RÜYANIN GÖLGESİNDE: HAYATIN SIRLARI
- Yazar: Günay POLAT
- 6 Aralık 2024
- 46 kez okundu
RÜYANIN GÖLGESİNDE: HAYATIN SIRLAR
Fuat, alanında çok başarılı, zeki ve yakışıklı bir psikiyatristtir. Kendisi gibi zeki, başarılı ve oldukça güzel bir psikiyatrist olan Selma ise hayatına Fuat’tan habersiz şekilde devam etmektedir. Ancak bir konferans paneli bu iki başarılı insanı bir araya getirir. Tesadüf eseri tanışan Fuat ve Selma, ilk görüşte birbirlerinden etkilenir.
Bu tesadüfi karşılaşmadan sonra sık sık görüşmeye başlayan ikili arasındaki ilişki, kısa sürede aşka dönüşür. Selma, hiç beklemediği bir anda Fuat’tan evlenme teklifi alır ve düşünmeden “Evet” der. Birkaç gün sonra, Selma’nın hayali olan küçük bir aile nişanı gerçekleştirilir. Günler hızla geçerken hem Fuat hem de Selma, işlerine dört elle sarılmaya devam ederken hayalini kurdukları düğün hazırlıklarına başlar. İşlerine olan tutkuları, insanlara faydalı olduklarını hissettiklerinde daha da artmaktadır. Sabahları birbirlerinin sesini duymadan güne başlamayan bu çift, hayatlarını birleştirecekleri günü sabırsızlıkla beklemektedir.
Bir sabah, Fuat Selma’ya sürpriz yapmak için erkenden evden çıkar. Ancak sekreteri tarafından gelen bir telefon, tüm planlarını değiştirir:
“Fuat Bey, günaydın. Biliyorum, sabah randevunuz olmadığı için geç geleceğinizi söylemiştiniz. Ancak burada ne yaptığını ve ne söylediğini bilmeyen bir kadın var. Sizi beklediğini, siz gelmeden gitmeyeceğini söylüyor.”
Fuat şaşkınlıkla, “İsmi nedir? Randevusu var mıymış?” diye sorar.
Sekreteri, “Hayır, randevusu yok. İsmini sordum ama söylemiyor,” der.
Bu durum Fuat’ın ilgisini çeker ve merakını artırır. “Tamam, geliyorum,” diyerek telefonu kapatır. Selma’ya yapmayı planladığı sürprizi iptal eder ve ofisine doğru yola çıkar. Aklında tek bir soru vardır: Hastası olmayan bu kadın kimdir?
Fuat, arabasını park ettikten sonra ofise gelir. Sekreteri, kapıyı açarak “Hoş geldiniz, Fuat Bey,” der. Fuat, “Hoş bulduk. Hasta nerede?” diye sorar. Sekreteri, “İçeride,” diye yanıtlar.
Kadının yanından geçip odasına giren Fuat, masasının başına oturur, not defteri ve kalemini önüne alır, bilgisayarını açar. Bir süre sonra sekreter kapıyı tıklatır ve “Bir şey içer misiniz, Fuat Bey?” diye sorar. Fuat, “Teşekkür ederim, bir sade kahve istiyorum,” der. Sekreter, 10 dakika sonra kahvesiyle geri döner ve masasına bırakır.
Fuat, “Hastayı içeri alabilirsin,” der. Sekreter, kadını Fuat’ın odasına kadar götürür. Kadın, kapıyı tıklatır ve içeri girer. Fuat, “Hoş geldiniz, buyurun oturun,” diyerek sandalyeyi gösterir.
Kadın sandalyeye oturur. Gerçekten de tuhaf bir havası vardır ve Fuat’ın hastalarından biri değildir.
Fuat, “Öncelikle tekrar hoş geldiniz. İsminiz nedir?” diye sorar.
Kadın, “Ebru,” diye yanıtlar.
Fuat, “Ben de Fuat. Buyurun, normalde randevusu olmayan hastaları almıyorum ama sizi dinlemek istedim,” diyerek gülümser. “Buyurun, Ebru Hanım, sizi dinliyorum,” der.
