Hıdırellez Şenliği

Hıdırellez Şenliği

Hıdırellez Şenliği 

Ülkemizde, beş mayısı altı mayısa bağlayan gece ve devamı olan gün Hıdrellez Kültür ve Bahar Bayramı’dır. 

Hıdrellez, ortak kültürel değer olması yönüyle önemli bir yere sahip olup Türklük dünyasında ve Anadolu’da ortak inanmalarla, ortak heyecanlarla yüzyıllardır kutlanılmaktadır.

Hıdrellez, Türkistan, Anadolu ve Balkanlar‘da kutlanan mevsimlik bayramlardan biridir. 

Orta Asya’dan günümüze gelen bu bahar bayramı, eski Çin kaynaklarına baktığımızda karşımıza ilk olarak bu kutlamaları Hunlarda görmekteyiz. Diğer Türk toplumlarında da benzerlikler olacak şekilde kutlamalar ve ritüeller yapılmaktadır.

Anadolu, Balkanlar, Kırım, Irak ve Suriye Türklerine mahsus bir halk şenliği olan hıdrellezin buralarda özellikle altı Mayıs’ta kutlanması iklim ve tabiat şartlarıyla bağlantılıdır.

Ruz-ı Hızır (Hızır Günü) olarak adlandırılan Hıdrellez Günü, dünyada darda kalanların yardımcısı olduğu düşünülen Hızır ile denizlerin hâkimi olduğuna inanılan İlyas‘ın yeryüzünde buluştukları gün olarak düşünülür ve kutlanır.

Ancak bu beraberlikte, ismi yaşatılmasına rağmen uygulamada İlyâs’ın şahsiyeti tamamıyla silinerek Hızır motifi öne çıkarılmıştır.

Gregoryen takvimine göre altı mayıs, eskiden kullanılan Rumi takvim olarak da bilinen takvime göre de yirmi üç nisan Hıdrellez günüdür.

Altı Mayıs’tan başlayıp yedi Kasım’a kadar olan süre Hızır Günleri adıyla yaz mevsimini, sekiz Kasım’dan beş Mayıs’a kadar olan süre ise Kasım Günleri adıyla kış mevsimini oluşturmaktadır.

Bu yüzden beş mayıs günü ve gecesi kış mevsiminin bitip sıcak yaz günlerinin başladığı anlamına da gelmektedir.

 

Bugün Hıristiyanlarca da baharın ve doğanın uyanmasının ilk günü olarak kabul edilir. Bu günü Rum Ortodokslar Aya YorgiKatolikler “Aziz George” günü olarak kutlamaktadırlar.

Hızır ve İlyâs isimlerinin halk ağzında aldığı şekilden ibaret olan hıdrellez, kökü İslâm öncesi eski Orta Asya, Ortadoğu ve Anadolu yaz bayramlarına dayanan, Hızır yahut Hızır ve İlyâs kavramları etrafında dinî bir muhtevaya bürünmüş halk bayramının adıdır.

Dolayısıyla bu bayramda icra edilen bütün merasimler Hızır’la ilgilidir. Bunun temel sebebi, İslâm öncesi devirlerde yukarıda zikredilen üç büyük kültürün hâkim olduğu alanda bu yaz bayramı vesilesiyle kültleri kutlanan insanüstü varlıkların daha ziyade Hızır’ın şahsiyetine uygun düşmesi ve onunla özdeşleşmesidir.

Halk huzura kavuşmak ve türlü dileklerde bulunmak için kışın sona erdiği tabiatın uyandığı Hızırellez gününde çeşitli çarelere başvurur.

Anadolu’da halk, gün doğumu öncesi tercihen beyaz elbiseler giyerek yeşil ve bol sulu kırlara gider ve eğlenir.

Kutlamalar yeşillik, ağaçlık alanlarda, su kenarlarında, bir türbe ya da yatırın yanında yapılmaktadır. Bu gibi yerlere bu nedenle Hıdırlık denildiği de olur.

Hızır’ın gezdiği kabul edilen yeşil yerlerde dolaşıp çiçek toplanır, oyunlar oynanır, baharın ilk kuzusu kesilerek yenilir. Toplanan çiçekler kaynatılıp içilirse hastalıklara iyi geleceği, bu su ile kırk gün yıkanan kişinin gençleşip güzelleşeceğine inanılır.

Hızır’ın eli değen şeylerin dolup taştığı rivayeti nedeniyle Hızır günü arifesinde yiyecek kaplarının, ambarların ve para keselerinin ağzı açık bırakılır.

