EĞİTİM, ÖĞRETİM ve ENTELEKTÜELİTE
- Yazar: İbrahim Aykut KAYA
- 14 Ekim 2024
- 61 kez okundu
EĞİTİM, ÖĞRETİM ve ENTELEKTÜELİTE
Bu yazı eğitim, öğretim ve entelektüelite konusunda bir yaklaşım sunmayı amaçlamaktadır. Bu yaklaşımın temelinde ise toplumun sosyoekonomik gelişim problemi vardır.
Özellikle 2000 yılı sonrasında ekonomik büyüme ile birlikte gelen rahatlama -her ne kadar şu an ekonomik kriz içerisinde olsa da ülkemiz- insanlarımızın maddi varlığını geliştirmiştir. Bu maddi gelişim yeni araçlar, ekipmanlar ve konut alımları olarak kendisini göstermiştir.
Daha basit bir söylemle; sosyoekonomik gelişimin ekonomik boyutu öne çıkmıştır. İnsanlar tüketime yönelmiş ve tüketim bir unvan haline gelmiştir. İnsanlar bu süreçte ekonomik gelişimlerini sosyal gelişim ile destekleyememiştir.
Çünkü sosyal gelişim emek ister, eğitim ile başlayan gelişimin öğretim ayağının da artması ve entelektüelite boyutuna yansıması beklenirken; geldiğimiz durumda ise marka etiket boyutunun üzerine çıkamamıştır.
Elbette bunun da derinliğinde insanların iyi yetişmemesi, açlıkları ve kompleksleri yer almaktadır. Kişi gerek düşünsel, gerek sosyal davranışları ile kendine değer yükleyememektedir. Kaldı ki sosyal çevrede bu değeri de alabilecek araçlara sahip olmaktan gün geçtikçe uzaklaşmaktadır.
Bununla birlikte aynı kişi kendine değer katabilmek için değerli olana sahip olmaya ve toplum üzerinde bir farklılık ortaya koymaya çalışmaktadır. İşte bu da giysilerin etiketi, elbisenin markası, yemek yenilen mekânın reklamı gibi entelektüel elitlerin uzak duracağı hareketlere girişmesine yol açar.
Toplantı, sohbet ve benzeri buluşmalarda konuşmaların sığlığından uzaklaşmanın; harcamaya yönelmek ile olabileceği, ya da mekan seçimi ile gerçekleştirilebileceği düşüncesi maalesef düşük sosyolojik grupların ekonomik gelişimini anlatmaktadır. Burada ihtiyaç olan eğitim ve öğretimdir.
Unutmamak gerekir ki eğitim zorlama ve yaptırım ile gerçekleştirilirken, öğretim yol göstermek ile mümkündür. İşte bu sebeple ilköğretimde eğitim yapılabilirken, üniversitede öğretim öne çıkar.
İyi bir öğrenim ise, öğretimden en fazla yararlanma ile gerçekleşir. İyi öğrenimin sonucu ise entelektüel farkındalıktır ki bu da insanların araştırma, geliştirme kabiliyetleri ve merakını geliştirmektedir.
Bugün iyi bir entelektüelin “ben size şu eğitimi vereceğim” gibi düşük profil bir böbürlenmeyi yapabilmesi mümkün değildir. Örneklemek gerekirse Dünyanın sayılı, ülkemizin en popüler bilim insanı olan Celal Şengör’den bir eğitim alamazsınız, kaldı ki ‘eğitme’ adı altında bir iddiası olamayacak kadar gelişmiştir.
Bunun yerine öğretimi öne çıkarır çünkü insan, hayvanların tuvalet eğitimi gibi bir kavramda irdelenecek canlı değildir. İnsan farkındalığı ile yani ergenliği ile birlikte zihinsel gücünü arttırmak zorunda olan bir varlıktır ve bu varlık ancak öğretimin zenginleşmesi ile farkındalığını geliştirebilir.
Umuyoruz ki gerek akademik gerek sosyal öğretimi gelişen, geliştiren bir ülke ile ekonomik gelişim arttıkça sosyal gelişim artacak ve entelektüelitemiz de artacaktır.
Elbette sonucunda güzel bir dil ile kendini ifade edebilen, yine bu dil sayesinde sorgulayan ve çevresini daha iyi algılayan nesiller yetişecektir. Bu sebeple eğitim değil öğretimi daha iyi anlayabilir olmamız ümidi ile…
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Editör: Duygu BALCI
Harika bir bakış açısı ve bilgilendirme olmuş hocam ❤️ kaleminize sağlık