HAKİKAT VE İMTİHAN 2
- Yazar: Metin ÖZDEMİR
- 5 Eylül 2024
- 36 kez okundu
HAKİKAT VE İMTİHAN 2
İnsanın içinde de hakikat vardır. Ancak bu hakikatin üstü cehalet, kin, menfaatçilik veya mutlak bir bilgisizlik gibi sebeplerden dolayı siyah bir perde ile kaplanmış ve örtülmüştür. (Ali Şeriati)
Hakikatin defalarca yağmalandığı şu devirde, hakikate gönül verenler son nefese kadar hiç durmadan hakikati savunmalıdır. Batıl bir davada azimle çalışan insanlar varsa, hak bir davada hakikatin temsilcileri, sayıları çok az da olsa, Allah (cc) bu gayretlerini görmektedir. Bir gün, filizin taşı, kayayı delip geçmesi gibi mutlaka Güneş’e doğru yürüyeceklerdir.
Hayra giden her yol hayır olduğu gibi, şerre giden her yol da şerdir. Hakikati bilmek ve konuşmak yetmiyor; asıl mesele hakikati yaşayabilmek. Herkes çevresinde iyi insan görmek istiyor ama kimse iyi olmanın yanından geçemiyor.
Günün adamı olmaya çalışma, hakikatin adamı olmaya çalış. Çünkü gün değişir, hakikat değişmez. (Hz. Mevlana)
Hakikatleri haykırdıkça karanlıklar aydınlığa dönecek. Hakikatler örtüldükçe, gerçekler çıkana kadar umutsuzluk hüküm sürecek. Günü geldiğinde bir hakikat, binlerce yalanı yalancılarıyla birlikte tarihin çöplüğüne gönderecektir, buna inanalım. Hakikati haykıramadığımız içindir bu karanlıklar. Aydınlığı hak etmeyişimizdendir.
Yalan sürekli şekil değiştirse de, hakikat hep aynıdır. Maskeye gerek duymaz. Üstü örtülse de, mutlaka bir gün hakikatin kendini ortaya çıkaracak bir gücü vardır. Hakikati dünyada söylemeyecekseniz ahirette söylemenin bir anlamı kalmaz ki! Böyle zalim bir çağda hakikatin temsilcilerine imtihan olarak bu yeter. Önemli olan, bu imtihanı başarıyla bitirebilmek…
İnsanın insan ile sınanması zaten ciddi bir imtihan. Her gün onlarca, yüzlerce, binlerce insan ile ilişkideyiz. Hepsi birer imtihan vesilesi… Büyük konuştuğumuz çoğu şey pat diye karşımıza çıkıyor; Allah (cc) bizleri imtihan ediyor.
Hakikat de yalan da içimizde. Önemli olan hangisini kullandığın. Hepsi ayrı bir imtihan. Dünyayı sürekli omzunuzda taşımaktan sıkılsanız da, dünyanın herhangi bir yerine düşen bir ateş sizi de yakıyorsa… Mahzun gönüllerin duası, yetimlerin kahramanı olabildiyseniz… Siz uyurken bile size dua eden insanlar varsa, karşılıksız muhtaçlara verdiyseniz; Allah (cc) sizin samimi fiili duanızı kabul eder inşallah. Yalanların değil, hakikatin yolcususunuz demektir. Hakikat yolcusu kalmasın…
Ve Tanrı, İnsanoğlu’na dedi ki: “Hayatın kötülükle geçmiş, yardıma muhtaç olanlara zalim davranmışsın, desteğe ihtiyacı olanlara sertlikle, katı yüreklilikle muamele etmişsin!
Yoksullar sana seslendiğinde dinlememiş, benim dertli kullarımın feryatlarına kulak tıkamışsın! Yetimlerin mirasına el koymuş, tilkileri komşunun bağına sokmuşsun!
Çocukların ekmeğini ellerinden alıp köpeklere yedirmiş, bataklıklarda huzur içinde yaşayıp bana şükreden cüzamlıları yollara sürmüş, seni yarattığım toprağı masumların kanıyla sulamışsın!”
Oscar Wilde’ın Mutlu Prens kitabındaki bu alıntı dikkatimi çekti. Sayısız kötülük yapan insan veya zulümler karşısında lal kesilen insan, cennet hayali kuruyor. Ne garip!
Her Cuma günü ayet ve hadis paylaşan insanların önce yaşadığı hayata bakıyorum. Temsil ediyor mu diye? Çünkü paylaşmaktan ziyade, paylaşılan ayet ve hadise uygun yaşayabilmek çok daha önemli.
Ayet ve hadise uygun yaşayamıyorsak paylaşılmalı mı? Mutlaka paylaşılmalı. İyiliği emretmek, kötülükten men etmek için. Ama bu ritüel olmamalı; hakikat olmalı, münafıklığa düşmemek ve kültür Müslümanı olmamak için. Öyle ince bir çizgi bu imtihan…
Bırak hakikat incitsin seni, bir yalan avutacağına. (Kemal Sayar)
Önceki çalışmamı da okuyabilirsiniz:
Editör/ Redaktör: Murat Çatal
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Hakikat yüreğinin sesini dinlemektir. Yıldız Tek Gamlı *Bu da benden olsun hocam 🥰