SÜLEYMANŞAH’IN AKIBETİ

SÜLEYMANŞAH’IN AKIBETİ

SÜLEYMANŞAH’IN AKIBETİ

Kıymetli Tarih Severler;

Kutalmış oğlu Süleymanşah’ı tanımayan yoktur. Türkiye Selçuklu Devleti’nin kurucusu… Al-i Selçuk hanedanından… Bugün onun trajik akıbetinden bahsedeceğiz.

Önce kısaca Süleymanşah’ın hayatından bahsedelim ve sözü trajik sonuna getirelim:

Selçuklu hanedanından Kutalmış Bey’in (Selçuk Bey’in torunu) dört oğlundan muhtemelen ikincisidir. Diğer kardeşleri Mansur, Alp İlig ve Dolat’tır (ya da Devlet). Doğum tarihi tam olarak bilinemiyor.

1063 tarihinde babası Kutalmış Bey’in Sultan Alp Arslan ile girdiği taht savaşında öldürülmesi neticesinde Sultan Alp Arslan’a esir düştü. Ancak Nizâmü’l-Mülk’ün tavsiyesiyle kardeşleriyle birlikte affedildi.

Uzun süre Urfa/Birecik taraflarında sürgün hayatı yaşadı. Sultan Alp Arslan’ın ölümünden sonra Melikşah döneminde kardeşi Mansur Bey ile birlikte Anadolu gazâlarına görevlendirildi.  Kardeşi Mansur Bey ile birlikte 1075 veya 1078 yılında İznik’i ele geçirip Türkiye Selçuklu Devleti’nin temellerini attı. Devlet, Büyük Selçuklu Sultanı Melikşah tarafından da tanındı. Böylece Büyük Selçuklular’a bağlı olarak Anadolu’da bir Selçuklu devleti kurulmuş oldu.

Kısa sürede Anadolu’nun en büyük gücü oldu. Kardeşi Mansur ile birlikte Bizans’ın taht kavgalarına karıştı. Bir süre sonra da (1079) kardeşi Mansur Bey’i Büyük Selçuklu ordusunun yardımıyla tasfiye etti.

Artık tahtta tek başına kalmıştı. Anadolu’daki faaliyetlerine hız verdi. 1082’de Tarsus’u ele geçirdi. Sonrasında ise Misis, Adana ve diğer Çukurova şehirlerini ele geçiren Süleymanşah, Malatya’yı da haraca bağladı. (1083)

Ermeni Prens Philaretos’un hükmü altında olup, Bizans İmparatorluğu’na bağlı olan Antakya’yı ani bir harekâtla 12 Aralık 1084 tarihinde ele geçirdi.

Ancak Antakya’nın talibi çoktu. Suriye Meliki Tutuş (Melikşah’ın kardeşi) ve Musul ve Haleb Emiri Müslim Bin Kureyş de Antakya’yı fethetmek için planlar yapıyorlardı.

Özellikle Emir Müslim, Süleymanşah’a bir mektup yazarak pervasız isteklerde bulundu: “Philaretos, bana her yıl 30 bin dinar vergi vermekteydi. Şimdi şehir senin eline geçtiğine göre onun verdiği vergiyi sen göndermelisin. Aksi halde Sultan Melikşah’a isyan etmiş olursun.”

Kutalmışoğlu, onun bu mektubuna aldırmadı ve ona daha sert bir mektupla karşılık verdi: “Benden istediğin Sultan’a sadakât, zaten benim çok iyi bildiğim bir şeydir. Keza Antakya ve yöresini onun adına fethettim.

Sen Antakya’dan vergi aldığın zamanlarda bu şehir bir gayrimüslimin elindeydi. Şimdi ise bir İslâm şehridir. Müslümanlar ise haraç vermez.”

Bundan sonra ise Süleymanşah’ın Suriye macerası başladı. Antakya meselesi bir süre sonra Süleymanşah ile Müslim Bin Kureyş arasında savaşa sebep olmuştur.

İki ordu, Antakya civarındaki Amik Ovası yakınlarındaki Kurzahil mevkiinde karşılaştı. (20 Haziran 1085) Müslim’in altı bin, Süleymanşah’ın ise dört bin askeri vardı. İki ordu arasındaki amansız savaşı Süleymanşah kazandı.

Müslim Bin Kureyş’in safında yer alan Türkmen emirlerden Çubuk Bey’in Türkmen güçleriyle Süleymanşah tarafına geçmesi, Süleymanşah’ın zaferi kazanmasında etkili olmuştu.

 Müslim Bin Kureyş, savaş meydanında öldürüldü. Böylece Süleymanşah, en kuvvetli rakiplerinden birini tasfiye etmiş oldu.