Ebru, ilk kez 8 yaşında rüya gördüğünü ve bu rüyalarında tanımadığı kişilerle karşılaştığını anlatır. Daha sonra bu kişilerin rüyalarına girdiğini fark eder. Bu yeteneğin babaannesi tarafından kendisine aktarıldığını söyler.
Fuat, şaşkınlıkla, “Nasıl yani? Şimdi siz rüya görüyorsunuz ve gördüğünüz rüyalardaki kişilerin rüyalarına mı giriyorsunuz?” diye sorar.
Ebru, “Evet, Fuat Bey,” diye yanıt verir.
Fuat, “Peki, bu durum sizi rahatsız mı ediyor?” diye sorar.
Ebru, “Hayır,” der. “Aksine bu durum bana çok iyi geliyor.”
Fuat şaşkınlığını belli etmemeye çalışır ve, “Nasıl iyi geliyor?” diye sorar.
Yanıt ise kısa ve nettir: “Bilmiyorum.”
Bir süre sessizlik olur. Ebru, aniden ayağa kalkar, kapıya yönelir ve gitmek istediğini söyler. Ücreti sekreterin masasına bırakıp çıkar. Fuat, bu olay karşısında neler olduğunu anlamaz. Şaşkınlık içinde Selma’yı arar ve yaşadıklarını anlatır. Selma da bu duruma şaşırır. Bir süre sessizlik olduktan sonra Selma, “İş çıkışı gelip beni alır mısın? Yemeğe gidelim,” der.
Fuat, “Tabii aşkım,” diyerek yanıt verir. Birbirlerine “Seni seviyorum,” dedikten sonra telefonu kapatırlar. Fuat, şık bir restoranda iki kişilik masa ayırtır. Akşam, Selma’yı alır ve restorana doğru yola çıkar. Selma, arabaya bindiğinde gününün nasıl geçtiğini Fuat’a anlatır. Fuat ise sevgi dolu bakışlarla bir Selma’ya bir yola bakar.
Fuat ve Selma restorana vardıklarında arabalarını valeye teslim edip el ele restorana giriş yaparlar. Garson, masalarına kadar eşlik eder. Fuat, Selma’nın sandalyesini çekip oturmasını bekler, ardından kendisi de karşısına geçip oturur. Sevgi dolu bakışlarla birbirlerine bakarken garson gelir ve siparişlerini alır. İkisi de oldukça acıkmıştır, yemeklerini sabırsızlıkla beklerler. Gelen yemeklerini yerken bir taraftan düğün hazırlıklarını konuşur, balayı için plan yaparlar.
Yemeklerini bitirdikten sonra restorandan çıkar ve arabalarını teslim alıp yola koyulurlar. Fuat, Selma’yı evine bırakır ve kendi evine gitmek üzere yola çıkar. Eve vardığında çok yorgundur. Hemen duş alıp dinlenmek ister. Üzerini çıkarıp duşun altına girdiğinde o gün ofiste yaşadığı olayı, Ebru’nun söylediklerini düşünmeye başlar. Kafasında bu düşüncelerle duştan çıkar, pijamalarını giyip yatağına uzanır.
Günler hızla geçerken Fuat, Ebru ile yaşadığı bu garip karşılaşmayı tamamen unutur. Artık tek düşündüğü şey Selma ile yaşayacağı düğün ve sonrasında paylaşacakları hayattır. Düğün günü hızla yaklaşırken, bu iki aşık birbirlerine olan sevgilerini her fırsatta dile getirir.
Bir akşam, Fuat işten eve döndüğünde yorgun bir şekilde duşa girer. Duşun rahatlatıcı etkisiyle günün yorgunluğunu atarken, uzun zamandır aklına gelmeyen Ebru’nun söylediklerini hatırlar. Kendi kendine, “Bu sadece bir rüyaydı,” diyerek düşüncelerini dağıtmaya çalışır. Ancak o gece rüyasında yine Ebru’yu görür. Bu kez Ebru, Fuat’a Selma ile evlenmemesi gerektiğini, mutsuz olacağını, borçlarından kurtulamayacağını ve sonunda her şeyini kaybedeceğini söyler.
