Söz Vermek  Namustur

Söz Vermek  Namustur

Söz Vermek

Gece saat kaç bilmiyorum çünkü uzun zamandır saate bakmıyorum, günlerin anlamını yitirdiğini düşünüyorum. Aklımda sadece bir şey var; son zamanlarda iki kelimeden oluşan ama anlamları dünyalara sığacak söz vermek. İşte olay burada başlıyor, ben de kendimce anlatayım ve sevgili editör, redaktör, genel yayın koordinatörü ve bilahare yönetim, lütfen yazımın ana fikrini baba fikir yapmayın ve yazıyı bana bırakın. Bu yazı bizzat ben tarafımdan yazılmakta.

Gel gelelim işin özüne, söz vermek veya siz ne diyorsanız. Eskiden teknoloji gelişmemiş, insanlar bu kadar yozlaşmamış, güvenin olduğu dönemlerden bahsedeceğim size çünkü aklıma takıldı. Ben, verdiği sözleri yerine getirmemle tanınan biriyim; kanımı dişime takarak verdiği sözleri tutan, saniyeler, dakikalar, aylar, yıllar geçse de verdiği sözleri yerine getiren biriyim ve “söz namustur” diyen biriyim; siz de öyle olmalısınız.

Söz vermek çok önemli, çok kutsal bir şey. Şimdi kimse verdiği sözü tutmuyor, alelade ağızdan çıkıyor, boş bir kelimeymiş gibi, yeri doldurulamayacak boş bir şey gibi ama bilse ki söylediği şeyin ağırlığı altında ezilir. Belki işin özüne gelelim; söz vermek, eskiden, eski zamanlarda insanlar kâğıdakaleme gerek duymadığı dönemlerde, yozlaşmanın, bozulmanın olmadığı, insanların söylediğini tarttığı, ağızından çıkan her kelimeyi bin kere düşünüp bir kere söylediği zamanlarda, insanlar “söz senettir” derlerdi.

Ne zaman bu senetler boş vaatler oldu? Söz vermek iki kelimeyken güveni temsil ederken, bu içi dolu iki kelimenin içini ne zaman boşalttı insanlar? Sen, ben, biz, siz, o, herkes severken verdiğimiz sözler, arkadaş arasında verilen sözler, aileye verilen sözler sadece sözde kaldı. Anlamıyorum, koskoca insanlar sevdiğine verdiği sözleri tutmaz oldu; dostlarına, yola çıktıklarına, ailesine, evladına, çocuğuna birçok örnek verebilirim.

Ne zaman bu kadar kötü olduk, ne zaman düzeleceğiz bilmiyorum ama artık kendimizi fark etmeliyiz, çok geç olmadan verdiğimiz sözleri tutmalıyız. Tabii bu benim düşüncem, siz ne düşünürsünüz bilmiyorum ama bana göre hala söz vermek çok önemli bir şey; ağzımdan çıkan her kelime gibi, kalemimden dökülen her kelimede benim sözümdür ve ben sözümü tutarım. Umarım geç olmadan siz de farkına varırsınız eskilerin neden “söz senettir” dediğini ve ikinci bir sözle bitiriyorum yazımı: “Söz gümüş, sukut altın ama unutmayın, söz uçar, yazı kalır.”

Barış Bekmez

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

İçimdeki Canavar: Masumiyetten Öfkeye

İnstagram

Tiktok

 

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Barış BEKMEZ

Adana’da dünyaya gelmiştir. İlköğretimini İstanbul ve Gaziantep’te tamamlamıştır. Bu süreç sonrasında yüksek öğrenimi için Istanbul'a gelmiş ve yüksek öğrenimini burada gerçekleştirmiştir. 2017 yılında tekrar Adana’ya kesin dönüş yapmış burada radyo ve mizah üzerine çalışmaya devam etmektedir.