SOSYAL MEDYA VE ÇOCUK
- Yazar: Semiha Çetin
- 27 Aralık 2024
- 22 kez okundu
SOSYAL MEDYA VE ÇOCUK
Anne baba olmak, çiftler için hem çok heyecanlı hem de meşakkatli bir süreçtir. Bu süreç, henüz çocuk sahibi olmaya karar verdikleri an başlamaktadır. Anne henüz hamile bile değilken yediklerine ve içtiklerine dikkat etmeye başlar.
Gerekli takviyeleri alarak çocuğunun sağlığını, daha karnında bile yokken düşünmeye başlar. Çocuğun ihtiyaçlarını karşılayacak maddi imkânları da sağladıktan sonra çocuk sahibi olurlar. Kıyafetleri daha doğmadan alınır, odalar önceden hazırlanır. Kıyafetleri yıkanır, ütülenir ve yerleştirilir. Oyuncakları, hatta kitapları bile o daha doğmadan hazırlanır.
Çocukluk süreci, bir insanın hayatının en önemli dönemini kapsamaktadır. Çocukluk, yetişkinliğin bir hazırlık dönemidir. Bu aşamada en önemli görev anne babaya düşmektedir. İyi bir ailenin içine doğan bir çocuk, iyi bir yetişkin olacaktır. Çocuklar, ebeveynlerinin birer yansımalarıdır.
Bulunduğu ailede ona nasıl davranılırsa, o da toplum içinde o şekilde hareket edecektir. Yaşadığımız çağda çocuk yetiştirmek çok daha hassasiyet isteyen bir meseledir. Çünkü çocuklar bilgileri yalnızca ebeveynlerinden ya da öğretmenlerinden almıyorlar. Özellikle birçok kötü kavramı internet ortamından öğrenmektedirler.
Hiçbir eğitimi olmayan birçok insan, sosyal medyada çocuklara yönelik içerik üretmektedir. Hiçbir şekilde denetlenmeyen insanların ürettiği içerikler yüzünden maalesef çocuklarımız açık hedef hâline gelmektedir. Ebeveynlerin bir kısmı bu tehlikenin farkında olarak çeşitli önlemler alsalar da bazı ebeveynler, çocuklarının maruz kaldığı tehlikenin farkında bile değildir.
Sosyal medyanın çocuklar üzerindeki etkisi, küçümsenmeyecek kadar fazladır. Çünkü bu ortamlarda genellikle kötü davranışlar, çocuklara oyun aracılığıyla aşılanmaktadır. Çocuklar, bu kötü davranışları daha sonrasında diğer çocuklara karşı uygulamaktadırlar. Birçoğu arkadaşlarını bu ortamlarda öğrendikleriyle zorbalığa maruz bırakmaktadır.
Aileler, çocuklarını bu ortamdan ne kadar uzak tutarlarsa tutsunlar, kitlesel bir harekete dönüşmediği sürece bu durum virüs gibi çocuktan çocuğa yayılabilmektedir. Aslında her aile çocuğunun seyrettiği videoları ya da oynadığı oyunları denetler ve kısıtlama getirebilirse çocuklar bu duruma daha az maruz kalacaktır. Özellikle bazı yaş gruplarının sosyal medyaya erişimi tamamen engellenmelidir.
Aileler, geçmişte olduğu gibi günümüzde de çocuğun yetişmesindeki en önemli etken olmaya devam etmektedir. Bu sebeple sosyal medyanın çocuklar üzerindeki olumsuz etkisini ortadan kaldırmak ya da azaltmak konusundaki sorumluluğun büyük bir kısmı yine ailelere düşmektedir.
Ebeveynlerin telefon ya da tabletle ilgilenirken çocuklarına kitap okumasını söylemesi, çocuklar açısından ciddiye alınmaz. Ebeveyn, çocuğa yasakladığı bir eylemi kendisi de yapmamalıdır. Hatta akşam saatlerinde telefonla ilgilenmek tüm bireyler için yasaklanırsa çocuk bu alışkanlığa daha çabuk adapte olabilir.
Birçok ebeveyn, çocuklarına ders çalıştırırken diğer taraftan da telefonlarıyla ilgilenir. Çocuk bu durumda kendisinin önemsenmediğini düşünebilir. Böyle durumlarda ebeveynin çocuk üzerindeki etkisi de zarar görmüş olur.
Günümüz koşullarında, maalesef çocukların sosyal medya tuzaklarından korunması neredeyse imkânsızdır. Ancak çocukların bu ortamları denetlenebilir ve kısıtlanabilir. Burada en büyük görev anne babaya düşmektedir.
Diğer taraftan devlet de sosyal medyada üretilen içerikleri denetlemeli, hatta yasal yükümlülükler getirmelidir. Unutmayalım ki çocuklar bu toplumun en temel unsurlarıdır. Yarının yetişkinlerini şimdi yetiştiriyoruz. Çocuk iyi yetişirse, iyi bir toplum oluşur. İyi bir toplum, iyi bir dünya demektir. İyi bir dünya ancak iyi çocuklar yetiştirmekle mümkündür.
https://www.instagram.com/smhacn?igsh=azRobHJlZTFuMmV0
https://1000kitap.com/smhcnctn
Semiha Çetin
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Bir önceki yazımı okudunuz mu?