OTRAR’DA NELER YAŞANDI?

OTRAR’DA NELER YAŞANDI?

OTRAR’DA NELER YAŞANDI?

Kıymetli Tarih Severler;

Bu hafta sizlere Türk-İslâm tarihinin dönüm noktasını oluşturan Otrar hadisesinden bahsedeceğim.
Otrar hadisesi hakkında çok yazılıp çizilmiştir. Bu hadise, 1218 yılında Harzemşah Hakanlığı’nın sınır vilayeti olan Otrar şehrinde, şehir valisi tarafından casusluk gerekçesiyle Moğol tüccarlarının öldürülmesidir.

Otrar hadisesi, Moğol istilasının sebebi olarak gösterilir. Gerçekten de bu hadiseden sonra Cengiz Han, batıya büyük bir istila başlatmıştır. Önce hadisenin taraflarından yani Harzemşahlar’dan ve Moğollar’dan bahsedelim.

Harzemşahlar Devleti, 1097 yılında başkenti Gürgenç olmak üzere Harzem bölgesinde Kutbeddîn Muhammed tarafından, Büyük Selçuklu Devleti’ne bağlı olarak kurulmuş bir Türk devletidir.
Otrar hadisesinin olduğu 1218 yılına gelindiğinde Harzemşahlar, zamanla Selçuklu hükmünden çıkarak doğunun en büyük Türk-İslâm devleti hâline gelmiştir.

Bu esnada devletin başında Harzemşah Alâeddîn Muhammed vardı ve batıda Anadolu’ya ve kuzeyde Aral Gölü’ne, doğuda Çin topraklarına ve güneyde Hind Yarımadası’na kadar olan topraklar Alâeddîn Muhammed’in hükmü altındaydı. Moğollar ise Cengiz Han önderliğinde Moğol kabilelerini tek çatı altında toplamış, Çin’in istilasına başlamıştı. İki ülke artık sınır komşusuydu.

Cengiz Han, Harzemşahlar’ın gücünden çekiniyordu. Çin’in istilası devam ederken doğunun en büyük Türk devletini karşısına almak istemiyordu. Öncelikle Türkler’le ticaret yoluyla ilişki kuracak, casusları sayesinde Harzemşahlar’ın gücü hakkında bilgi sahibi olacaktı.

Harzemşah Muhammed de aynı durumdaydı. Cengiz’in Çin’i istilaya girişmesi onu düşündürüyordu. Aslında Çin’in fethini o da düşünmüştü. Ancak bu işe önce Moğollar başlamıştı.
İlk adımı Cengiz attı. Bir elçilik heyetini Buhara’ya, Harzemşah Muhammed Han’a gönderdi. Bu heyet Mahmud el-Harezmî, Buharalı Ali Hoca ve Otrarlı Yusuf isimli üç Müslüman’dan oluşuyordu.

Elçinin getirdiği mektup Sultan Muhammed’in telaşlanmasına ve öfkelenmesine sebep olmuştu:
“Devletinizin büyüklüğünü ve genişliğini biliyorum. Sizinle dost olmayı istiyorum. Size ‘oğullarımın en değerlisi’ gözüyle bakıyorum. Sizin de bildiğinizi tahmin ediyorum. Ben, Çin’in büyük bir kısmının hükümdarı olmakla birlikte kuzeydeki tüm kabileler benim emrim altındadır.”

“Büyük madenlere sahip olmakla birlikte karınca sürüsü gibi ordulara da sahibim. Ancak kimsenin toprağında gözüm yoktur. Benim amacım Türk ve Moğol halkları arasında ticareti geliştirmek. Bunun için sizinle ticaret anlaşması yapmak istiyorum. Bu anlaşmanın iki devletin ve iki halkın da yararına olduğunu düşünüyorum.” Harzemşah emirlerinin yüzleri asılmıştı.

Cengiz Han’ın Sultan’a hitaben “oğlum” demesi kabul edilebilir değildi. O zamanlar “oğlum” ifadesi genellikle emir ve valiler için kullanılırdı. Böylece Cengiz Han, “oğlum” diyerek Sultan’ı bir emiri gibi gördüğünü söylemiş oluyordu.

Sultan Muhammed, elçilerden Cengiz Han ve Moğollar hakkında bilgi almış, aldığı bilgiler onu ürkütmüştü. O da Cengiz’in hakaretini alttan alıp ticaret anlaşmasını imzalamaya razı oldu. Buna göre iki ülkenin tüccarları amanname ile rahatça ticaret yapabilecekti.

