim kadar
Yatağa girince
Yorganın altından, duvardaki siyah beyaz fotoğrafına bakınca
Hıçkırıklarımı yutardım
Bıçak gibi saplanırdı ayrılığın iletken kancası yüreğime!
✨️
Haftada bir kez postahaneye giderdim
Ahizeyi alınca elime
Kaskatı kesilen küçücük bedenime söz geçiremezdim ki!
Babama olan özlemimi
Uzaktan gelen sesinde arardım!
✨️
Okul yolunda, Nurdane babasının kollarına koşunca
Gülüşlerim, çürürdü dudaklarımda!
Eve gelir, sorardım anama.
“Ana, nereye gitti babam?”
“Atta’ya gitti yavrum can!”
✨️
Şimdi çok uzaktayım doğduğum yerlerden!
Köstekli saatini bende unutmuş.
Tahta iskemlesi tek başına bahçede
Babamın hayali ile avunuyormuş!
Sona’nın kaleminden:
Bu şiir, 2011 yılında Eskişehir Türk Anneler Derneği’nin Türkiye çapında düzenlemiş olduğu “Kadınlar Yazıyor” şiir yarışmasında jüri ödülüne layık görülmüştür.
Hayat mücadelem.ve çocuklara maddi manevi desteğimden dolayı, 2014 yılında Eskişehir Valiliği ve UNESCO işbirliği ile hayatıma dünya miraslar listesinde yer verildi.
Üç yıl önce kendi yayınevimi kurdum."
Yaramaz Çocuk Yayınları"
Adımı son olsun ' diye Sona koymuşlar.
02.12 1959 yılında anamın değişi ile bostanlar sökülürken gelmişim dünyaya.
Serhat şehir Ardahan'da
Tıngır, mıngır sallanmamışım beşikte. Tahtarevallileri sevdiğim, belki de ondandır.
Kulaklarım ninni duymamış, türküleri dinleyerek büyümüşüm. O yüzden türkülerden şans tutarım kendime.
Çiçeği bol yaylalarda büyüdüğümdendir,
" Çıçekçi Kız" lakabıyla anılışım.
Bahar gelince, koyun kuzu hep birlikte, yaylalara gidiyorduk geze geze, çiçeklerle konuştuğum için adım çıkmıştı gevezeye"
Yazmaya ilkokul üçüncü sınıfta iken başladım.
Öğretmenim, Kurban Güngören'ün evinden getirip bana hediye ettiği kalın bir ajandayı,
" Sona, bize anlattığın öyküleri ve okuduğun dörtlüķleri bundan sonra bu ajandaya yaz" dedi.
Rahmet ve saygıyla andığım Kurban öğretmenimin sayesinde bu çiçekli yolda elli beş yıldır yazmaya devam ediyorum.
Yazmadığım zaman ruhum ağır geliyor bedenime.
Okumayı çok sevmeme rağmen lise 1. Sınıfta eğitimim yarım kaldı..
Üniversite sıralarında oturamayışım, ordan gömlek olup yapıştı bedenime.
Gençliğim, çırpınışlar içinde geçti!
Rüyalarımda giderdim çok sevdiğim okuluma.
O yüzden akşam olunca erken uyurdum
Uzunca rüya göreyim, okulumda daha çok kalayım" diye.
Yarım kalan hayallerimi gerçekleştirmek için içimdeki umudum ve azmim arkadaşlık etti.
Kendi ışığım kendim oldum. Hayatın bana attığı her sille karşısında, kahkahalarımı savurdum paçavra bakışlı zorluklara.
İçimdeki ışıkla yarım kalan hayallerimi tek tek hedefe çevirmeyi başardım.
" Yapamazsın, boşuna uğraşma " diyenlere saygı duydum fakat hiç kimse beni hayallerimin peşinden koşmama engel olamadı.
Yol arkadaşım olan ajandamı hep çantamda taşıdım.
Gece yazdım, gündüz yazdım.
Mevsimler şahidimdir.
Sevgi dolu ve sözel edebiyatı kendine, eş eylemiş bir ailede büyüdüm.
Mevsimlerin, sırlarını söylediği bir ananın çocuğu olmak zenginliğidir.
Debdebeli bir hayatımız yoktu fakat sevginin sesiyle olgunlaşıyordu çocuk yüreğimiz.
Albenisi olan yaşamlar, Sönük kalıyordu küçük sevinçlerimizin yayında.
Paylaşmanın mutluluğu ile çoğalıyordu sevgimiz.
Sıcacık komşuluk ilişkileri ile büyümem, sevginin olduğu yerde, saygının önemini öğrenmemi sağladı.
Ömrümce kendimle yarıştım. Verdiğim sözü yerine getirdim. Yapamayacağım şey için insanların zamanlarını, çalmaktan geri durdum.
Yüreğimi anlamayan kişiler karşısında haklı olsam bile susmayı tercih ettim.
Sabrı, vefayı, hoşgörüyü, yol arkadaşı yaptım. Kin, nefret, kıskançlık ömrümce birgün bile misafir olmadı yüreğime.
Sevginin emek olduğunu adım gibi unutmadım.
Bir tebessüm edene, kahkahalarımı savurdum. Sahip olduklarımla övünmedim. Çünkü o zenginliklere bir zamanlar uzaktan baktığımı unutmadım.
Sözlü edebiyatın ayaklı bekçisi olan anam idolüm oldu.
' Aman ' diyenin imdadına yetiştim.
" Hayallerinin peşinden koşan kadın olarak,
Altmış yaşında yayınevimi kurdum. Tek dileğim, ömrüm müsaade ederse, Elli yıldır yazmaya çalıştığım,otuza yakın kitabımı, çıkarıp okuyucuya buluşturmak azda olsa geliri benim gjbi eğitimi yarım kalan çocuklara destek vermek için kullanmaktır.
Kıymetli dostlarım,
Yazmak, yaşama sevincim olmasaydı; içimdeki kelimeler, bağrına döve döve ağlardı. İçimde ki yaramaz çocuğu, kuşları, çiçekleri, çocukları , sevginin sesi olmayı başarabilmiş herkesi, çocukluğum kadar çok seviyorum.
Sevgi durağında buluşmak dileklerimle. Saygılar.
SONA