KABUS GİBİ BİR AKSİYON

KABUS GİBİ BİR AKSİYON

KABUS GİBİ BİR AKSİYON


Bugün başıma gelmeyen kalmadı! Tam arkadaşlarımla gülüp eğleniyorduk ki ; Genç bir delikanlı dolabı açtı ve beni aldı. Biraz içti. Sonra dışarı çıktık ve birlikte koşmaya başladık. Bu arada hafif hafif yağan yağmur hızlanmaya başlamıştı.

Otobüs durağına geldik. Geri kalanımı da içip bitirdi. Otobüsü gelince de kaldırıma attı ve gitti. Yerin meylinden dolayı,
sokağın köşesinde ki bir su birikintisinin içine düşene kadar yuvarlandım.

Üstüm başım çamur içinde kaldı.Sinirden güleyim mi? Yoksa Ağlayayım mı? Bilemedim. Derken, iki sokak köpeği, daha ben ‘Durun, yapmayın’ dememe fırsat vermeden aldılar ve topla oynar gibi oynamaya başladılar.

Neden sonra sıkıldılar ve yere bıraktılar. Biraz yıpranmışlıktan, Biraz başımın dönmesinden sersem gibi olmuştum.Yine de daha kötü şeyler de gelebilirdi başıma diye düşünürken ; İri yarı adamın biri bastı ve geçti üzerimden.

Perişanlığımdan iki gözüm iki çeşme ağlamaya başladım. Canım nasıl yanmıştı anlatamam! Gözyaşlarım yağmur suyuna karışıp aktı gitti. Daha köpeklerin arasında telef olmamın üzerinden ne kadar geçmişti ki?

Canımın bu denli acımasına mı yanayım? Başımın fırıl fırıl dönmesine mi? Yağmurdan sucuk gibi ıslanmış olmama mı? Bilemedim. O sırada yağmurun hızından yolda sürüklene sürüklene bir arabanın altına girdim.

‘Oh be dünya varmış’ diye sevindim vallahi. Hiç olmazsa burada hem kururum, hem biraz dinlenirim, hem de kendime gelirim, acım da biraz hafifler diye düşünürken, yorgunluktan ve saatlerdir yaşadığım aksiyondan uyuyakalmışım.

Ne kadar süre geçti bilmiyorum. Gözümü açtığımda araba gitmiş, Başımdan aşağı su dökülüyormuşçasına yağan yağmur devam ediyordu.

Aniden arkamdan gelen bir sesle irkildim. Bir adam, ben daha ona bir şey söyleme fırsatı bulamadan, elinde ki süpürgeyle beni faraşa koyup, az ileride ki çöpün içine attı.


Burası çok kötü kokan bir yerdi. Tüm yaşadıklarım o kadar ağır geldi ki, artık bu kötü kokuyu da kaldıramazdım. Kokudan ve sinirden bayılmışım.

Kendime geldiğimde, ne çöp vardı, ne de kötü bir koku. Aksine; hoş, aroma gibi kokan bir dolabın içerisinde, arkadaşlarımla birlikte duruyordum.


Gece olmuş, herkes uyuyordu. Meğerse kabus görmüşüm! O kadar sevindim ki anlatamam. Ne ezilmişim, ne ısırılmışım, ne de ıslanmışım! Pırıl pırıl duruyorum yerimde oh! Ne kabustu ama! Yarın tüm arkadaşlarıma anlatırım diye düşünürken, bu sefer huzurla uyuyakalmışım.



Nurcan ÖZKÜPELİ

Editör: Nigar KAYA

Yazının Tamamı Yazarına Aittir

Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

Mavi Bilye İle Yüzleşme

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Nurcan Özküpeli

54 yaşındayım, İstanbul'da yaşıyorum. Küçüklüğümden beri kısa hikaye yazıyorum. Bir çok dergide hikayelerim yayımlandı. Henüz kitabım yok ama 16 tane Edebiyat Derleme Projesinde hikayem var. Uzun Biyografim: Küçükken günlük tutarak yazmaya başladım. Kısa hikaye yazmayı seviyorum. Kendimi geliştirmek için Yaratıcı yazarlık atölyesi'ne gittim. Digital dergilerin çoğunda hikayelerim yayımlandı. Kendi kitabımı yazıyorum ve Edebiyat Derleme Projeleri ne katılıyorum. Şimdiye kadar 3 tane derleme kitabında hikayem basılı olarak yer aldı. ' Kış Bahçesi Edebiyat Derleme Projesi , Deniz Feneri Edebiyat Derleme Projesi ve Kadının Gücü 2 Edebiyat Derleme Projesi. 13 tanesi de basım aşamasında.Yazmayı çok seviyorum. İnstagram hesabım: huysuz_yazar_