18 Mart  Çanakkale Zaferi Ve Şehitleri Anma Günü

18 Mart  Çanakkale Zaferi Ve Şehitleri Anma Günü

18 Mart  Çanakkale Zaferi Ve Şehitleri Anma Günü

Yine senede bir defa hatırlanan bir gün. Aslında bu gün için bu cümleyi kullanmak istemezdim ancak maalesef ki herkese ayrılan bir gün gibi Şehitlere de bir gün ayrılmış.

Şehit ne demekti? Koskoca seneye sığdırılan bir anma programı ve törenler miydi? Bir şehit anasının elini öpüp omzuna dokunmak mıydı? Ya da onları anlamaya çalışmak mı?

Diğer özel günlerden farkı, birinde gülmek, eğlenmek, diğerinde ağlamak mıydı?

Gözü yaşlı annelerin derdini yüklenmek, ellerinin kınasıyla kalmış gelinlerin yükünü hafifletmek ya da bir yetimin başını bile sevap kazanmak için okşamak mı amaç?

Şehitlere gün mü yeter? Geride kalmışları anlamak için ömür mü yeter? Ne yapılırsa yapılsın bu acı mı diner?

Karşıma çıkan son haberlere göre 18 Mart Şehitler Günü’nde resmi tatil olacağı söyleniyor. Ne zaman olur ya da gerçekten yapılır mı bilmiyorum ama bu tatilin altında o kadar çok hissiyat geldi ki bana anlatamam.

Şehitlere verilen önem mi yoksa milli duyguları azalan insanlara milli duyguları aşılamak mı veyahut da bu programlara katılım az da katılımı artırmak için mi pek anlamış değilim. Tatillerin sevince dönüştüğü ülkemizde böyle bir günü tatil yapmak, verilmek istenen mesaja ne kadar anlam yükler bilemedim.

Evet şehitleri anlatalım. Şehitlik neydi mesela? Bana göre “Şehitlik” şahitlik, cennetle müjdelenme, onur, gurur, hasret, acı, gözyaşı. Bir tarafta vuslat diğer tarafta ayrılık ateşiyle solan gözler değil miydi? 

Vatana kurban olsun diye ellerine, saçlarına kına yakılan askerlerin, (O kına, askerin eline yakılan son kınaydı. Eşini, sevdiğini toprağa veren bacılarımızın da düğününden sonra yaktığı son kınaydı. O taze eller şehidini toprağa verdikten sonra kendine kınayı haram kıldı.) al bayrağa sarılmış tabutlarla ana ocağına dönmesiydi ve o tabutun bayrağını ömür boyu saklamaktı belki de. 

Zafer var, gurur var en çok da ayrılık var. Her karışı şehit kanıyla sulanmış bu vatanın şehitlerine minnettarız ve çok şey borçluyuz.

Özgürlüğümüzü mesela. İstiklal Marşı’mızı, güvenimizi, geleceğimizi, namusumuz ve şerefimizi borçluyuz. Onların hakkını ödeyebiliyor muyuz bilmem ama onlar bu vatan için çok bedel ödediler. Gençliklerini, geleceklerini, damardaki kanını ve sevdiklerine doyamadan göçerek bu bedeli fazlasıyla ödediler.

Sıra bayrak teslimi yaptıkları gençlerimizde, çocuklarımızda, bizde değil mi?

 

 

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Diğer Yazılarıma Göz Atmak İster misiniz?

https://fisildayankalemler.org/en-dogru-ruya-tabirleri/

Yazarın Tüm Yazıları Burada.

https://fisildayankalemler.org/author/nigarkaya/

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Nigar KAYA

Doğma büyüme Çankırılı olan Kaya, İlk Orta Lise eğitimini Çankırı'da gördü. Anadolu Üniversitesi Laborant ve Veterinerlik bölümünü bitirdikten sonra Atatürk Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Acil Afet Yönetimi Lisans bölümünü tamamladı. Halen Yeni Medya ve Gazetecilik bölümünde okumaktadır. Hemşire, hemşirelik mesleği yanında Yazar-Şair ve Editörlük yapıyor. Bir çocuk annesi olan Kaya'nın bir oğlu var ve Hukuk Fakültesi mezunu.