AYNÜSSEYLEM SAVAŞI VE SÜLEYMANŞAH’IN AKIBETİ

Süleymanşah, Kurzahil zaferinden sonra Müslim’in hâkim olduğu Haleb’e doğru at sürdü ve şehre gelerek kuşatmayı başlattı. (Haziran 1085)

Haleb’in Valisi el-Hutaytî; iç kalenin komutanı ise Müslim’in amcasının oğlu Salim Bin Malik’ti. Ancak Haleb kuşatması, Sultan Melikşah’tan onay alınmadan yapılmıştı. Her ne kadar Haleb, Müslim’in hükmü altında olsa da nihayetinde Müslim de Melikşah’a bağlı idi.

Şehrin kuşatılması üzerine el-Hutaytî, hemen Sultan Melikşah’a bir mektup yazarak “Süleymanşah’ın Haleb kuşatmasını” bildirdi.

Ayrıca Süleymanşah’a bir elçi göndererek, ona, “Bu şehir, Sultan Melikşah’ın hükmü altındadır. Ona mektup yazdım. Eğer o onay verirse şehri sana teslim ederim. Yoksa direnirim. Sen de Sultan’a isyan etmiş olursun.” dedi.

Süleymanşah, el-Hutaytî’nin bu mektubu üzerine Büyük Sultan ile karşı karşıya gelmek istemedi ve burada az bir kuvvet bırakarak kuşatmayı kaldırdı. (31 Temmuz 1085)

Süleymanşah, Müslim’in hâkim olduğu diğer yerlere hareket etti. Maarra, Kefertâb, Kınnesrin, Latmin gibi şehir ve kaleler üzerine yürüyerek buraları kolayca ele geçirdi.

Haleb Valisi Şerif Hasan el-Hutaytî’den bir haber gelmemişti. Keza el-Hutaytî’nin bu mektubu muhtemelen Sultan’a ulaşmamıştı. Süleymanşah, tekrar ordusuyla Haleb önlerine gelerek kuşatmaya katıldı.(Nisan-Mayıs 1086)

 El-Hutaytî, kurnaz birisiydi. Sultan’dan cevap gelmeyince Haleb’de gözü olan Şam Meliki Tutuş’a haber gönderip, şehri kendisine teslim edeceğini bildirdi. Esasında bu bir hileydi. O, ne Tutuş’a ne de Süleymanşah’a şehri teslim etmek istiyordu.

Mektup Şam’a ulaşınca muhtemelen Melik Tutuş, sevinçten havalara uçtu. Keza Haleb’e hâkim olma tutkusuyla yanıp tutuşuyordu. Yanında Artuk Bey olduğu halde hemen harekete geçip Şam’dan ayrıldı.

Tutuş’un Haleb’e geldiğini haber alan Süleymanşah, hemen Haleb önlerinden ayrıldı ve bu şehrin yakınlarındaki Aynüsseylem mevkiinde Şam ordusunu beklemeye başladı. Böylece Haleb Valisi’nin yaptığı hile ile iki Türk melikini karşı karşıya getirmişti.

Süleymanşah komutasındaki Anadolu ordusu ile Tutuş komutasındaki Suriye ordusu, Aynüsseylem’de karşı karşıya geldi. (5 Haziran 1086)

Süleymanşah’ın safında yer alan Çubuk Bey, geçmişte Artuk Bey’in hizmetinde görev almıştı. O, Süleymanşah’ı terk ederek Tutuş’un safına geçince, Anadolu ordusu dağılmaya yüz tuttu. Dönemin tarihçi İbnü’l-Esîr’in (el-Kâmil Fi’d-Tarih-X) ifadesi ile daima muzaffer Artuk Bey’in büyük gayreti sayesinde Süleymanşah’ın ordusu dağıldı.

 Süleymanşah, ordusu bozulunca ıssız bir yere çekildi. Tutuş’un adamlarından birkaç kişi onu buldu. Kendisini Tutuş’a götüreceklerini ve Melik’in kendisiyle barışacağını söylediler. Aksi halde zorla götüreceklerini de beyan ettiler.

Fakat yenilgiyi bir türlü hazmedemeyen Süleymanşah hançerini çıkarıp kalbine sapladı ve hayatına son verdi. O, savaş meydanında öldürülmüş müdür veya kendi hayatına son mu vermiştir? Bu bir muammadır…

 Tutuş’un askerleri, kıyafetinden dolayı Süleymanşah olduğunu düşündükleri bir ceset bulunca Tutuş’a haber verdiler. Bunun üzerine Tutuş, cesedin yanına geldi. Melik Tutuş “Tüm Selçukoğulları’nın ayakları birbirine benzer.” diyerek Süleymanşah’ı teşhis etti.

Melik Tutuş, onun öldürülmesini istememişti. Onun cesedinin yanında “biz birbirimize zulmettik.” diyerek göz yaşı döktü.