Ev, bağ, bahçe isteyenler herhangi bir yere istediklerinin küçük bir modelini yaparak; altın ve benzeri ziynet eşyası isteyenler ağaç yapraklarını kollarına veya boyunlarına takarak isteklerine kavuşacaklarına inanır.

Çok geniş bir kutlama alanına sahip olan Hıdrellez bayramı ülkemizin her yerinde gruplar aracılığıyla veya bireysel olarak kutlanmasının yanı sıra; Aydın, Antalya, Bolu, Balıkesir, Çanakkale, Sinop, İzmir, Tokat, Zonguldak gibi Türkmen nüfusun çoğunlukta olduğu yerlerde gelenek tüm yönleriyle yaşatılarak Hıdrellez Bayramı adıyla aslına uygun olarak sürdürülmeye devam ediliyor.

Hıdrellez bayramı sadece Müslüman coğrafyada değil, Hıristiyan Gagavuzlarda ve Makedonya ile Kosova da da aslına uygun biçimde kutlanmaktadır. 

Gagavuz Türklerinde Hıdrellez (Ay Georgiy), yılın en önemli bayramlarından biri olarak kabul edilir ve üç gün sürer.

Bu bayramlarda yaz aylarında hayvancılık, otların döndürülmesi ve sürülerin meralara götürülmesi çalışmaları başlar.

Bu günde çobanlarla birlikte parasal ve diğer anma törenleri yapılır. Festivalin önemli olaylarından biri de kuzu kurban edip, bulgur veya pilavla doldurup fırında pişirmektir. 

Ay Georgiy adını taşıyan kiliselerin bulunduğu yerlerde, kilisenin başında tüm halkın katılımıyla kurban bayramı düzenlenir. Gagavuzların “Tanrısallık” dediği kurban tosunları bir yıl önceden hazırlanır.

Makedonya’daki Türkler de bu bayramı doğa eşliğinde ve doğanın sunduğu güzelliklerle beraber kutluyor.

Hıdrellez’i diğer bayramlardan ayıran önemli bir uygulama küp içine atılan manilerdir (mane olarak da telafuz edilir). Maniler kişilerin ufak tefek küçük eşyalarının erguvan çiçeklerine sarılıp en az üç farklı su kaynağından doldurulan küpün içine atılır.

Bu adet Hıdrellez’in bir gün öncesinde yani 5 Mayıs akşamı yapılır. Yaşını doldurmamış bebekler hariç her yaş grubundan kişilerin manilerinin bulunduğu küp genç kızlar tarafından mahalle mahalle taşınır. Ardından küpün ağzı kırmızı veya pembe bir çember (kıvrak) ile örtülerek bir gül ağacının altına koyulup yarını beklemeye bırakılır.

İnanca göre o gece gül ağacının altına Hızır ile İlyas gelir ve küp içinde manisi bulunan kişilerin bir yılı nasıl geçirecekleri üzerine konuşulur. Sabah olunca ise öğlene kalmadan maniler küpün içinden çıkarılmaya başlanır. Söylenen maniler eşliğinde küpün içinden bir eşya çıkarılır ve bu maninin o kişinin bir yılı nasıl geçireceğini belirlediğine inanılır. Sonunda ise küpteki güllü, çiçekli su insanların yüzüne serpilir. Bunun ise sağlık ve güzellik getireceğine inanılır.

Bu Şenlik gününde kutlanılan Hıdrellez ritüelleri,

Dilek Tutma ve Gül Ağacına Asma, Hıdrellez gecesi, insanlar dileklerini bir kâğıda yazar ve bir gül ağacının altına bırakır ya da ağacın dallarına asar. Bu dileğin, Hızır tarafından görülüp gerçekleşeceğine inanılır.

Ateş Üzerinden Atlamak, Geçmişten günümüze ulaşan en yaygın Hıdrellez ritüellerinden biri de ateş üzerinden atlamaktır.

Bereket İçin Su Kapları Hazırlama ve bu kaplardan su içmek.

Renkli haşlanmış yumurta tokuşturmak ve Şenlikli Kutlamalardan ibarettir.

Kaynağı nereye bağlanırsa bağlansın (Kuran-ı Kerim, Gılgamış Destanı, Türk Töreleri, İskendernâme, Musevî Kaynaklı efsaneler, Hıristiyanlık mitleri vb.) Türk insanının zihninde Hızır, Hızır-Nebî, Hızır-İlyâs, Hıdrellez, Kidir gibi kelimelerle ifade olunan bir Hızır kültü ve bu kült çevresinde teşekkül edip yaşamaya devam eden bir gelenek mevcuttur.

