BEN BATILI DEĞİLİM

BEN BATILI DEĞİLİM

BEN BATILI DEĞİLİM

Bugün size Batılılaşma hakkında bir yazı yazmak istiyorum. Çünkü biz çağdaşlık ve medeniyetle, Batılılaşmayı karıştırmış durumdayız. Öncelikle Batılılaşma hakkında bilgi vermek isterim.

Batılılaşma, Osmanlı zamanında çağdaş gelişmiş seviyesine ulaşmak için yapılan girişimlere denir. Fakat bu aslında ülkemizin gelişmesi daha konforlu ve yaşanabilir bir yer hale gelmesi için yapılmıştır. Gerek ticarette, gerek siyasette gerek askeriyede olsun birçok anlamda ilerleme kaydetmek amaçlanmıştır.

Biz insanlar, zamanla bu Batılılaşmayı abartmışız, amacımızdan şaşıp giyim kuşam, örf-adet, gelenek-görenek hatta ve hatta dillerimizi dinlerimizi bile Batılılaştırmışız. Özümüzden kendi Kültürel değerlerimizden dinimizden uzaklaşmışız.

Baktığımızda bizim çok güzel milli ve dini bayramlarımız dururken gitmişiz onlarınkine daha çok değer vermeye başlamışız. Hatta bazıları 23 Nisanda yapmadığı hazırlığı paskalya bayramında yapmaya başladılar.

Ramazan bayramı geldi diye sevinmek yerine, cadılar bayramı geldi diye sevinçten havalara uçuyor. Bu davranışlar kişinin özünden, benliğinden uzaklaştırır, seni sen yapan değerlere zarar verir.

Aynı şekilde giydiğimiz kıyafetler çoğu insana baktığımızda Türk olduğunu ya da Müslüman olduğunu anlamak gerçekten zor ki İslam’da bir Müslümana baktığında giyim tarzı bile sana Allah’ı hatırlatmaktadır. Duruşu, oturuşu, konuşması, hal ve hareketleri vs.

Dilimizde bile Türkçeyi tahrif eden onlara ait kelimeler dolanmaktadır. Batılılaşma tarihimizi aile yapımızı bozmaktadır çünkü onlarla tamamen farklı bir aile yapısına sahibiz. Batı bizlere yeme adabı çatısı altında bizim yıllardır atalarımızdan, nenelerimizden, dedelerimizden gördüğümüz öğrendiğimiz bu adabı hiçe sayıyorlar.

Mesela adabı-ı muaşeret gibi lanse edilerek sol elle yemek yemeyi empoze edip dinimize ve geleneklerimize uymayan yeme alışkanlığı kazandırmaya çalışıyorlar. Bizim kültürümüzde yemek sağ elle yenir, bir şeylere adım atarken, başlarken hep sağ el, sağ ayak ve sağ taraftan başlanır.

Sol elimiz bizim için biraz daha temizlik aşamasında kullandığımız elimizdir. Mesela abdest alırken ağzımıza sağ elimizle su verir, sol elimizle ile ayaklarımızı ya da burnumuzu yıkarız. Yapılan bazı bilimsel araştırmalara göre de sol elin temizleyici özelliğinin olduğu ortaya çıkmıştır. Dinimizde yapılmasını söylenen her davranış bilime ve mantığa uyan davranışlardır.

Özellikle yılbaşı gecesi kırmızı giymek, çam ağacı süslemek, yeni yıla nasıl girersen öyle devam eder gibi inançlar bizden tamamen uzak şeyler ki bakıldığında zaten mantıklı olmadığı da aşikârdır. Bunlar sadece bizim kültürümüzde olmayan diğer kültürlerin kendince inandıkları bir takım inançlardır.

Türbelere mum dikmek bizim yaptığımız yanlışlardandır çünkü mum dikmek Hristiyanların ya da Yahudilerin yaptığı bir ibadet şeklidir. Keza doğum gününde mum üflemek bu da bizlere onlardan gelmiştir.

Evet doğum günleri kutlanabilir, bizim için özel olan insanları bu şekilde mutlu edebiliriz. Fakat biz neden doğum günümüzü bile batı gibi kutluyor, onlar gibi pasta alıp mum üflüyoruz bunu da kendimize has yapabiliriz diye düşünüyorum.