OTRAR’DA FACİA

Cengiz Han ile Sultan Muhammed arasında ticaret anlaşması yapılmış ve bu tüccarlar da anlaşmaya istinaden Türk ülkesine giriş yapmışlardı.

 

Daha önce de Harzemli tüccarlar Moğolistan’a gitmiş, hatta bazı malları bizzat Cengiz Han’a satmış, hoşnut olarak geri dönmüşlerdi. Cengiz Han, bazı tüccarların fahiş fiyatına rağmen ticareti teşvik etmek istediğinden onlara dokunmamıştı.

Cengiz’in emri üzerine büyük bir ticaret kervanı hazırlanarak Cengiz Han’a haber verilmiş, bu tüccarları bizzat Cengiz Han uğurlamıştı. İçlerinde birkaç Moğol dışında neredeyse tamamı Müslümandı.
Ticaret kervanı beş yüz civarında tüccardan oluşmaktaydı. Bazı kaynaklarda tüccar sayısı dört yüz elli olarak da geçmektedir. Bu sayıyı daha az gösteren kaynaklar da bulunmaktadır.

Bu ticaret kervanı Harzemşahlar’ın sınır şehri Otrar’a geldi. Askerler şehrin valisi İnalcık’a haber verdiler. Vali, Sultan Muhammed’in annesi Terken Hatun’un yeğeni olup Kıpçak kökenliydi. Emrinde yirmi bin askeri vardı. Sultan ona Kayır Han unvanını vermişti. İnalcık, kervanın yanına yaklaşarak onlardan bilgi aldı. Sorular sordu.

Bu arada Vali İnalcık’ın devamlı soru sorması, diğer tüccarların sabrını tüketmişti. Sonuçta yapılan anlaşma gereği ticaret yapıyorlardı. Bu kadar sorgu onları şüphelendirmişti. Vali İnalcık, bir süre sonra tüccarların hepsini casus oldukları gerekçesiyle tutuklattı.

Vali İnalcık, Sultan Muhammed’e bir mektup göndererek alıkonulan tüccarların casus olduğunu iddia ederek taşıdıkları mallar ve bu malların değeri konusunda bilgi vermiş ve bu kişiler hakkında ne yapması gerektiğine ilişkin Sultan’ın emrini beklemiştir.

Sultan Muhammed ise “Bu kişilerin derhal öldürülmesini ve mallarına el konulmasını” emretmişti. Ancak bir kaynağımıza (Nesevî) göre, Sultan tüccarların sadece tutuklanmalarını söylemiş, öldürülmelerine dair bir emir vermemiştir.

Sultan’ın bu kararı vermesinde İnalcık’ın annesi Terken Hatun’un akrabası olması ve Harzemşah ordusunun büyük bir kısmının annesinin de mensubu olduğu Kanglı (Kıpçak boyu) olmasının etkili olduğu söylenebilir. Belki de Sultan, annesiyle veya ordusundaki Kanglı asıllı komutan ve emirlerle karşı karşıya gelmek istememiştir.

Ancak netice olarak ticaret anlaşmasına rağmen “tüccar” olarak Harzemşah ülkesine gelen çoğunluğu Müslüman bu kişiler Sultan’ın emriyle katledilmiştir. Bu şüphesiz büyük bir hata olup Sultan Muhammed’in öngörü yoksunu ve ileri görüşlü olmadığına delildir. Bu olayda tüm kaynakların mutabık olduğu konu, Vali İnalcık’ın açgözlülüğüdür. Otrar’da tam bir facia yaşanmıştı.

Bu tüccarların içlerinden biri bir şekilde bu katliamdan kurtulmuş ve zorlukları aşarak Moğol ülkesine ulaşmış ve Cengiz Han’ın huzuruna çıkarak olayı ayrıntısıyla Cengiz Han’a anlatmıştır. Cengiz Han o kadar öfkelendi ki gözlerinden yaşlar döküldü. Cengiz Han, bu olay üzerine üç gün boyunca bir mağaraya çekilerek yas tutmuş ve intikam yeminleri etmiştir.