Hızır’ın adı, hüviyeti, ölümsüzlüğü, yaşadığı dönem ve zaman, veliliği ve nebiliği tartışma konusu yapılmakla birlikte, gerek Türkiye’de, gerekse Türkiye dışındaki Türk dünyasında kabul gören inanç, onun “Tanrı’nın yeryüzünde dolaşan güçlü ve yardımsever elçisi” olduğudur.

Hızır geleneği ve ilgili inançlar Türkiye, Balkanlar, Türkistan (Kazakistan, Kırgızistan, Altaylar, Özbekistan), Azerbaycan ve Gagavuz Türkleri arasında bütün canlılığı ile günümüzde bile yaşamaktadır.

Belki dinî, sosyo-kültürel ve ekonomik sebepler neticesinde Hızırın mahiyeti, bununla ilgili inanma ve pratikler değişmiş olabilir. Ancak Hızır ile ilgili inanmalar ve pratikler güçlü olarak yaşamaya devam etmekte, daha da önemlisi Türk insanın ortak bir kutlama takvimi çevresinde toplanmasını temin edecek kadar güçlü bir şekilde yaşamaya devam etmektedir.

Hızır’ı darda kalanların imdadına koşan muayyen ve mutlak bir ulu olarak telakki eden Altay Türkleri “Kidir”, Kırgız ve Kazak Türkleri de Kidir ve Kizir adlarını kullanmaktadırlar. Hızır, zaman değişiminin ifadesi, yeşillenmenin, canlanmanın başlaması, baharın müjdecisi ve bereketin sembolüdür.

Türkiye ile Kuzey Makedonya’nın birlikte hazırlayıp 2016 yılında UNESCO’ya sunduğu  “Bahar Kutlaması: Hıdırellez” çok uluslu ortak dosyası, Güney Kore’nin Jeju Adası’nda gerçekleştirilen Somut Olmayan Kültürel Mirasın Korunması 12. Hükümetler arası Komite Toplantısı’nda değerlendirildi ve UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne kaydedildi. 

Yararlanılan Kaynaklar;

https://tr.wikipedia.org/,

https://www.kulturportali.gov.tr/,

https://www.kaleninsesi.com/,

https://orhaajans.com/makedonya-turklerinde-hidrellez/,

https://www.bing.com/,

https://eksiseyler.com/,https://turkcetarih.com/,

https://gzpolat2.blogspot.com/,

https://www.egitimhane.com/,

https://www.demirsaglik.com.tr/,

https://basin.ktb.gov.tr/.

05.05.2025

Ali YURTSEVEN

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal YILDIZ

Editör/Redaktör: Hakan DİNÇAY

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 31/05/2025

    Hocam Hıdırellez i her açıdan anlattığınız harika bir yazı olmuş...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ali YURTSEVEN

Fısıldayan Kalemler Başkan Yardımcısıyım. 1967 yılı Ankara doğumlu olup aslen Ohrid / Makedonya kökenliyim. İlk, Orta ve Lise eğitimini Ankara da, Lisans eğitimimi Eskişehir Anadolu Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İktisat Bölümünde tamamladım. 1992 yılında başladığım iş hayatımdan Ağustos 2022 de emekli oldum. Tarihi ve Kültürel Araştırmalar yapmak, Arkeolojik ve Turistik Doğa, Gezi, Yaşam ve Yürüyüşlere katılmak, renkli veya renksiz fotoğraf çekmek, Şiir ve Hikâye yazmak, Kişisel Gelişim, Mentörlük ve İletişim Eğitimleri düzenlemek genel ilgilendiğim alanlardır. Korhan ALTUNYAY Yazarlık Akademinden Yaratıcı Yazarlık, Derin Okuma, Kitap Tahlilleri, Prof Dr. Yavuz DEMİR’in düzenlediği Yaratıcı Yazarlık ve Metin Tasarımı konularında Sertifikalı Yazarlık Atölye Eğitimleri aldım. Hüznü Kıran Umutlar adlı şiir kitabım, Kalem İzleri ile Kalemlerin İz Düşümleri adlı Hikâye Seçki kitaplarında hikâyelerim, Şah-ı Şiirler 5 ile İz Bırakan Kalemler adlı antoloji kitaplarında yayınlanmış şiirlerim, Ankara Şehir Gazetesinde yazılarım vardır. Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı İLESAM, GESAM Meslek Kuruluşları ile AKSED Kültür ve Sanat, AKL Mezunlar, Ankara Rumeliler, Türk Makedon Dostluk Dernekleri üyesiyim.