Atatürk’ün Yokluğunda

Atatürk’ün Yokluğunda

Atatürk’ün Yokluğunda

 

Babamız öldüğünde, omuzlarımıza görünmez bir yük biner. O yük, bazen bir evin sessizliğinde yankılanan bir ses olur; bazen sofrada eksilen bir çorba kasesi, bazen de babanın elinden alınmış bir güven duygusudur.

İlk zamanlar onun yokluğuna inanamayız; sanki birazdan kapıdan giriverecekmiş gibi bir his olur içimizde.

Ama bir süre sonra anlarız: Artık o kapıdan kimse girmeyecek ve onun bize bıraktığı her söz, bir vasiyet gibi omuzlarımızda ağır bir yük olarak duracak.

Türk Milleti için o yükün adı, Mustafa Kemal Atatürk’tür. O gittiğinde, hepimiz içten içe sanki birazdan bir yerden çıkıp “Türk Milleti!” diye seslenecekmiş gibi hissettik.

Yıllarca bu duyguyla yaşadık. Kabullenemedik. Çünkü onun varlığı, sadece bir liderin değil, bir milletin dirilişiydi. Fakat o, bu milletin çocuklarına bir ödev bırakarak gitmişti.

“Ey Türk gençliği!” diyerek başlayan bir vasiyet…

“Bir gün, iç ve dış bedhahlar memleketi ele geçirmeye kalkarsa; bütün kalelerin zapt edilmiş, bütün tersanelere girilmiş, bütün ordular dağıtılmış olsa bile; sen, muhtaç olduğun kudreti damarlarındaki asil kanda bulacaksın.” İşte bu cümle, bize yüklediği en ağır ama en şerefli sorumluluktur.

Ne var ki, biz o yükü taşımayı değil, unutmayı seçtik.

Oysa O, “On yılda on beş milyon genç yarattık her yaştan” derken, ülkenin dört bir yanında fabrikalar, yollar, okullar kurmuştu. Uçak fabrikasından tekstile, şeker fabrikasından demiryollarına kadar kendi ayakları üzerinde duran bir Türkiye inşa etmişti.

Şimdi soralım kendimize: Ondan sonra geçen seksen yedi yılda, biz hâlâ aynı medetle mi bekliyoruz onu?

Atatürk bir mucizeydi, evet… Ama mucizenin devamı, biz olmalıydık.

Görmezden geldikçe, sessiz kaldıkça, biz de o “gaflet ve dalalet” halkasının içine hapsolduk.

Belki de Atatürk’ün gerçekten “ölmediğini” sanmamızın nedeni bu; çünkü yaşarken verdiği mücadeleyi biz sürdüremedik. O’nun bıraktığı yükü taşımak yerine, gölgesinde uyumayı seçtik.

Uyan Türkiye, uyan Türk milleti — artık uyanma vaktidir.

Gençler, yaşlılar, kadınlar, erkekler… Bu topraklarda nefes alan her yurttaş, aynı emaneti omuzlarında hissetsin. Aklın, bilimin ve vicdanın ışığında ilerleyen bir Türkiye’yi yaşatalım.

Atatürk’ün bizden beklediği, O’nu sadece anmak değil; bıraktığı yolu yürümektir.

Bir milletin büyüklüğü, atasını ne kadar andığıyla değil, O’nun ilkelerini ne kadar yaşattığıyla ölçülür.

Ey Türk milleti!

Sana düşen, geçmişin gururunu geleceğe taşımaktır.

Kalemini bilgiyle ve inançla donat; emeğini, azmini ve sevgini bu vatanın toprağına işle.

Unutma: Atatürk’ün fikirleri hâlâ yüreğimizde yaşıyor. Ama biz unuttuğumuzda, ya da sustuğumuzda, sadece Atatürk değil, Türkiye Cumhuriyeti ölür.

Şadan KÖSE 

Genel yayın yönetmeni:Elif ÜNAL YILDIZ 

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şadan Köse

Yazar Şadan Köse Mersin Mut İlçesi Alaçam Mah. doğdu. Türk Silahlı Kuvvetlerinde Astsubay ve Anestezi Teknikeri olarak görev yaptı. Türkiye’nin birçok yerinde ve Kıbrıs da görev yaptı. Yaşadığı bu şehirler, özellikle Kıbrıs edebiyat adına kendisi için çok verimli olduğunu söylüyor Günlük, haftalık yerel ve ulusal gazetelerde makaleleri yayınlandı, Maki, 4Mevsim ve Truva Edebiyat gibi dergilerinde şiir ve öyküleri yayınlandı. Edebiyat dünyasına Mavi Kuş Medya yayınları okuyucularının oylarıyla en iyi çıkış yapan Fantastik edebiyat ödülü ile değer katmıştır. Halen Mersin Yazarlar Derneği yönetim kurulu, İçel Sanat Kulübü ve ADD yesi dir. Kelimelerle düş kuran, hayalle gerçeğin sınırında yürüyen bir yazar: Şadan Köse. Satırlarında zaman bükülür, duygular sessizce dile gelir. Yayınlanmış Eserleri 1-YİĞİT adlı şiir kitabını. 2- HOŞGÖRÜNÜN ADRESİ adlı araştırma kitabını. 3- AŞK ONA UĞRAMADI adlı şiir kitabını. 4- BİR HAYAT BÖYLE GEÇTİ adlı öykü kitabını. 5- AŞKIN KÖR NOKTASI adlı romanı. 6- SENDE HÜZÜN OLMAMALI adlı şiir kitabını. 7- YOL ARKADAŞIN adlı romanını. 8- TELEPATYA UYGARLIĞI adlı fantastik öykü kitabını. 9- ÖMRÜM OLDUKÇA adlı öykü kitabını. 10- HOŞÇA KAL adlı Şiir kitabını. 11- HORUS’UN GÖZÜ Mistik öykü kitabı. 12- Bir Yürek Kaç Bedende Yaşar Roman