İnsanın Çıkmaz Sokağına Dair
- Yazar: Doğan KARAAĞAÇ
- 5 Mayıs 2024
- 60 kez okundu
İnsanın Çıkmaz Sokağına Dair
Sevgili okurlar bugünkü yazımda insan ve toplum gerçekliğine dair sizlerle sohbet etmek istiyorum.
Esas olarak her insan Dünya’nın ve toplumun merkezine kendisini koyar. Bu şu anlama gelir; her birey özü itibariyle ve sözcüğün tam anlamı ile söylersek narsisttir.
Kendine hayran ve kendine sevdalı olan insan, doğası toplumcu ve topluma sevdalı olmaz ve olamaz. Kişinin toplumcu olması kendisini- bencil doğasını yadsıması anlamına gelir ki bu da imkansızdır.
Ancak ne var ki bencil insan ve doğasının bir büyük handikapı bulunmaktadır. O da şudur: Tüm canlı türler içinde tabiatin kanunları karşısında en zayıf, en korkak ve yetersiz fizyolojik, biyolojik ve psikolojik özelliklere sahip olduğu için insan tek başına doğada yaşama tutunamaz.
Bu yaşamsal zorunluluk onu topluluk halinde yaşamaya mecbur bırakmıştır.
Topluluk halinde olması, iş ve güçbirliği becerisi ve bilişsel yeteneği sayesinde tabiatın en zayıfı olan insan türü tabiatın en güçlü canlı türüne dönüşmüştür.
Ancak ne var ki tek başına yaşama yeteneğinden yoksun olan insan birlikte yaşadığı toplumsallıkla uyumlu olmayıp çatışmalıdır.
Hem toplumcu degildir hem de toplumla birlikte yaşamak zorundadır. Zıt kutupların hem zorunlu birlikteliği ve hem de aynı anda çatışması hali çok açık şekilde birey ve toplum gerçeğinide ifadesini bulmaktadır.
Bu tezimin özü şudur; İnsan toplumsallığı sevmemektedir ve ona karşıdır. Çünkü toplumsallık demek kurallar, normlar, yazılı ve yazısız yasaların cenderesinde yaşamaya mecbur olmak demektir.
Ne var ki insan doğası sınırsız serbestliği istemektedir ve tabiat ana onu bu temelde genetik olarak kodlamıştır.
Sonuç üzerinden özetlersek;
a) Bencil insan doğası toplumsallıkla uyumsuzdur ve uzlaşmaz çelişki içindedir.
b) Bencil insan doğası toplumsallığı ancak ve ancak kendi bencil çıkarlarına yaradığı ölçüde (yaradığı yere kadar) ve kerhen kabullenebilir. Bencilliğini ihya etmekten uzaklaştığı andan itibaren toplumsallıkla çatışır.
c) Biz’ i ben’in yerine geçirme ve ikame etme çabası ve isteği insan doğasının temeli ve özü olan biyolojik, fizyolojik ve psikolojik yapılanması ile uyumlu bir istek degildir.
d) Zorlama halinde toplumsallığı kabullenişi istemeyerek olabilmekte ve fırsatlar doğduğunda bencil insan doğası özsel mecrasına dört nala koşmaktadır.
Bu tezim; insanlığın ezici çoğunluğunun temel özelliğini ifade etmektedir. İstisnai ve münferit tutum ve yaklaşımlar vardır ancak bunların kaide olan çoğunluğun davranış ve tutumuna alternatif gösterilemeyecegi açıktır.
Yeni yazılarda buluşmak üzere.
Doğan Karaağaç
5 Mayıs 2024
Editör:Nigar KAYA
Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ
Yazarın Diğer Yazılarını Okudunuz mu?
https://fisildayankalemler.org/kurtulus-sinirli-ureme-ve-stabil-nufustadir/
I am perpetually thought about this, appreciate it for putting up.
hocam güzel bir yazı olmuş.. emeğinize sağlık. Sanki biraz fazla karamsar. örneğin birey olarak insan türünün toplumcu ve topluma sevdalı olamayacağını yazmışsınız. Toplumları uğruna can veren bir dünya insan var tarihte. Dipnot olarak da, insanı diğer türlerden üstün kılan en belirgin ve büyük özelliği de hayal kura bilme özelliğidir. tarım ve sanayi devrimleri hayalini kurdukları bir şeyin ürünüdür. Bilgilendirici güzel bir yazı tekrar yüreğinize sağlık