EVRİM TEORİSİ VE AŞAMALARI

EVRİM TEORİSİ VE AŞAMALARI

    EVRİM

  Canlılarda nesiller boyu oluşan değişiklikleri kapsayan bir kavramdır. İngiliz biyolog ve doğa tarihçisi olan Charles Robert Darwin, doğal seçilim yoluyla evrim kuramının kurucusudur. Darwin’e göre evrim; tüm canlıların vücutlarındaki kalıtsal özelliklerin nesiller boyunca aktarılması ile oluşan ve bu özelliklerin farklı varyasyonlara uğramasıyla ortaya çıkan süreçtir. 

   Evrimi oluşturan iki süreç;

Doğal seçilim ve genetik sürüklenmedir. Doğal seçilim sürecinde, ortama uyum sağlayan bireylerin hayatta kalmasını ve kendi genlerini aktarmasını kapsar. Doğal seçilim yolu ile rakiplerine karşı üreme şansı bulamayanların yok olmasına yol açar.

Genetik sürüklenmede ise; bir nesilde görülen genetik bir sürüklenmenin, daha sonraki  nesillerde de birikim sağlayarak  organizmanın belirgin değişimlere neden olması durumudur.

550 milyon yıl önce 7.5 metre uzunluğunda su solucanı olarak mutasyona uğramaya başlamıştır. Mutasyonlar farklı kadın ve erkek cinslerini oluşturur. Daha çok döl üreterek daha çok genin aktarılmasını sağlar. Zamanla hücrelerimiz gözlerimizi oluşturmaya başlasa da gördüklerimizi algılayamıyoruz. İlerleyen süreçte 500 milyon yıl önce hücrelerimiz beyini üretmeye başlıyor ve balık olarak mutasyona uğramaya devam ediyoruz. Sonra ilkel yaratıklara karşı kendimizi savunabilmemiz için hücrelerimiz 400 milyon yıl önce çenemizi ve dişlerimizi oluşturmaya başlıyorlar. 375 milyon yıl önce 30 cm uzunluğunda zırhlı bir balık olarak mutasyona uğruyoruz. Atalarımızın tek bir hücreden, 30 cm uzunluğundaki zırhlı bir balığa dönüşmeleri 3 milyar yıldan uzun sürmüştür. Atamızı oksijensiz denizin sularına gitmesini sağlayan ilkel yaratıklar, Atalarımızın hücrelerinin yine mutasyona uğramasını sağlayarak akciğer organının oluşmasını sağlıyor ve suyun dışında oksijen almayı sağlayan tek canlı yapma özelliği sağlıyor. 365 milyar yıl önce kafamızı sudan çıkardık. Hem karada hem de suda yaşayabilen canlılara dönüştük. Sonra sudan çıkarak güneşe karşı kendimizi koruyabilmemiz için mutasyona uğruyoruz ve daha kalın deri oluşumuna hücrelerimiz yardım ediyor. Ardında kara yaşamına iyice adapte olmamız için pençelerimiz çıkmaya başlıyor. Çiftleşme ve üreme başlıyor. Sıcaktan ve kötü hava şartlarından korunmamız için derilerimiz kabuklaşma sürecine giriyor.  340 milyon önce çiftleşme sayesinde karada yaşayan ilk tür doğuyor. Zamanla kokuları daha iyi algılıyoruz ve daha iyi duyuyoruz . Beynimizde bu süreçte mutasyona uğramaya devam ederken biz de daha zeki bir hale geliyoruz. Zamanla daha güçlü çene yapısına sahip oluyor, et yemeye başlıyoruz. 250 milyon yıl önce Sibirya’da yer kabuğunun ayrılması sonucunda büyük ölçekli bir magma tabakası yükselmeye başlıyor. Sıcaklıkların artmasıyla çoğu canlılar ölüyor. Bizler dışında dinozorları oluşturabilecek başka türler dayanabiliyor. Volkanik patlamalardan 30 milyon yıl sonra yani 220 milyon yıl önce patlamalar başladığında büyük bir sürüngene benzeyen atalarımız bir kediye benzeyen kürklü bir canlıya dönüşüyor. Dinozorlara karşı av olmamak için milyonlarca geçen süre zarfında küçülmeye başlıyoruz. Duyularımız iyice keskinleşmeye başlıyor. Bu süreçte beynimiz iyice gelişerek hayal etme, yaratıcı olma özelliğine sahip oluyor. Görünümümüz kıl faresi gibi gözüküyor. Astrolojik bir düşüşten sonra dinozorlar ölmeye, yerine küçük canlılar (böcekler) üremeye başlıyor. İnsanların atasıda böcekleri bir besin kaynağı haline getiriyor. İlerleyen zamanlarda ağaçlar çıkmaya ve meyve vermeye başladığında atalarımız yine mutasyona uğrayarak ağaca tırmanacak ayaklara sahip olacak hücreler üretiyor. Yeni bir memeli olarak yeni hayatımızı sürdürmeye başlıyoruz. Aşırı sıcaklardan yine mutasyona uğradığımızda kollarımız uzamaya başlıyor. 3 milyar yıl boyunca evrimleşen vücudumuz büyüyor, beynimiz gelişiyor ve de kilo artışımız 36 kilogramı buluyor. 4.4 yıl önce bacaklarımızın üzerinde durarak yürümeye başlıyoruz. Daha hızlı bir şekilde yürümek için evrimleşmeye devam ediyor. 2.3 yıl önce insanlık evrimine gelişen beynimiz sayesinde daha çok yaklaşıyoruz. 2 milyon yıl önce hayatta kalabilmek için kırılan taşlardan kendimize araç ve gereç yapmanın temellerini atmış oluyoruz. Bu süreçte yine ellerimiz, parmaklarımız mutasyona uğrayarak güçlenmeye başlıyor. Önce leşçi olarak yaşarken mutasyona uğrayarak avcı olarak yaşamımıza devam ediyoruz. Ateşin bulunması ile pişmiş et tüketiminin çiğnenmesi açısından kolay olması yirmilik dişlerimizin diş etine geri çekilmesini sağlıyor.

   Son olarak evrimleşerek gırtlak yapımız düzenleniyor ve daha düzgün cümleler kurmaya başlıyoruz. Şu anki konumumuzun temellerini atmış oluyoruz.  

Yorumlar (3)

  1. Mehmet Ünal
    • 14/01/2024

    Bu tarz yazılarınızı bekliyoruz

  2. Gizem
    • 13/01/2024

    Evrim teorisi ilgimi hep çekmiştir... Ama yazınızı okuyunca daha derinlemesine araştırma yapmak, bilgi edinmek istemedim değil. Bu güzel yazınızı için o yüzden ayriyeten teşekkür ederim.

  3. Yıldız TEK GAMLI
    • 3/12/2023

    Çok iyi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Elif Ünal Yıldız

fisildayankalemler.org online gazetesinin Kurucusu ve Genel Yayın Yönetmenidir.Aynı zamanda Fısıldayan Kalemler Yazarlık Atölyesi Kapsamında Yazarlık Eğitimi vermektedir. Makale ve köşe yazarlığı yapmaktadır ve Alaska yayınlarında Yayın koordinatörüdür. 1986 yılında İstanbul'da dünyaya gelmiştir. Ankara'da ikamet etmektedir.. Kamu Yönetimi mezunudur.. UMUDA YOLCULUK adında 2. Baskı yayında olan bir roman kitabı vardır. Şuanda ikinci romanına hazırlanmaktadır.