Fuat, kan ter içinde uyanır. Neler olduğunu anlamaya çalışırken başucundaki sürahiden bir bardak su koyup içer. Rahatlamak için balkona çıkar. Gece yarısının serin havasında derin derin nefes alır ve kendi kendine, “Sanırım sadece düşündüğüm için gördüm,” diyerek tekrar yatağına döner.
Düğün günü geldiğinde, her şey hayal ettikleri gibi ilerler. Salon muhteşem bir şekilde süslenmiştir. Aileler ve dostlar, çiftin bu özel gününde yanlarındadır. Fuat ve Selma, el ele salona girip nikah masasına otururlar.
Nikah memuru önce Selma’ya sorar. Selma büyük bir mutlulukla “Evet” der. Ardından sıra Fuat’a gelir. Tam “Evet” diyeceği anda misafirler arasında Ebru’yu fark eder. Gözleri ona takılır, bir an şaşkınlıkla duraksar. Bu kadının burada ne işi vardır? Birileri ona kötü bir şaka mı yapmaktadır?
Memur, Fuat’a soruyu tekrar yöneltir. Bu sırada misafirler şaşkınlıkla birbirlerine bakar. Selma ise hem misafirlere hem de Fuat’a bakarak olan biteni anlamaya çalışır. Fuat, kafasındaki düşünceleri bir kenara iterek derin bir nefes alır ve büyük bir coşku içinde “Evet” der. Salonda alkışlar yükselir. Nikah memuru, bu iki insanı karı-koca ilan eder ve aile cüzdanını Selma’ya verir.
Çift, ilk danslarını etmek için piste çıkar. Tüm gözler onların üzerindedir, ancak onlar sadece birbirlerinin gözlerine bakarak dans ederler. Fuat, dans sırasında bakışlarına hakim olamaz ve gözleriyle Ebru’yu arar. Ancak Ebru ortalıkta yoktur. Sanırım bir anlık hayaldi, diye düşünür.
Dansın ardından oyunlar başlar, herkes eğlenmektedir. Gecenin ilerleyen saatlerinde tebrikler sırasıyla gelir. Fuat ve Selma, balayını geçirecekleri otele doğru yola çıkmadan önce salondan ayrılan son kişiler olur.
Balayı boyunca, çift birbirlerine olan sevgilerini her fırsatta dile getirir ve mutluluklarını doyasıya yaşar. Eve döndüklerinde ise hayat normale döner. İş yoğunluğu artmıştır; hastalar, randevular ve günlük koşuşturmalar arasında zaman hızla geçer.
Düğünden sonra beş yıl geçmiş, Fuat artık bir çocuk sahibi olmayı istemektedir. Babalık duygusunu yaşamak isteyen Fuat, bu isteğini defalarca Selma’ya açar. Ancak Selma her seferinde konuyu kapatmaya çalışır. Zamanla bu durum, aralarında büyük bir sorun haline gelir. Tartışmalar giderek artar ve sonunda yerini ciddi kavgalara bırakır.
Selma artık eskisi gibi değildir. Fuat’a karşı mesafeli davranmaya başlamış, onun dokunuşlarından bile kaçınır olmuştur. İşlerini bahane ederek eve geç gelmekte, Fuat yokmuş gibi davranmaktadır. Fuat, Selma’nın bu tutumuna bir anlam veremez. Acaba Selma onu artık sevmiyor mu, yoksa hayatında başka biri mi var? Ancak Selma, tanıdığı kadın değildir.
Bir sabah, Fuat işe gitmek için uyandığında Selma’nın evden erken çıktığını düşünür. Ancak yatağın başucunda bir not bulur. Notta sadece şu yazmaktadır:
“Ben gidiyorum, hem de bir daha dönmemek üzere.”