 Süleymanşah, tüm hayatını gazâlarla geçirmiş, büyük bir melikti. Babası Kutalmış Bey gibi isyan düşüncesinde olmadı. O, küffar ile gazâyı seçti. Anadolu’da muazzam bir devlet kurmuştu. Ancak Suriye toprakları, Müslim Bin Kureyş’e olduğu gibi ona da mezar oldu.

Melik Tutuş onu Haleb yakınlarına getirerek defnettirdi. Oğullarının, emirlerinin ve askerlerinin Antakya’ya dönmelerine izin verdi.

Sultan Süleymanşah, dindar, âdil, merhametli, savaşçı, cesur ve kahraman biriydi. Halk tarafından çok sevilirdi. Özellikle gayrimüslim halkın inançlarına karışmadığı ve onlara karşı şefkatli tutumu sebebiyle çok sevildi. Askerlerine ve emirlerine kıymet verirdi.

Onun ölümüyle Anadolu’da kurduğu devleti, doğrudan İsfahan’daki Cihan Sultanı’na (Melikşah) bağlanacak ve oğulları, İsfahan’a götürülecekti. Ancak kurduğu Anadolu Selçuklu Devleti, Sultan Melikşah’ın ölümüyle yeniden ihyâ olacaktı.

Muhabbetle…

Mustafa Cankurt

 

Kaynakça:

Ahmet Bin Mahmud, Selçukname II, Tercüme Erdoğan Merçil, Tercüman 1001 Temel Eser, İstanbul, 1977.

Ahmet Cevdet Paşa, Kısas-ı Enbiya c. III,  Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, 1985.

Aksarayî, Kerîmüddin Mahmûd, Müsâmeretü‟l-Ahbâr, Selçuklu TarihiÇev.  M.Nuri Gençosman,  Ankara, 1943.

Bezer, Gülay Öğün, Müslim Bin Kureyş, TDV İslam Ansiklopedisi.

Bezer, Gülay Öğün, Ukaylîler, TDV İslam Ansiklopedisi.

Cankurt, Mustafa, Selçuklu Hanedanının Asi Melikleri, Çıra Akademi Yayınları, İstanbul, 2023.

Gök, H. İbrahim, Türklerin Suriye’ye Girişi ve Süleymanşah, Türkiyat Araştırmaları Dergisi.

İbnü’l Esir, El Kamil Fi’t-Tarih, c. X, trc.: Ahmet Ağırakça-Abdülkerim Özaydın, Bahar Yayınları, İstanbul,

2008.

Koca, Salim, Türkiye Selçukluları Tarihi, Berikan Yayınevi, Ankara, 2018.

Komnena, Anna, Alexiad-Malazgirt’in Sonrası İmparator Alexios Komnenos Döneminin Tarihi,Çev. Bilge Umar, İnkilap Yayınevi.

Sevim, Ali, Anadolu Fatihi Kutalmış oğlu Süleymanşah, TTK Yayınları, 1990.

Sevim, Ali, Artuk B. Eksük, TDV İslâm Ansiklopedisi.

Sevim, Ali, Süleymanşah, TDV İslâm Ansiklopedisi.

Sevim, Ali, Suriye ve Filistin Selçukluları Tarihi, TTK Yayınları, Ankara, 2000.

Toksoy, Ahmet, Süleymanşah’ın Güney Seferi ve Ölümü, Erzincan Eğitim Fakültesi Dergisi, 2004.

Turan, Osman, Selçuklular Zamanında Türkiye, Ötüken Neşriyat, İstanbul, 2018.

https://islamansiklopedisi.org.tr/suleyman-sah-i

https://fisildayankalemler.org/kilic-arslanin-zaferi/

https://fisildayankalemler.org/otrarda-neler-yasandi/

Editör: Mesude Bozkurt

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ 

Bu yazının tüm içeriği yazarına aittir.

Yorumlar (1)

    • 4/06/2024

    Süleyman Şah ve entrikalar 😔

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mustafa CANKURT

1978 yılında Aksaray'da doğdum. Anadolu Üniversitesi İşletme bölümü ve Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmet Lisans bölümlerinden mezun oldum. Tokat Zile Devlet Hastanesinde Sosyal Hizmet Uzmanı olarak görev yapmaktayım. Evliyim; Halil Furkan, Ömer Faruk ve Ayşe Naz isimlerinde üç çocuğum var. Okumaya düşkünüm, ortaokul yıllarından beri iyi bir okuyucuyum, özellikle tarih okuyucusuyum. 2020 yılı eylül ayında “Siyah Sancağın Gölgesinde-Celaleddîn Harzemşah” isimli “tarihi roman” formatında ilk kitabın çıktı.