Akide Şekeri
- Yazar: Merve Arslan
- 24 Eylül 2024
- 36 kez okundu
Akide Şekeri
Ben de senin kadar kırgınım çocuk; senin kadar küskün, yorgun. Seni bu kadar yoran, benim hayata olan tecrübesizliğimdi. Bilemedim ben kırıldıkça senin tuz-buz olacağını. Şimdi biliyorum ama sana ulaşamıyorum.
Kaskatı kesilmişsin, akide şekeri gibi. Seni rutubetli, küf kokan odalara kapatmak, kendi hakkıma borcum olsun. Sana ettiğim vefasızlıktı, ihanetti. Sana bu kadar zulmü hak gören kendimi affedemiyorum. Seni yeniden bulmak için fethedeceğim tüm zaferler kutlu olsun.
Terk edeceğim her illetten seni özgürce kucaklayıp doya doya sarılmak için geliyorum. Rutubetli odalarından çık. Benim kulağıma eğilip fısıldadığın o şarkıyı duyuyorum.
Çocukluk makamından o cılız sesinle mırıldanıyorsun. Hâlâ yaramazlık yapıyor musun? Komşunun ziline basıp ayağını burkup seke seke eve gidiyor musun?
Beyaz mendilin temiz görünüyor. Yoksa hâlâ burnunu koluna mı siliyorsun? O spor ayakkabının ucunu topa vurunca patlatıp ucuna uhu sürüp kurusun diye geceden sabaha bekletiyor musun?
Ne güzeldi, değil mi? Sabahın sıcağında sohbet edelim seninle. Bir çay demle. Misafirim bu gece küçük kalbinde.
Yazar: Merve Arslan
Editör/Redaktör: Murat Çatal
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Bir önceki yazımı okudunuz mu?
Kelimelerin yetmediği an...