Cengiz Han, daha önce Harzemşahlar’ın hizmetinde bulunmuş olan İbn-i Kefrec Buğra ile yanında iki Moğol’u Sultan Muhammed’e elçi olarak göndermiştir. Cengiz’in mektubu ultimatom niteliğindedir:

“Yapılan anlaşma neticesinde tüccarlara dokunmamak gerektiğine ilişkin amanname vermiştiniz. Ancak buna uymadınız. Verilen söze uymamak kötü bir davranıştır. Eğer bunu Müslüman bir emir yapıyorsa daha da kötüdür. Bu cinayette payınız yok ise katliamı gerçekleştiren Otrar Valisi’ni bize teslim edin ve onun cezasını biz verelim. Böylece aramızdaki anlaşma bozulmaz. Eğer aksi yönde davranırsanız savaşa hazır olun.”

Ancak Sultan yine basiretsiz davranarak elçi İbn-i Kefrec Buğra’yı öldürtmüş, heyetteki diğer iki Moğol’u ise tıraş ettirerek Cengiz Han’a göndermiştir.

Bundan sonrası ise tufandır, büyük istilanın başlayışıdır.

Muhabbetle…

Kaynakça:

Barthold, Vasiliy, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, çev.: Hakkı Dursun Yıldız, TTK Yay., Ankara, 1990.

Cüveyni, Alâeddîn Ata Melik, Tarih-i Cihanguşa, çev. Mürsel Öztürk, Ankara 1988, c. II.

Cüzcani, Minhac-ı Sirac, Tabakat-ı Nasıri Moğol İstilasına Dair Kayıtlar,  Çev. Mustafa Uyar, Ötüken Neşriyat,   İstanbul, 2016.

Cüzcani, Minhac-ı Sirac, Tabakat-ı Nasıri Gazneliler, Selçuklular, Atabeylikler, Harzemşahlar,  Çev. Erkan Göksu, TTK Yayınları,  Ankara, 2015.

D’ohsson Abraham Constantin, Moğol Tarihi, Çev. Bahadır Apaydın, Nesnel Yayınlar, 2008, İstanbul.

Gürbüz, Meryem, Harizmşahlar, Boğaziçi Yayınları, İstanbul, 2014.

İbnü’l Esir, El Kamil Fi’t-Tarih, trc.: Ahmet Ağırakça-Abdülkerim Özaydın, Bahar Yayınları, İstanbul 2008, c. XII.

Kafalı, Mustafa, Cengiz Han, TDV İslâm Ansiklopedisi

Kafesoğlu, İbrahim, Harzemşahlar Devleti Tarihi, TTK, 2000.

Nesevî, Muhammed Bin Ahmed, Celaleddîn Harzemşah Biyografisi, Hikmetevi Yayınları, 2021.

Özaydın, AbdülkerimHarzemşahlar Devleti, Türkler-Cilt lV, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, 2002.

Özaydın, Abdülkerim Muhammed Bin Tekiş, TDV İslam Ansiklopedisi.

Roux, Jean Paul, Moğol İmparatorluğu Tarihi, Çev. Aykut Kazancıgil, Ayşe Bereket, Dergah Yayınları, İstanbul, 2018.

Taneri, Aydın, Celaleddîn Harizmşah, TDV İslâm Ansiklopedisi.

Taneri, Aydın, Celalu’d Din Harizmşah ve Zamanı, Kültür Bakanlığı, Ankara, 1977.

Taneri, Aydın, Harezmşahlar, Bilge Kültür Sanat Yayınları, İstanbul, 2014.

Temir, Ahmet, Moğolların Gizli Tarihi, TTK Yay. 1986, Ankara.

https://islamansiklopedisi.org.tr/harizmsahlar

https://fisildayankalemler.org/kilic-arslanin-zaferi/

https://fisildayankalemler.org/anadolunun-sanli-direnisi-ve-sultan-kilic-arslan/

 

Editör: Murat ÇATAL

Genel Yayın Yönetmeni: Elif ÜNAL YILDIZ

Yorumlar (1)

  1. Mehmet
    • 29/05/2024

    Kalemine sağlık

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Mustafa CANKURT

1978 yılında Aksaray'da doğdum. Anadolu Üniversitesi İşletme bölümü ve Atatürk Üniversitesi Sosyal Hizmet Lisans bölümlerinden mezun oldum. Tokat Zile Devlet Hastanesinde Sosyal Hizmet Uzmanı olarak görev yapmaktayım. Evliyim; Halil Furkan, Ömer Faruk ve Ayşe Naz isimlerinde üç çocuğum var. Okumaya düşkünüm, ortaokul yıllarından beri iyi bir okuyucuyum, özellikle tarih okuyucusuyum. 2020 yılı eylül ayında “Siyah Sancağın Gölgesinde-Celaleddîn Harzemşah” isimli “tarihi roman” formatında ilk kitabın çıktı.