Haziran Yarası: Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmet Arif

Haziran Yarası: Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmet Arif

 

Haziran Yarası: Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmet Arif

Bir şiir etkinliğinden ve etkinliğin kahramanları İzmir şairlerinden bahsetmek isterim size. Haziran sıcağında yüreğimizi titreten bir buluşmaydı HAZİRAN YARASI…

Tüm coşkusuyla doğayı canlandırırken Haziran, bizim için; acının, vedanın ve özlemin ayı oluvermiş, fark etsek de, etmesek de…

Haziran’da ölmek zor. Hele Türk Edebiyatı’nın kalbinden kopan parçalarla…

Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Ahmet Arif…

Peki, diğerleri? Cahit Zarifoğlu, Abdurrahim Karakoç, Hasan İzzettin Dinamo, Mahmut Cahit Külebi, Ahmet Muhit Dranas, Peyami Safa, Hamdullah Suphi Tanrıöver…

Biz öncelikle Nazım’ı, Orhan’ı, Ahmet Arif’i anmak için buradayız” sözlerini dile getiriyor İzmir Şairler ve Bestekârlar Derneği Başkanı Nurgül EKEKE Hanım. Bu güzel, bir o kadar vuslat dolu buluşma için…

Ve ekliyor Nurgül Başkan konuşmasına:

Nazım Hikmet, kalbini memleket özlemiyle susturdu. Orhan Kemal sustu, işçinin, emekçinin dili sustu. Anadolu Ahmet Arif’i kaybetti; yüreğiyle, diliyle…”

 

Ölmez bir şairin sesi…

Susmaz bir yazarın fikri…

Ve unutmaz halk, aslında hiçbirini…

Vakit, bu topraklara şiir gibi düşen bu insanların vakti…

Haziran’da anılmak, Haziran’da yaşamak ve var olmanın vaktidir, bu vakit.

Kimler seslendirmedi ki; Nazım Hikmet’i, Orhan Kemal’i, Ahmet Arif’i… İzmir Şairler ve Bestekârlar Derneği üyeleri.

Nurgül Ekeke, Hatice Çakır, Zerrin Keskin, Muhittin Bilgin, Alp Öner, Aygün Eroğlu, Halit Şengit, Nevin Aksu, Elif Çırak, Mahsenem Yazal, Şaban Tuncer, Kemal Kantar, Murat Çoküreten, Ayşegül Hayvar, Fatma Nişancı, Hamit Demirhan, Kader Eltutan, Tuncay Koç, Elaettin Demirbaş, Sevil Kaya, Tunay Bayrak.

Şiirler söylendi gönülleri dağlayarak…

Akar suyun sesi dindi.
Gölgeler gölgelendi
renkler silindi.
Siyah örtüler indi
mavi gözlerine,
sarktı salkım söğütler
sarı saçlarının üzerine!

Ağlama salkımsöğüt, ağlama,
Kara suyun aynasında el bağlama!
el bağlama!
ağlama!

…………….

Seviyorum seni
ekmeği tuza banıp yer gibi
Geceleyin ateşler içinde uyanarak
ağzımı dayayıp musluğa su içer gibi

………………

Karlı kayın ormanında
yürüyorum geceleyin.
Efkârlıyım, efkârlıyım,
elini ver, nerde elin?

Ay ışığı renginde kar,
keçe çizmelerim ağır.
İçimde çalınan ıslık
beni nereye çağırır?

Memleket mi, yıldızlar mı,
gençliğim mi daha uzak?
Kayınların arasında
bir pencere, sarı, sıcak.

………………….

Güzel günler göreceğiz çocuklar
Güneşli günler göreceğiz.
Motorları maviliklere süreceğiz çocuklar
Işıklı maviliklere süreceğiz…

………………….

