Ölmemek İçin Yazıyorum

Ölmemek İçin Yazıyorum

Ölmemek İçin Yazıyorum

Gece sahi ne kadar mühim bir tevafuk.
Birde ıhlamur ağaçlarını çok seviyorum.
Birden gözyaşlarımla buğulanınca ufuk,
Sana geç kalmak nasıl yazılır bilmiyorum.

Sevmek ne garip bir hatıra değil mi?
Kimi gülümsetir, kimi ağlatır, ölüm bazen.
Sevgi korkmaktır desem neden denir mi?
Korktukça daha sıkı sarılır, uğruna ölünür bazen. 

İç çekmek çocukken komik gelirdi bana. 
Nasıl yani insanın içi çekilir mi ya derdim. 
Sonra başladım denizleri de anlamaya.
Sular belki de kıyıya bir daha gelemez diye çekilir.  

Ya şiir? Yaşamak mı ölmek midir onu yazdıran,
Yaşatan mı öldüren mi yazılanlar nedir zorum?
Mezarları kime nedir gözyaşıyla kazdıran?
Bildiğim tek şey ölmemek için yazıyorum. 

Oğuz KARABULUT 

Genel yayın yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ 

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 25/06/2025

    Çok güzel bir şiir

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Oğuz KARABULUT

Oğuz KARABULUT 1995 yılından bu yana Bursa’da doğdum ve yaşamımı burada sürdürüyorum. Mesleğimi bilişim sektöründe icra ediyorum. Bir şeyler yazmaya ilkokul ‘da 9 yaşımda eğlence amaçlı akrostiş şiirler yazarak başladım. Zamanla bu eğlenceli denemeler, yerini gerçek duygularla yazılan dizelere bıraktı. Sanırım dördüncü sınıftaydım; öğretmenimiz bizden bir şeyler yazmamızı istemişti. Sadece duygusal anlamda daha etkileyici olacağını düşünerek, annesini özleyen bir çocuğun duygularını anlatan bir şiir kaleme almıştım. Okul tahtasında o şiiri okurken öğretmenimin gözyaşlarına şahit olmak, o yaşta beni çok etkilemişti. Duyguların kelimelere döküldüğünde bu denli dokunabildiğini o zaman fark ettim. Beşinci sınıfta Türkçe öğretmenimizin yönlendirmesiyle şiir, hikâye ve kompozisyon yazmaya yoğunlaştım. Çocukluk psikolojisiyle birilerinin yazdıklarımdan etkilendiğini görmekten keyif alıyordum ve bu beni daha çok yazmaya motive ediyordu. Zaten yazmaya var olan hevesimi diri tutuyordu. Yazmak, sadece dikkat çekmek değil, içimde birikenleri dışa vurmak için de bir yoldu. Çocukluk yıllarımdan itibaren dinlediğim rap müzikten etkilenerek 11 yaşımda rap sözleri yazmaya başladım. O yıllarda çevremdeki birçok kişi adımı bilmezdi, ama herkes bana “Rapçi” derdi. Hobi olarak halen yapıyorum müthiş bir deşarj yöntemi ve ruhen sınırsız bir yaşam enerjisi gibi. Zamanla şiirler, rap lirikleri, psikolojik denemeler ve farkındalık yazıları yazdım. Bugün hâlâ yazıyorum. Aslında yazmak hep benim için beni en iyi tanıyan bir başka ben ile konuşmak, dertleşmekti. Yani yazmak bir nevi seni anlayan başka bir sen demek. Suskunluklarını en derinden duyan, anlatamadıklarını en iyi anlayan bir sen ile terapi gibi. Bazen yazdıklarımı silerim çoğu zaman amacım sadece içimi dökmek ve bazen göremediğimi görmek olur. Yazmak aslında kendinden kaçmamaktır da. Bazen kendinle tanışmak bazen de kaçtığın kendinle buluşmak gibidir. Hatta sende kendini bulanlara ulaşmak. Yazmaktan ziyade görülmediğini düşündüğünde görülmek, duyulmadığını hissettiğinde duyulmak ve en derine inmek, konuşmak değil hissetmek, hissedilmek ve samimiyettir. Suskunluklarla konuşmak, bazen de gizlenmiş bir duygunun yalnızken bir satırı okuduğunda gözlerinde ki parıltıya ve yüzünde ki o çok şey susmuş tebessümüne ortak olmaktır. Ruh muhabbetidir aslında öyle kıymetli ve kendinden. Ben bunu bir başka benle kısıtlamanın bencillik olduğunu birçok bir başka benlerin yazdıklarımda kendinden bir başkasını bulmasının, içinde sessiz kalan bir şeyleri satırlarımda bulduğunda tebessüm etmesinin daha değerli ve anlamlı olacağını düşünüyorum ve satırlarımda o tebessümlere ait yürekler ile buluşan samimi bir kalem olmayı temenni ediyorum.