BİLGİ ve AMATÖR BİLİMİN ÖNEMİ

BİLGİ ve AMATÖR BİLİMİN ÖNEMİ

Bilgi ve bilim iç içe geçmiş değerli kavramlar. Bilgi, doğruluğu sınanmış malumatlar olarak kabul görürken bilim ise bilme kökünden türemiş ve bir alanı tanımlar hale gelmiştir. Günümüzde, ülkemizde çok değer görmese de uluslararası ölçekte son derece önemli kavramdır.

Bilim verilerin elde edilmesi ile başlar; daha doğrusu verilerin belirlenmiş yöntemler kullanılarak elde edilmesi ve tutarlı olması ile başlayıp, genel sınamada aynı değerleri bizlere aktaran sonuçlara sahip net bir kavramdır. Bu kavramın en temel amacı ise “anlamaktır”. Bilim şey’i yada varoluşu yada en basitinden çevreyi anlamaya çalıştığımızda ortaya çıkmıştır. Başlangıçta hayatta kalabilmek, gıda bulabilmek, yönümüzü tayin etmek için başladığımız arayış yolculuğu doğa bilimlerini yani Fizik, Kimya, Biyoloji, Astronomi ve Jeoloji gibi ortaya çıkarırken bunlar için gerekli düzenleme Matematiği mecbur kılmıştır.

Sonra doğadan insana dönülmüştür. İnsanı anlamak bize sosyal bilimler ve ara bilimleri oluşturma fırsatı vermiştir ki Psikoloji, Sosyoloji, Antropoloji, Ekonomi yada Siyaset Bilimi bunlardandır.

Peki bilim ile ulaşılan bilgi topluma ne sunar?

Bazı küçük örneklere bakmakta fayda var. Mesela uzay mekiğinin atmosfere girişindeki sürtünme sorunu ve sarf malzeme maliyetini düşürme çabası bizim mutfaklara “teflon tava” olarak gelirken Spencer’in Megretron aleti deneyi mikrodalga fırın olmuştur. Elbette daha farklı kullanım alanları da vardır. Mesela atomdan enerji elde edilme çabaları “Little Boy” olarak Hiroşima katliamına neden olmuştur.

Bilgi, bilim kendisinin yaşamasını sağlayan teknolojiyi de geliştirdiğinden literatür oluşturur. Örneğin sözlükte  information ve  knowledge “bilgi” olarak aktarılır oysa üretimi yapan ve kavramı ortaya koyan kültür topluluğunda anlamları oldukça farklıdır.

Üretim yapan kültür eğer tüm insan topluluklarına erişebiliyor ise medeniyeti ortaya koyar ki günümüzde popüler medeniyet insanları çok güzel yönlendirmektedir. Bugün yazımızın temeli de buradadır.

Yeterince gelişmeyen, okumayan ve kaynak arayışından kopan milletler üreten milletlerin yönlendirmesi altında önce medeniyetlerini sonra kültürlerini yitirmeye başlarlar. Örnek vermek gerekirse 1930 doğumlu Richard Lynn ve arkadaşı bir çalışma yapar. Bu çalışma sonucunda IQ (Intelligence Quotient) seviyesi Türkiye için 90 olarak açıklanmıştır. 2006 yılındaki çalışmasında kendi görüşleri ile paralel yaklaşımlar ortaya koymuştur. Peki bu görüşler nelerdir?  Erkeklerin daha zeki olması, beyazların daha üstün olması vb…Zaten Lynn ve arkadaşı Vanhanen in kitaplarının veri setleri Hunt ve Wittmann tarafından değerlendirilmiş, tutarsız, yanlı ve bilimsel olmadığı ortaya koyulmuştur. Buna ek olarak Lynn in akademik unvanı da 2018 yılında kendisinden alınmıştır…

Peki topluma yansıması nedir? Sorgulamayan, kaynak araştırmayan toplumlar bu araştırmalar ile açmaza alınmaktadır. Sürekli olarak ikincil kabul edilen, medeniyeti olmayan hatta kültürleri olmayan milletler olarak lanse edilirler ve bunu kabul ederler. Burada değindiğimiz temel konu sosyal bilim yaklaşımı olsa da durum matematik yada biyolojide de aynıdır. Evrimi, insanın maymundan geldiğini sanarak dahası bu biçimi ile eleştirerek hiç okumadan yanlışlayan nesiller, sınavlarda dört işlem sorularında da başarı sorunu yaşamaktadırlar. Elbette bunun altında okuduğunu anlamamak gibi ciddi bir sorun yatmaktadır ki bu sorunun da temeli okumamaktır…

Burada amatör bilim önemli hale gelmektedir. Toplum içerisinde olaylara analitik yaklaşan, amatör dahi olsa bilim yapmaya çalışan insanların kendi tutumlarını değiştirmemeleri, uyum sağlamak yerini uydurmaya direnmeleri gerekmektedir. Bu gerekliliğin de belirgin soruları vardır. “Neden?”, “Nerede yazıyor”, “Kim demiş” gibi… Bu sorular konuşmaları yapan her bireyi kaynak sorgulamaya iterken, konuşulan konularda da tutarlılığı arttıracaktır.

Sokaktaki insan evrimin maymundan gelmek olmadığını okuma zahmetine girdiğinde covid-19 virüsü varyantlarını izlerken evrimi gördüğünü anlayacak, kitap okuduğunda Azerbeycan dememeyi fark edecek ve fotoğraf çekinmeyecektir! İşte yine bu yaklaşım amatör bilimin kültürü koruması ve ayağa kaldırabilmesi demek olacaktır.

Bilim ile dolu bir bakış ile saygılarımı sunarım

İbrahim Aykut KAYA

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

İbrahim Aykut KAYA

1979 yılı doğumlu İbrahim Aykut KAYA, ilkokulu bitirdikten sonra Orta okul ve liseyi Ankara Deneme Lisesi’nde okumuştur. Sonrasında Çankaya Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği bölümünden mezun olup özel sektörde bir süre çalıştıktan sonra kamuya geçmiş ve kamuda çalışmaya devam etmiştir. Bu süre içerisinde Biyoekonomi Yüksek Lisans eğitimini tamamlayan ve aynı zamanda Adalet Meslek Yüksek Okulu’nu da bitiren yazar, sonrasında ciddi hobisi olan Arkeoloji alanında derinleşmek amaçlı olarak Ankara Üniversitesi Arkeoloji bölümü Tarih Öncesi Arkeoloji Bölümünde eğitim almaya başlamıştır. İbrahim Aykut KAYA, kamuda ve özel sektörde büyük projelerde çalışmış ve yönetici olarak yer almış olmakla birlikte, akademik olarak da ulusal ve uluslararası yayımlara imza atmıştır. Evli ve iki çocuk babasıdır.