Mütevazı Olmak Kolay Değildir

Mütevazı Olmak Kolay Değildir

Mütevazı Olmak Kolay Değildir

“Gel ha gönül havalanma
Engin ol gönül engin ol”
Teslim Abdal…
Sevgili okurlar bugünkü yazımda sizlerle mütevazı olmanın zorluğu ve önemi üzerine sohbet etmek istiyorum.
Bilindiği gibi engin gönüllü olmak, kendi gerçeğini olduğu gibi görebilmeyi ve ona göre de yaşamayı-davranmayı gerektirir. Kendini abartmadan, özü ile sözü arasında paralel kalabilme ve bir olmakta mütevazı olmaya hizmet eder.

Geniş olmayı, sabırla davranmayı, yumuşak, empatik ve gerçekçi olmayı gerektiren bir hal tarzıdır aynı zamanda.
Gel gör ki bu kolay bir iş değildir.
Mütevazı olmak zor bir iştir. Çoğunlukla bu tutum ve davranışı geliştiremeyiz ve bu da tabii ki sosyal ilişkilerimizde olumsuz sonuçlara ve sorunlara yol açar.

Yönetim makamında isek bir toplumun kaderini bile olumlu veya olumsuz etkilemeye yol açabilecek bir özellik ve yetenektir mütevazı olmak ya da olmamak.

Mütevazı olabilmek neden zordur?

Çünkü insan doğası ile doğrudan çatışmayı gerektiren bir hal tarzıdır.
Belli bir geniş ufuk, düşünme yeteneği, bilgi, yaşam tecrübesi ve derli toplu felsefi bakış olmadan mütevazı olamayız. Buna insanın biyolojik doğası engeldir.
Mütevazı olamamamızın doğamız ile doğrudan ilgisi vardır.
İnsan doğası bencil ve benmerkezci karakteri gereği kendi yetmez ve yanılgılı hallerini kabullenebilen, öz eleştirel olabilen bir doğa değildir.
Bırakalım çok muğlak ve tartışılır hata ve kusurlarını bir yana en belirgin ve şüphe götürmez yalınlıktaki eksiklik ve kusurlarını bile kabullenmekten kaçınır.

Gerçekliğini kabullenme mütevazılığını göstermek insan doğasının kendini beğenen, kendine sevdalı ve egosantrik karakterinden dolayı zordur.
Mesela yönetim kademesinde olup da “Ben bu işi doğru yapamadım. Kusur bende, görevimden istifa ediyorum.” diyen birini göremedim. Varsa da istisnadır.
Ya da ” ben bu işi yapamam, daha iyi yapabilecek olanlar var, onlar yapsın” diyen birini de göremedim.
Peki neden ?
Cevap gayet açıktır aslında ;
Kendini mükemmel ve eksiksiz gören bencil doğamız, çıplak yanlışını bile mazeretlerin ve kendince uyduruk gerekçelerin ardına sığınarak durumunu aklayıp paklamaya eğilim gösterir. En bariz yanlışını bile rasyonalize etmeye çalışır ve böylece yanlış olduğu çok açık olan kabul edilemez davranışlarını bile aklileştirme çabası içine girerek yenilir-yutulur hale sokmanın yollarını arar.
Böylece uyduruk izahlarla ikna etme çabası içine girerek hem kendini ve hem de çevreyi inandırmak için kıvranır. Kıvırır desek daha mı doğru olurdu?
Hatasını kabul etmek insanın doğasının kendini merkez ve esas alan yapısından dolayı en zor kabullerin başında gelir.
Oysa ki mütevazı olabilsek pek çok stresli hallerden, yanlış adımlar atmaktan ve yanlış adımların olumsuz sonuçlarından da kurtulmuş oluruz. Ayaklarımız yere basarak daha objektif ve gerçekçi oluruz. Toplumla olan ilişkilerimizde daha muteber, saygın olabiliriz. Sakinliğimiz ve gerçekçiliğimiz ile daha sağlıklı bir psikolojiye sahip olabilir, sosyal yaşamımızda antipati yerine sempati kazanabiliriz.

Ne var ki mütevazı olmak, doğrudan bilgi ile ilişkili bir düzeyi ifade eder. Bilgide yüzeysellik mütevazı olmamızın önündeki en büyük engeldir.
Bilgi olmadan empati gücümüz ve yeteneğimiz gelişemez. Empati gücümüz olmayınca çevremizle doğru ilişkiler kuramayız. Kendimizi bilemez, gerçekçi olamaz ve özeleştirel olamayız.
Bütün bunlar da kaba bir kişilik olarak kendini abartan, yalana sığınan, antipati toplayan bir insan olmamızın öznel ve nesnel temelini oluşturur.
Hafiflemek, omuzlarımızdaki gerçek olmayan yükü atmak, sadeleşmek ve sempatik olmak için mütevazı olma çabamızı artırmalı ve geliştirmeliyiz.
Yeni yazılarda buluşmak üzere.
Doğan KARAAĞAÇ
20 Şubat 2024

Editör: Nigar KAYA

Daha Önceki Yazılarımızı Okudunuz mu?

https://fisildayankalemler.org/kuresellesen-dunya-ve-insanlik/

Yorumlar (2)

  1. Yıldız TEK GAMLI
    • 22/02/2024

    Hocam sıfatlarla, statülerle, oturulan sandalyeye yapışmakla değil yürekle yaparsak işlerimizi bencillik yok olur

  2. Bekir SEVİK
    • 21/02/2024

    Kaleminize sağlık Doğan Hocam. Ne yazık ki insan doğasında bencillik çokça mevcut. En dürüst bildiğimiz kendimizin bile geçmişine baktığımızda, zaman zaman bencillikler yaptığımızı görürüz. Sanırım biraz da yaşla alakalı. Kimi insan yaşı ilerledikçe mütevazılaşıyor. Ama maalesef kötü huylu olan insanlar yaşlandıkça bu konuda daha da sapkınlaşıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Doğan KARAAĞAÇ

1963 yılında Diyarbakır'a bağlı Çermik İlçesinin Ekrek (Köksal) köyünde çiftçi bir ailenin onuncu çocuğu olarak yaşama gözlerini açtı. İlk ve ortaokulu Çermik'te, sağlık kolejini Van'da okudu. Toplumcu- gerçekçi çizgide yazan yazarın; O Dağ Yürekli (2011 yılında) Sewat (2012 yılında) adlı şiir kitapları yayınlandı. Cendere adlı ilk romanı Ağustos 2020'de Cendere 2 adlı romanı 2021'de Alan yayıncılıktan çıktı. Cendere 3 adlı roman yazımını sürdüren yazarın Nisan 2023'te sağlıklı topluma giden yolu ve yeni bir yaşam modelinin önerisini ve insan doğasına dair yeni tezlerini de içeren İNSAN DOĞASI VE BÜYÜK ÜTOPYA adlı kitabı Alan yayıncılık tarafından yayınlandı. İNSAN DOĞASI VE KAOSTAN ÇIKIŞ adlı yeni bir çalışmayı sürdüren yazar, DİLSİZ DÜNYA adlı bu çalışması ile insanlık ailesinde doğru bir hayvan sevgisini yaratmayı amaçlamış ve doğru yaklaşımı tanımlamaya çalışmıştır. Türkiye PEN üyesi olan yazar iki çocuk babasıdır.