Hatam

Hatam

Hatam

Hayatımın akışını baltalayan bir hataydın… Zaman geçtikçe, kabul ediyordum ama kabullenişim, kazandığım deneyimden değildi; geçmişi değiştiremeyişim ve kabullenmek zorunda kalışımdandı.

Kilometreler ötesinden sesini duyduğun boranın, seni savuracağını bilmene rağmen o borandan kaçamayışın gibiydi. Savrulup çarpıldığın duvarda mutluluğun gölgesini aramaktan farksızdı.

Başını ellerinin arasına alıp düşmekten kabuk bağlamaya mecali kalmamış dizlerine koyup, beyin kıvrımlarına ağır gelen anıları kalbinde tartmaktı. Uzun tasvirlerin, ayrıntı vermek yerine, acıları gün yüzüne çıkarmasının en birinci sebebiydi.

“Hata nedir?” diye sana sorsam, belki de

“Gözünün önündeki gerçekleri görmeyip, sevildiğini sanıp, hayal dünyasında, sevdiğinin kalbindeki otağda neşelendiğini sanmaktır,” diyeceksin. Anlamadığın, belki de anlamak istemediğin şuydu, gerçek bir sevgiye açamadığın kalp kapın, belki de sana çoktan kapanmış, her yanı dökük, başka bir mabedin kapısıydı.

Defalarca açmayı denediğin, başarısız olan her bir çabanda geriye dönüp, başkasına kapattığın kapıları hatırlatan beyhude bir durak… Sen de bilirsin ki, pişmanlık, sadece başka pişmanlıkları sürükler arkasında. Her defasında bir adım ileri atarsın ve kurtuldum sanırsın ama ilerlemeye mecalin kalmadığı nokta, pişmanlığın o siyah gölgesinin tam ortasıdır.

Keskin uçlu bıçaklar saplanır bedenine. Acıyla katmerleşen pişmanlık, zerre zerre gezer bedeninde. Şiddetli bir deprem vurgunu gibi ruhun bedeninde büzülüp kalır.

Çıkacağı son ana kadar gözlerin göremediği yerlerde başı boş gezer durur. Bedenini terk ettiği anda, ruhlar cehenneminde yer alan ateşte dinginlenir.

 

Mustafa AĞCAN 

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

HAYAT

Etiketler:

#Aşk #edebiyat #sitem

Yorumlar (1)

  1. Muhteşem bir yazı hocam ❤️ Sizinle tanışmaktan gurur duydum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mustafa AĞCAN

1984 yılında Kahramanmaraş’ta doğan yazar, beşinci sınıfta görme yetisini kaybedince Ankara’da çeşitli göz ameliyatları geçirmiş ve ameliyatların olumlu sonuçlanmaması nedeniyle görme engelliler dünyasına adım atmıştır. İlkokulu normal okulda, ortaokulu ise körler okulunda okumuş ve hayatının bu ikinci döneminde kabartma yazıyı öğrenerek eğitim hayatına devam etmiştir. Yabancı dil eğitimi üzerine yoğunlaşan yazar, okuduğu lisede ilk görme engelli öğrencinin kendisi olmasıyla gurur duymaktadır.                 Üniversiteyi Bursa’da okumuştur ve 2010 yılından beri İngilizce öğretmenliği yapmaktadır. Öğretmenliğin yanı sıra tercümanlıkla da uğraşan yazarın, yurt içi ve yurt dışında 30dan fazla çeviri kitabı yayınlanmıştır. Çevirilerinden bazıları, Mısır Mitleri, Antik Yunan Hikayeleri, Tanrı ve Devlet, Hint Mitolojisi, Kaderin Sayısal Kodları’dır. Bunlara ek olarak, görme engellilerin iç dünyasını psikolojik ve felsefi olarak tasvir ettiği Görünenin Ötesinde ve Kızıl adlı iki romanı da bulunmaktadır. Önüne çıkan her engeli bir üst basamağa çıkmak için araç olarak gören yazar, ‘gözlerin yetişemediği yerde hayallerim elimden tuttu’ düsturuyla hayatına devam etmektedir.