Fuat, bu notu okuyunca neye uğradığını şaşırır. Selma, kendisine hiçbir açıklama yapmadan yılları bir cümleye sığdırıp gitmiş midir? Bu mümkün müdür? Evet, mümkündür. Yılların verdiği profesyonellikle kendisini sakinleştirmeye çalışır ve işe gitmemeye karar verir. Sekreterini arayıp tüm randevularını iptal ettirir ve bir süre ofise gelmeyeceğini söyler.
Günlerce Selma’nın gidebileceği her yeri arar, ailesine ve arkadaşlarına sorar. Ancak hiç kimse Selma hakkında bir şey bilmemektedir. Tüm kapılar yüzüne kapanır. Fuat, bir zamanlar sevdiği bu kadından tek bir açıklama bekler: “Neden?”
Zamanla Selma’dan umut kesen Fuat, boşanma kararı alır. En yakın arkadaşı, başarılı bir avukattır. Onu arar ve müsait olup olmadığını sorar. Arkadaşı, müsait olduğunu ve hemen ofisine gelmesini söyler. Fuat, avukatın ofisine gider ve başından geçen her şeyi anlatır. Vekaletini verir ve işlemleri başlatır.
Bu sırada, Fuat’ın sekreteri ofiste biriken borç zarflarını kendisine getirir. Fuat, zarfları açınca şok geçirir. Selma, onun adına yüklü miktarda kredi çekmiştir. Fuat, bu durumu avukatına bildirir. Araştırmalar sonucunda tüm borçların Selma tarafından yapıldığı ortaya çıkar. Ancak Selma’nın telefonuna ulaşılamaz ve izine rastlanmaz.
Aylar geçer ve mahkeme günü gelir. Selma, ne kendisi gelir ne de bir avukat gönderir. Hakim, tek celsede boşanmalarına karar verir. Fuat, mahkeme salonundan çıkar ve artık bu kadına dair tüm hislerini geride bırakmaya karar verir. İşine geri döner ve hastalarını kabul etmeye başlar.
Bir gün Fuat’ın telefonu çalar. Arayan avukatıdır.
“Fuat, Selma’nın bir arkadaşını bulduk. Onun yanında kalıyormuş. Adresi aldım, gidiyorum,” der. Fuat, bu haberle sevinir ama sevincinin Selma ile ilgisi yoktur. Sadece borçlarından kurtulacağı için mutludur.
Avukat, Selma’nın arkadaşını ziyaret eder ve tüm olanları anlatır. Arkadaşının hiçbir şeyden haberi yoktur. Daha sonra Selma’ya dava açılır. Mahkeme, Selma’nın tüm borçları ödemesine karar verir.
Selma’nın mal varlığı banka tarafından ipotek edilir, her şeyini kaybeder. Artık ne bir psikiyatrist ne de bir evi olan Selma, bu şehirden ayrılır ve bir daha kimse ondan haber alamaz.
Fuat ise üzerinden büyük bir yük kalkmış şekilde hayatına devam eder. Ancak bir gece, yıllar önce rüyasında gördüğü Ebru’yu tekrar görür. Bu kez Ebru, onun hayatındaki gerçek yol arkadaşının kendisi olduğunu ve Selma’nın sadece bir sınav olduğunu söyler.
Sabah, Fuat kapısının çalınmasıyla uyanır. Kapıyı açtığında karşısında Ebru’yu görür. Fuat, şaşkınlıkla Ebru’yu içeri davet eder. Ebru, başından geçen her şeyi anlatır. Selma’nın, Fuat’ın hayatına girerek onu sınaması için bir araç olduğunu ve artık gerçek yol arkadaşının kendisi olduğunu söyler.
Fuat, bu açıklamalar karşısında şaşkın ama mutludur. İçinde yıllardır eksik olan bir şeyin tamamlandığını hisseder. Bu kez, gerçek hikayesi başlamaktadır…
Günay Polat
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Bir önceki yazımı okudunuz mu?
Oysa Gitmek Özgürlükmüş
Teşekkür ederim hocam🙏 dikkate alıcam🌼
Neden böyle bir yol izlenip ilk eşiyle böyle şeyler yaşanmış biraz saçma geldi 😔😔😔 sonun iyi bağlanması gerekiyor 😁
Neden ????