Hz. Peygamber efendimiz (S.A.V) onlara benzememek için örneğin onlar saçlarını uzattıklarında o kısaltırmış, onlar kısalttıklarında ise uzatırmış. Her zaman kendine özgün davranırmış. En basitinden tırnak kesme sırasından, tırnak kesme gününe kadar değişiklikler yapmıştır. Bir hadis-i şerifinde şöyle buyurmaktadır;

“Bizden başkasına benzemeye çalışanlar bizden değildir. Yahudi ve Hristiyanlara benzemeyin! Yahudilerin selamlaşması parmak işaretiyledir, Hristiyanların selamlaşması ise el ile işaret etmekten ibarettir.” (Tirmizî, İsti’zân, 7/2695)

Aslında İslâm dininden uzaklaşıp başka dinlerin geleneklerine özenmek bir nevi küfürdür ve aynı zamanda bunu yapmak bid’at da sayılmaktadır.

Cenâb-ı Hak bizlere, günde en az kırk defa şu duayı yaptırıyor;

“Bize doğru yolu göster. Kendilerine lütuf ve ikramda bulunduğun kimselerin yolunu, gazaba uğramışların ve sapmışların yolunu değil.” (el-Fâtiha, 6-7)

Biz insanlar bir Türk ve Müslüman olarak bundan gurur duymalıyız ve kendi özümüzden geleneklerimizden, örflerimizden uzaklaşmamalıyız.

O kadar çok o kadar güzel bir zemine geçmişe ve köklü bir soya sahibiz ki bunun farkında olamıyoruz. Oysa ki bunu yaşatsak tüm dünyaya karşı durursak özenilen onlar değil de biz olsak ne güzel olurdu.

Kültürümüzü, tarihimizi dini değerlerimizi unutulmaya yüz tutmadan her zaman taze tutsak ve her yerde namımızı yürütsek çok gurur verici olmaz mı?

Atatürk’ün bir sözünü eklemek istiyorum. “Türkiye bir maymun değildir ve hiçbir zaman taklit etmeyecektir.”

“Türkiye ne Amerikalaşacak ne de Batılılaşacaktır; o sadece özleşecektir.”

Bu nedenle şahsım adına düşüncem;

“Özüm de sözüm de sanadır

Ey! tarihim seni yazsak destandır.”

Ve yine;

“Kaybetme benliğini, göster kendini

Ayna tutma, ayna ol, bilsinler seni.” diyerek cümlelerimi noktalıyorum…

 

Tutku BATMAZ

Editör: Nigar KAYA

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ

Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

https://fisildayankalemler.org/bedduaya-pisman-olmak/

Yorumlar (6)

  1. Neşe Atakan
    • 7/01/2024

    Cok güzel bir yazı olmuş kaleminize saglik👏👏👏

  2. Semiray
    • 6/01/2024

    Söylemek istediklerimi kaleme almışsın. Kalemin kaim olsun.

  3. Günümüzün sözde medeniyetini nasıl medeniyetsizliğe dönüştürdüğümüzün özeti... Ben ne batı ne doğu yanlısıyım güzel olanı, doğru olanı, insana yakışanı alma insan gibi yaşama taraftarıyım Kalemine yüreğine emeğine sağlık

    • 1/01/2024

    Kaleminize yüreğinize sağlık Tutku Hanım👏🏻👏🏻👏🏻

  4. Zeynep
    • 31/12/2023

    Kalemine sağlık

  5. Ozan Kasım KOL
    • 31/12/2023

    Benim beynimde barındırdığım duygu ve düşüncelere tercüman olan bir yazı. Kaleminize yüreğinize sağlık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Tutku BATMAZ

08.07.2000 Çankırı doğumluyum. Üç kardeşli ailenin ortanca çocuğuyum. İlk-Orta ve Lise eğitimimi Çankırı’da gördüm. Eğitimimi tamamladıktan sonra Kız Kur’an kursuna hafızlık eğitimime başladım. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın on sekiz yaş üzeri kuran okuma yarışmasında Çankırı birincisi oldum. Dört yıllık eğitim sonunda 2022 Mart ayında hafızlık eğitimimi tamamladım. Şu anda Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde okuyorum. Katıldığım çoğu hikâye, şiir, makale gibi yarışmalarda derecelere girdim. Bazı dergilerde yazılarım yayınlanmıştır. Şu anda İlimizde bulunan, Kız Kur'an kursunda eğitmen olarak görev yapıyorum. Boş zamanlarımda hafızlık tekrarı yapıyor kitap okuyorum. Hafızlık süresinde bile yazmaya devam ettim. Şiir okumayı severim. Kitaplardan da, biyografi tarzı romanlar ilgi alanımdadır. Aynı zamanda bir şeyler kaleme almak benim için bir tutku olmuştur. Hali hazırda yazdığım kitabım yayımlanma aşamasındadır. İnsanlara faydalı bir kitap olması dileğiyle.