- Erdal YAŞA
- 11 Haziran 2024
Erdal YAŞA
1973 yılında Erzurum’da doğdum. İlk, orta ve lise öğrenimimi Erzurum’da tamamladıktan sonra, Makine Mühendisliği bölümünden mezun oldum. Yaklaşık 4 yıl özel sektörde çalıştıktan sonra askerlik sonrası 2001 yılında bir kamu kuruluşunda göreve başladım ve yaklaşık 24 yıldır aynı kamu kuruluşunda çalışıyorum. Evli, üç çocuk babasıyım. Şiire olan merakım orta okul son sınıflarda başladı, bugüne kadar ellinin üstünde şiir yazdım.
Yazar Hakkında
Şiire olan merakım aslında ikinci aşama. Önce güzel söze alakam olduğunu anladım. Bu alaka, ortaokul son sınıfta yoldan geçen bir kamyonun arkasında yazılı güzel iki kelamla birlikte kendini gösterdi. Tesirli bir söz savaşları bitirebilir, sıcak bir kelime uzağı yakın edebilir, şifalı bir söz ağuyu bal eyleyebilir, umutlu bir söz geceyi gündüze çevirebilir. İşte bu sebeple benim için şiir ikinci aşamaydı, ilk adım sözün etkisine vakıf olmaktı. Şairlik iddiasında değilim ama şiirin kudretine inanıyorum. Bu kudreti kaleminden döken şair, şiir gibi tüyden hafif bir sanatı cemiyetin çelikten ruhuna usta bir nakkaş gibi nakış nakış işlemesini bilen kişidir. Şair, herkesçe malum olan bir hakikate gizem kaftanını giydirip onu bambaşka bir varlık olarak sunandır. Şair, zifiri karanlıkta en ücra adresleri bile gönül gözüyle bulandır. Ve şiir bin basamaklı çıkılan bir cam kuleyse biz en fazla ilk basamağında oyalanıyoruz.
En önemli ilham kaynağım insan. Bal felsefesinde bir dip not vardır. Bir damla denize düştü mü artık o damlada denizdir. Ben cemiyet denilen bu denizde o damlayı işlemeye çalışıyorum. O damlayı anlamaya, o damlayı hissetmeye ve yorumlamaya çalışıyorum. Merkeze aldığım insanın etrafındaki bütün kavram ve etkileşimler şiirimin temasını oluşturuyor. Şiir ruhla alakalı bir şeydir.
En çok etkilendiğim şair Necip Fazıl KISAKÜREK. Şiirindeki felsefi derinlikten çok çok etkilendim. Bana göre insanı en iyi çözümlemiş ve anlatmış şairdir. Tabi, Mehmet Akif’in adını da burada anmamak olmaz. Atilla İlhan’ın sıcak ve tam sokağı anlatan dizeleri, Sezai KARAKOÇ’un bir kelimeye sığdırdığı derin anlamlar da benim şiirlerime klavuz olmuştur.
Şiir teknik olarak iki kere iki dört değildir. Şiirle ilgili bir eğitim almadım, eğitim almak elbette önemlidir. Ama bu işin lokomotifi hissetmektir. Bedri Rahmi EYÜBOĞLU’nun “Şairim, Zifiri karanlıkta gelse şiirin hası, Ayak seslerinden tanırım. Ne zaman bir köy türküsü duysam, Şairliğimden utanırım.” dizeleri bizim asıl ilham vaadimizin nereler olduğunu anlatır. Bizim ilham vadilerimiz Anadolu’nun en ücraları, dağların en zirveleri, denizlerin en dalgalı yerleridir. Çünkü, ne zaman bir köy türküsü dinlesek ruhumuz bedenimizden kopar, memleketin en ücra yerlerinde leziz bir teselli arar. Çalıştığım kamu kuruluşum sayesinde yukarıda zikrettiğim Anadolu’nun en ücraları, dağların en zirveleri, denizlerin dalgalarını görme ve izleme fırsatı buldum. Anadolu insanı ile temas kurma ve onlarla tek yürek olma şansı buldum, bu anlamda çalıştığım kuruluşuma çok şey borçluyum. Şiir yazabilmek iyi bir gözlemdir aynı zamanda.
Şiirle ilgili en büyük hayalim 1 sene içerisinde şiir kitabı çıkarmaktır. Ortaokul son sınıfta yazmaya başladığım şiirlerden bugüne kadar 50 nin üstünde şiirim oluştu. Şiirlerimi sosyal medya üzerinden paylaşmaya başlayınca her çevreden de çok güzel tepkiler aldım. Yaşadığımız coğrafyanın insanı duyguya gerçekten çok önem veriyor.