Hoş geldin kadınım benim hoş geldin

Ayağını bastın odama

Kırk yıllık beton, çayır çimen şimdi

Güldün,

Güller açıldı penceremin demirlerinde

Ağladın,

Avuçlarıma döküldü inciler

Gönlüm gibi zengin

Hürriyet gibi aydınlık oldu odam

…………………….

Pişman değilim yaşadıklarımdan, öfkem belki de yaşayamadıklarımdan.

İnsan; denizin olmadığı yerde, umut adına, martı olmalı.

Ve bir kavganın adsız neferiyim.

…………………………

Bir çocuk doğar

Bir umut büyür içimizde

Ve geceyi böler bir yıldız

Bir yudum ışık olur kalbimizde

…………………………

Gece gündüz çalışır emekçiler

Yorgun düşse de elleri

Umudu hiç bitmez kalplerinde

Gelecek günler güzel olacak bilirler

……………………………

Adamı bol, otomobili, asfaltı çoktur bu şehrin

Bedava su içilir çeşmelerinden

Para verilmeden koklanır havası

Hür ve müsavidir, herkes herkese

Böyle yazar kanunları

Hürriyet ve musavat

Şapkanı göğe fırlat

Atla otomobilden otomobile

Fabrika kur

Parti aç istersen

Fakat bilinmez neden

Pek çok insan akl’etmez fabrika kurmayı

Gider iş arar.

………………………

Ölüm bu,

Fukara ölümü

Geldim, geliyorum demez.

Ya bir kuşluk vakti, ya akşam üstü,

Ya da seher, mahmurlukta,

Bakarsın, olmuş olacak.

Bir hastan vardı umutsuz,

Hasreti uykularda,

Hasreti soğuk sularda.

Gayrı, iki korku çiçeğidir gözleri,

İki mavi, kocaman korku çiçeği,

Açar, derin kuyularda…

Beşikler vermişim Nuh’a

Salıncaklar, hamaklar,

Havva Ana’n dünkü çocuk sayılır,

Anadolu’yum ben, Tanıyor musun ?

………………………….

Seni, anlatabilmek seni.

İyi çocuklara, kahramanlara.

Seni anlatabilmek seni,

Namussuza, halden bilmeze,

Kahpe yalana.

……………………………..

Terk etmedi sevdan beni,

Aç kaldım, susuz kaldım,

Hayın, karanlıktı gece,

Can garip, can suskun,

Can paramparça…

Ve ellerim, kelepçede,

Tütünsüz uykusuz kaldım,

Terk etmedi sevdan beni…

………………………………

Murat Çoküreten Bey, Küba hatıralarını anlattı Nazım’ın orada yazdığı dizelerinde.

Sonrasında Muhittin Bilgin Beyefendi geçti kürsüye Zerrin Keskin Hanımefendi ile ve bir anısını paylaştı, anlattıkça geçmişi tekrar yaşadı.

O zamanlar gençtim, daha toy bir delikanlı. O anı yaşıyor gibiyim tekrar tekrar. Çok katı biliniyor Ahmet Arif. Ama anlatacağım anı ile çok da güzel insan olduğunu anlayacaksınız. Takıldığı bir mekân vardı. Beni de aldılar yanlarına. O kadar heyecanlıydım ki… Güm güm şiirler okuyordu sohbet arasında Ahmet abi.

Bir ara cesaretimi topladım ve ANADOLU şiirini okumak istediğimi söyledim kendisine. İznini alıp okudum. Öyle coşkulu okumuşum ki, kendisi döndü bana, ‘bundan sonra bu şiiri, bu okumandan sonra, ben bir daha nasıl okurum. Ben Anadolu’yu bir daha okumam’ dedi. Bu benim için büyük bir onurdu. Bir genci nasıl onore ediyor? İşte çok da güzel bir insandı. Ahmet Arif’e olan hayranlığım daha da artmıştı.

