Rüyalarla Anılara Yolculuk

Rüyalarla Anılara Yolculuk

Rüyalarla Anılara Yolculuk

Rüyalarla anılara yolculuk edebilir miyiz diye düşünüyorum.

2025 yılının Ocak ayının 2’si, benim doğum günüm. Otuz iki yaşına gireceğim. O gün, içimdeki hüzünle aynaya baktığımda, zamanın ne kadar hızla geçtiğini fark edeceğim.

Yılların üzerimde bıraktığı izleri, yüzümde oluşan çizgileri gördükçe yaşlandığımı daha derinden hissedeceğim. Zaman, bir nehir gibi akıp giderken geçmişin acı tatlı günleri de zihnimde canlanıverecek. Hayatımda kaybettiğim yakınlarım, eski arkadaşlarım ve birlikte vakit geçirdiğim eski sevgililerim bir bir gözümün önüne gelecek. Her birinin kalbimde iz bırakan, güzel anıları vardı.

Ancak, bazıları hiç vedalaşmadan hayatımdan çıkıp gitmişti. Acaba onlara bir daha ulaşmam mümkün müydü? O eski günlere dönmenin bir yolu olmalıydı, belki zamanda yolculuk… Hayatta hiçbir şeyin imkansız olmadığına inanıyorum. Aklımızın almadığı nice olaylar gerçekleşiyor, her gün karşılaştığımız mucizelerle dolu bir evrende yaşıyoruz.

Ancak tüm bu düşünceler arasında bir soru zihnimi kurcalıyor: Eğer geçmişe dönebilseydim, gerçekten de her şey yolunda gider miydi? Eski dostlarımla yeniden karşılaştığımda, bizi ayıran zamanın getirdiği değişiklikler karşısında aynı duyguları bulabilecek miydim?

Birden aklıma gelen bu fikirle içimde bir umut filizlendi; zamanda yolculuk… Ancak bunu nasıl yapacağız? Kitaplarda ve filmlerde gördüğümüz o büyülü geçitleri mi bulmalıydık, yoksa hayal gücünün sınırlarını zorlayıp bambaşka bir çözüm mü yaratmalıydık?

Ben bir yol deniyorum, rüya ile geçmişe gidiyorum. Aslında, bence zamanda yolculuk fiziksel değil ruhsaldır. Fiziksel gördüğümüz için bize zor geliyor.

Fiziksel bir makineye ihtiyaç duymadan, ruhumuzun derinliklerine inerek geçmişin sayfalarını aralayabiliriz. Rüyalar bu anlamda bir kapı gibidir. Her gece uyuduğumuzda, bilinçaltımız bize geçmişten, bazen de geleceğe dair ipuçları sunar. Belki de bu yüzden rüyalar, bir nevi ruhsal zaman makinesidir.

Rüyalarda geçmişi ziyaret etmek, hatıralarımızın bıraktığı izlerde gezinmek mümkündür. Eski dostların yüzleri, tanıdık sesler, unutulmuş kokular bir anda zihninizde beliriverir. Rüyanın büyüsü sayesinde zamanın getirdiği mesafeler, kaybolan bağlar ve unutulmaya yüz tutmuş anılar yeniden canlanır.

Peki ya bu sadece bir rüya mı, yoksa ruhumuzun gerçekten geçmişle bağlantı kurduğu bir an mı? Belki de bu sorunun cevabı, ruhun zaman kavramını aşan bir varlık olduğunda saklıdır.

Zihinsel yolculuk, insanın geçmişteki hatalarını fark etmesi, yüzleşmesi ve belki de telafi etmesi için bir fırsattır. Ancak burada kritik bir nokta var: Geçmişe dönmek, oradaki her şeyi değiştirebileceğimiz anlamına gelmez.

Bu yolculuk, daha çok bir kabullenme ve öğrenme sürecidir. Her şeyin tam da olması gerektiği gibi olduğunu, yaşanan her olayın bizi bugün olduğumuz kişiye dönüştürdüğünü fark etmemizi sağlar.

Rüya aracılığıyla geçmişteki bir anıya döndüğümüzde, bu kez o anıyı farklı bir bakış açısıyla görebiliriz. O zamanki duygularımızdan sıyrılıp, bugünkü bilincimizle geçmişi izlemek, bize derin bir anlayış ve olgunluk kazandırır. Belki de bu yüzden rüyalar, sadece birer kaçış değil, birer farkındalık aracıdır.

Ancak burada bir başka gerçek daha var: Geçmişi ziyaret etmek, ona takılıp kalmak anlamına gelmemelidir. Zihnimiz ve ruhumuz ne kadar güçlü olursa olsun, geleceğe yönelmek, hayatta ilerlemek için gereklidir.

Rüya ile geçmişteki bir hatırayı ziyaret etmek, onu anlamlandırmak ve şimdiki zamana taşımak bir kazanımdır. Ama bu kazanım, bizi geçmişin esiri değil, bugünün ve yarının mimarı yapmalıdır.

 

Yamaç ERDOĞAN

Editör: Nigar KAYA

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

Doğa Dişiyi Sever

Yorumlar (2)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 23/11/2024

    Yolculuk en önemlisi ruhuna... Kaleminize yüreğinize sağlık hocam

  2. Arzu Sagdic Akin
    • 21/11/2024

    Ön bilgi harika demek ki kitap çok daha süper bilgilerle dolu, bir nevi astral seyahatin rüyalara yolculuk deneyimi. Tevafuk diyorum... Kitaplar kavuşup bir çırpıda keyifli okuyup deneyimlemeye Niyet ettim

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yamaç ERDOĞAN

1993 yılında Konya’nın Yunak ilçesi, Yığar Köyü’nde doğdu. İlk, orta ve lise öğretimini Konya ve Eskişehir’de tamamladı. Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Kooperatifçilik bölümünü bitirdi. Halen tarih, sosyoloji ve sosyal hizmetler eğitimine devam etmektedir. Jandarma teşkilatında çalışmakta olan Yamaç Erdoğan, Fezmonot romanıyla jandarma teşkilatının ilk ve tek bilim kurgu yazarıdır. Paranormal Ofis eserinde ise poliseye romanlardan farklı bir bakış açısı ile paranormal bir roman modeli ortaya çıkarmıştır. Felsefe yönünde yaşadığı toplumun kültürüne katkı sunarak, bunları geleceğe aktarmak için çaba sarf etmektedir. Kendini, özgürlükçü ve hür iradeyi savunan biri olarak tanımlamaktadır. İnsanı maddi bedenden öte sonsuz manevi ruh olarak gören bir düşünceye sahip olup, sadece yaratıcıya biat ettiğini yazılarında sık sık vurgular. Düşüncelerini Bilgelik Aforizmaları ve Kıyamet Aforizmaları isimli iki kitapta toplamıştır.