SORUMLULUK BİLİNCİ

SORUMLULUK BİLİNCİ

SORUMLULUK BİLİNCİ

Küçük yaşta sorumluluk bilinci öğretilmemiş çocuk kapasitesinin aksine daha az başarı gösterir. Bahanelerin arkasına saklanıp mücadele ruhundan ayrılır.

Üstelik şimdiler de masum görünen o küçücük sorumluluklar büyüdüklerinde çığ gibi olur ve ne yazık ki zorluklar karşısında sorumluluk almayan o çocuk bu çığın altında kalır. Aman ne olacakmış dediğimiz, kıyamadığımız için çocuklara yüklemediğimiz o sorumluluklarla baş etmeyi öğrenemeyen çocuklar hayatta hep geri kalır.

Farkında olmadan günlük hayatta bile çocuklarımız için kötülük yapıyoruz aslında. Aman ne olacak ki tabağını kaldırmadıysa, yatağını düzeltmediyse diyorsanız eğer. Durup kısacık bir düşünün derim. Ve kendinize şunu hatırlatın.

Hayat onlara sizin kadar adil davranmayacak. Siz üzülmesin diye onun sorumluluğunu göğüslerseniz eğer gün geldiğinde başkalarına karşı da aynı tavır sergilediğinde karşılığını kötü bir tecrübe ile alacağını ne olur unutmayın.

El bebek gül bebek diye büyütülen o çocukları başkaları incitmekten çekinmeyeceklerdir. Ne yazık ki durum tam da bundan ibaret.

İyi bir ebeveyn olmak için yaptığımız her hareketin tutarlı ve kesin olması hatta iki ebeveyn arasında ortak bir tutarlılık olması gerekiyor. Bizlerinde sergilediği tüm tutarsız hareketler ise çocuğun beyninde karmaşaya neden olarak hataya sürüklenmesine neden olabiliyor.

Bazen doğru bildiğimizi düşünerek bile hata yapabiliriz. Tutarlı sorumluluk bilinci kazanmış bir birey yetiştirmek hem anne baba olarak hem de toplum yararına yapılan en doğru eğitim sağlamış olmak açısından büyük bir önem arz ediyor.

Bencil, ben merkezli, saygısız nesillerden dem vuruyoruz çoğu zaman. Yani iğneyi kendimize çuvaldızı bir başkasına batırmaktan hiç çekinmiyoruz. Peki biz ne yapıyoruz kendi adımıza diye sorguluyor muyuz kendimizi hiç?

Ya da ne bileyim kolaya kaçmak işimize mi geliyor çoğu zaman? Dünyaya gelmeyi bile seçmemiş o çocuklara düzgün bir hayat sunmak hepimizin görevi değil mi?

İstersek geleceğimizi kurtarmak mümkün. Değişim, gelişim, irade ve disiplin ile bunu başarabiliriz. Toplumun gelişmesi demek ilerlemek demektir. Geriye giden bir toplum olarak yok olmaktansa ileriye giden ne istediğiniz bilen bir toplum olmak ise bizi başarıya götürecektir ve ben inanıyorum ki bu imkansız değil. 

Aydınlık bir gelecek için daha fazla geç kalmayalım. Hep birlikte düzgün bireyler yetiştirerek yarına umut olabiliriz. Henüz çok geç değil. 

Sevgilerle.

Ayşe KAYACAN

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

ADINI SEN KOY İSTERSEN

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ayşe KAYACAN

29/07/1987 Balıkesir doğumluyum. Sosyal bilimler bölümü lise mezunuyum. 3 çocuk annesiyim Balıkesir Bengi ses gazetesinde 3 yıldır köşe yazarlığı ve muhabirlik yapıyorum Mutluluk ormanı cesaret suyu adında bir masal kitabım var.