Haziran’ın acısı, umudu, dizelerde, satırlarda, anılarda yaşandı HAZİNRAN YARASI şiir etkinliğinde. Yara dağlansa da, şiir ve edebiyata eğildi tüm şairler, usta şairlerin önünde. Onlar ki, yaşarken hayata kelimelerle tutundular. Öldüklerinde bile düşünceyi, vicdanı ve güzelliği miras bıraktılar.

Şair ve yazarlar ölmez aslında. Bir kelime, bir mısrayla yeniden doğarlar.

Dernek başkanı Nurgül EKEKE Hanımefendinin sözleriyle bitirmek istiyorum yazıma.

Nazım’ın maviliklerinde dolaştık. Orhan Kemal’in sokaklarında yürüdük. Ahmet Arif’in Anadolu yüreğini duyduk. Ve nice kalemin izini sürdük. Yalnızca geçmişi anmadık, geleceğe de söz verdik: Edebiyatı yaşatma adına…

 

 

Editör: Nigar KAYA

Diğer Yazılarımı Okudunuz mu?

https://fisildayankalemler.org/author/serifpinar/

Yazının Tamamı Yazarına Aittir.

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şerif PINAR

Şerif PINAR 1977 Aydın doğumluyum. Ankara Gazi Üniversitesi’nden mezun oldum. Üniversite yıllarında ve sonraki bir kaç yılda söz yazarlığı yaptım. İzmir’de ikamet etmekteyim. Öğretmenim. Edebiyat dışında deniz, balıkçılık ve müziğe hep ayrı bir ilgim olmuştur. 2022 yılında ilk kitabım "Gönül Sevdiğinin Kapısında" adıyla yayınlanan şiir kitabımdır. Akabinde 2023 yılında “İki Adam: Ben ve Babam” adıyla deniz, anekdotlar ve balıkçılık üzerine ikinci kitabım yayımlandı. 2024 Ekim ayında çıkan “Varoluş Atlas” mitolojik bilimkurgu romanım ise çok büyük ilgi gördü. İlk kitabım “Gönül Sevdiğinin Kapısında” D&R kitap mağazasında ilk 6 ay edebiyat-şiir raflarında yer aldı. Yazarlar ve Şairler Derneği, Şairler ve Bestekârlar Derneği, Türkiye Edebiyatçılar Derneği ve İzmir Basın Mensupları Derneği üyesiyim. Tarafsız Ses Gazetesi İzmir Kültür Sanat sayfasını yönetmekteyim. https://www.instagram.com/serifpinarofficial/ https://www.tarafsizses.com/yazar/serif-pinar/ https://www.idefix.com/yazar/serif-pinar--10115792?srsltid=AfmBOop2nft_P1wpq7dM-bHPIA61daLhd4Y5pOYZMIBq633xkcKY9F9b https://www.dr.com.tr/kitap/varolus-atlas/edebiyat/roman/bilim-kurgu/urunno=0002142899001?srsltid=AfmBOopatidwV0qu8d7sNY0uR_bvviwTF6Bp08ZKSSijzus4bOD6_UJZ https://www.dr.com.tr/kitap/gonul-sevdiginin-kapisinda/edebiyat/siir/turk-siiri/urunno=0002142900001?srsltid=AfmBOoqjp2GhX2aTwm-RNRK2Gq-xFSD2F5XwcYpO1ObHCwmGXLaC6RxD https://www.dr.com.tr/kitap/iki-adam-ben-ve-babam/edebiyat/deneme-yazin/urunno=0002142901001?srsltid=AfmBOorf-PWSQMzD7EdkaDuLZfH4iTV8YZFAri1W_epyGektTg3g_3Re https://www.istanbulkitapcisi.com/varolus-atlas https://www.bkmkitap.com/varolus-atlas?srsltid=AfmBOooSYfqgv4qEnCHFcjNhp4_54wTtszX2u8Ss3b_PC06-7HyCfXAS https://www.akakce.com/roman-kitaplari/en-ucuz-varolus-atlas-fiyati,838933507.html