TÜKENMİŞLİK SENDROMU

TÜKENMİŞLİK SENDROMU

TÜKENMİŞLİK SENDROMU

Tükenmişlik

“Tükenmişlik” kavramı üzerine pek çok tanım yapılmıştır. Buna dayanarak geçmişten günümüze tükenmişlik kavramı üzerinde sayısız araştırmalar yapıldığı kanısına varabiliriz.
Bu tanımları değerlendirecek olursak ilk tanım ile başlamak da fayda var;

İlk olarak 1974 yılında Herbert J. Freudenberger tarafından mesleki bir hastalık olarak tanımlanmıştır. Freundenberg bu kavramı “ Kişilerin aşırı istek ve talepleri yüzünden yaşadığı güç ve enerji kaybı” olarak tanımlamıştır.

Günümüzde kabul gören en yaygın tanımı ise Christina Maslach tarafından yapılmıştır. Başka bir deyişle Maslach tükenmişliği “İş gereği insanlarla yoğun bir ilişki içerisinde olanlarda görülen duygusal tükenme, duyarsızlaşma ve düşük kişisel başarı hissi” şeklinde tanımlamıştır.
Tükenmişlik kavramının tanımına kısaca değindikten sonra asıl konumuz olan “Tükenmişlik sendromu nedir, belirtileri nelerdir ve bu durumla nasıl başa çıkabiliriz?” başlıklarına yer verelim.

Tükenmişlik sendromu nedir?

“Çalışan ve diğer bireyler arasında sıklıkla meydana gelen duygusal tükenmenin bir sendromu” olarak tanımlanmaktadır. (Maslach ve Jaksen 1961:90)

Maslach ve Jaksen duygusal tükenmeyi üç ayrı şekilde incelemişlerdir.

1) Duyarsızlaşma: Çalışanın diğer insanlara mesleği gereği hizmet sunması durumunda duygularını dikkate almadan işlem ve etkileşimde olması durumu.

2) Kişisel başarıda düşme: Yaşanılan sorunların elde edilen bir başarı ile çözümleneceğine yeterince inanmamak.

3) Duygusal tükenme: Çalışan bireyin kendisine ve işine çok fazla yüklenmesi ile tükenen duygular.

Bu üç başlığı incelediğimizde tükenmişlik sendromunu tetikleyen en önemli başlık duygusal tükenmişlik sendromudur.
Duygusal enerjisini tükenmiş hisseden mental olarak yorgun ve bitkin hisseder. Tükenmişlik durumu bireyin sosyal hayatı, aile hayatı ve özel hayatı üzerinde olumsuz etkilere neden olmaktadır.
Kişi hayatının bu alanlarında yaşadığı olumsuz durumlar karşısında kendine vakit ayırmayı unutup, kendini ve hissettiği duyguları ertelerse zamanla duygusal bir çöküş yaşar ve tükenir. Bu durum bireyde psikolojik sendromlara yol açar.

Tükenmişlik sendromunun belirtileri nelerdir?

Tükenmişlik sendromunun bir çok belirtileri vardır. Bunlardan en yaygın olanlarını kısaca şu şekilde belirtebiliriz;

  • Olumsuz düşüncelerin artması ve karamsarlık,
  • Kendini değersiz hissetme,
  • Bitkinlik hissi,
  • Erteleme durumu,
  • Mesleğe yönelik etkinliğin ve isteğin azalması,
  • Uyku problemleri,
  • Yalnız kalma isteği,
  • Gerginlik, agresiflik veya içine kapanıklık,
  • Umutsuzluk.

Tükenmişlik sendromu ile başa çıkma yöntemleri?

  • Düzenli bir şekilde egzersiz yapmak,
  • Sağlıklı beslenmek,
  • Uyku düzenini sağlamak,
  • Bireyin kendini eve kapatmaması keyif alabileceği hobiler edinmesi,
  • Bireyin kendisine iyi gelen kişilerle vakit geçirmesi,
  • Bireyin kendisini mutsuz eden kişi ve durumlardan uzak kalması,
  • Olumsuz düşüncelerden uzak kalması,
  • Bireyin tek başına üstesinden gelemeyeceği bir durumda ise psikolojik destek alması.

Yazar: Nermin KAŞCI

Instagram:

Editör: Duygu BALCI

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal YILDIZ

kitabımın linki:

SESSİZ ŞARKIM / NERMİN KAŞCI

Bir önceki yazımı okudunuz mu ?

OKUL ÖNCESİ DÖNEM

Kaynakça:

https://www.memorial.com.tr/saglik-rehberi/
https://Dergipark.org
https://açıkerisim.nku.edu.tr
https://www.ajindex.com

 

Yorumlar (4)

  1. Nermin Kaşçı
    • 5/02/2025

    Teşekkür ediyorum hocam :)

  2. Nermin Kaşçı
    • 5/02/2025

    Kesinlikle size katılıyorum hocam her birimiz son zamanlarda oldukça tükendik🥹

  3. Bu zamanda hepimiz biraz tükenmedik mi hocam 😔 kaleminize sağlık ❤️

    • 3/12/2024

    Çok güzel olmuş Nermin hocam, emeğinize sağlık.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Nermin Kaşçı

Nermin Kaşcı, kelimelerle nefes alan, sessizlikten melodiler çıkaran bir yazar. 2000 yılında Samsun’da doğan Kaşcı, insan ruhuna olan ilgisiyle önce Çocuk Gelişimi alanında üniversite eğitimini tamamladı ve okul öncesi öğretmenliği yaptı. Çocukların dünyasına dokunmak, yazınında hayatı ve duyguları farklı pencerelerden görmesine ilham verdi. Edebiyat tutkusu onu ikinci bir yolculuğa çıkardı: Balıkesir Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü’nde öğrenim gördü. Şiirle başlayan yazın serüveni, zamanla hayatın gölgelerini, kırılma anlarını ve içsel sancıları anlatan romanlara dönüştü. İlk romanı “Sessiz Şarkım” ile okurlarını derin bir iç yolculuğa davet eden Kaşcı, ikinci “kitabı Dileğimin Kırmızı İzleri” ile yazın yolculuğunu daha da derinleştiriyor. Satırlarında yalnızca bir hikâye değil; bir duygu, bir sessizlik ve her zaman bir umut taşıyor.