Kuşbakışı

Kuşbakışı

Kuşbakışı

Dinlemekten hiç sıkılmadığım, insanlığı cihada çağıran lakin insan katlini meşrulaştırmayan bir vaazsın benim için. 30.10.2022 tarihinde parmaklarımdan telefonumun notlar kısmına düşmüş bu satırlar. Adresi çok net olan kelimelerdi. Sahibine ulaştığında ne hissettirdiğini tahmin etmiyordum, biliyordum.

Kelimeler şimdi de bir araya geliyor aslında, yine şık kombinasyonlarla. Adrese teslimde bazı aksaklıklar var gibi. Özeleştiri sekansında bir araya gelirsek eğer sizlerle – ki buna henüz hazır değilim – orada uzun uzun değineceğim, üzerine paragraflar hazırlayıp, iğneyi çuvaldızı ne bulursam kendime saplayacağım, sözüm olsun.

Şimdi daha kolay olanı yapalım birlikte. Özenli, hisli kelimelerin adrese tesliminde neler engel oluyor bize, birlikte bakalım; toplumsal normlara dokundura dokundura eleştirelim.

Böyle bir dünyada yaşamanın o sandıklara kilitlediğimiz aşklarımıza nasıl zarar verdiğine, enflasyona yenik düşen romantikliğimizin yıllar içinde kaybettiği değerine bakalım. Bakarken fark edelim, önce ağız dolusu sövelim bu sisteme, sonra yenilmemeye yeminler edelim kapitalizme.

Geçim derdi, seçim derdi yıllardır ezberlediğimiz bir türkü zaten. Şimdilerde buna hayatta kalma derdi, özgür olamama sorunsalı, hakkımı korumalıyım yoksa yenmesi bir sandviç kadar kolaydır ezberleri ekleniyor.

Bu yeni türküler öyle sıkıştırıyor ki öyle üzüyor ki romantik serseri kalplerimizi… Üzgün, depresif, melankolik, umutsuz simülasyon karakterleri olarak bu kadar harabiyetin içinde birbirimizi sevmeye çalışıyoruz.

Erteliyoruz sevdiklerimize sevdiğimizi söylemeyi, üstelik ertelediğimizin farkına varmıyoruz ki bunu değiştirebilelim. Yaşamın hengamesi ele geçiriyor bizi, görünmez iplerimizden sıkı sıkı kavrıyor. “Seven sevdiğine sevdiğini söylesin” basit ve bir o kadar da anlaşılır söylemi, klişe olarak hafızalarımızda yerini büyük bir özenle koruyor fakat derinine inilip kazı çalışmaları yapılamıyor orada.

Ne oluyor da bu anlamlı cümleyi içselleştiremiyoruz? Ne oluyor da kendi hayatımıza ancak bir yabancının dış kapıdan evimize baktığı kadarı ile müdahil olabiliyoruz sadece?

Kuşbakışı bakamıyoruz. Şöyle bir yükselip yukarıdan bakamıyoruz; kutuplardan basık, ekvatordan şişik hayatlarımıza. Hayal edelim birlikte. Bir helikopter alıyor bizi en müsait durağımız olan ‘gözlem’ durağından.

Yükselirken bazı şeylerin küçüldüğünü fark edersiniz. Somut, dokunulabilir olan ne varsa uzaklaştıkça küçülür: yeni aldığınız arabanız, son model telefonunuz, ev eşyalarınız, eviniz, arsanız yahut zar zor kirasını ödeyebildiğiniz eviniz, dosya kağıtlarına sığdıramadığınız borçlarınız, 88 taksitle aldığınız devremülkünüz… Ne varsa küçülür, ufacık olarak semaya yükseldikçe.

Ama gelin biz fazla yükselmeyelim. Yaklaşık 30 metre yükseklikten, gözlem durağından hareket ettiğimiz helikopterimizle bir süre hayatımızın üzerinde serbest uçuşlar yapalım.

Uzaklaştıkça küçülenleri gördük birlikte, uzaklaştıkça büyüyenler var bir de… Özlem mesela. Yazılı olmayan kurallardandır; ne kadar uzaklaşırsan o kadar büyük olur özlemin.

Elini uzattığında ulaşabildiğinin orada olduğunu bildiğinin kıymeti olmaz, hatta elini uzatıp orada mı diye yoklamazsın bile bir süre sonra. Ta ki yanında olmadığını, uzaklaştığını fark edene dek…

O yüzden kuşbakışı turlar yapılmalı gözlem durağından hayatımıza. Yükselip bir bakılmalı ki ne var ne yok bilelim; olanların da gerçek manada uzaklaşmadan sanal turlarla denemeler yaparak kıymetini bilelim.

Eşiniz, aileniz, sevgiliniz, çocuklarınız… Neyiniz varsa gerçek olan, bir yukarıdan bakmalı onlara. Aşağıdayken ağzımızdan taksitle çıkan ‘özledim’leri, ‘seviyorum’ları uzaklaşınca peşin peşin bağırmak isterseniz belki. Böyle sanal turlar yapmazsak şayet, bir gün en gerçeğinden tek yön turla uzaklaşınca peşin söylemeye kredimiz olmayabilir.

Yazar: Tuğçe Coşar

Baş Editör/Redaktör: Murat Çatal

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

İnstagram

Tuğçe Coşar

Yorumlar (2)

  1. Gülsüm
    • 24/09/2024

    Tebrik ederim 👍❤️

  2. Yıldız Tek Gamlı
    • 24/09/2024

    Çok güzel bir yazı ❤️ Son günlerde ben😁

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Tuğçe Coşar

Tuğçe Coşar 1994 yılında İstanbul, Bakırköy’de dünyaya geldim, aslen Elazığlıyım. Uludağ Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Maliye bölümü mezunuyum. Kişisel Geçmişim: İlkokul ve lise dönemlerinden beri içimde olan yazma aşkını, sonunda geniş bir kitleyle paylaşma cesaretini buldum. 30 yaşındayım ve hayatıma dair hissettiklerimi, düşüncelerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Eğitim ve Yaşam: İlkokul, lise ve üniversite eğitimlerimi Bursa’da tamamladım ve hâlâ Bursa’da ikamet ediyorum. Ailemin ilk çocuğu olarak dünyaya geldim ve daha sonra üç kardeşimin ablası oldum; bu statüyü hayatımda oldukça önemsiyorum. Mesleki Deneyim: Mağazacılık sektöründe yaklaşık 10 yıl çalıştım, bunun beş yılı yönetici pozisyonundaydı. Bu deneyim, insanları tanıma, hikâyelerini dinleme ve psikolojilerini anlama konusunda bana büyük katkılar sağladı. İnsanla iç içe olan her işin çok değerli olduğunu düşünüyorum. Kitap ve Okuma Tutkusu: Kitap okumak, çocukluğumdan beri benim için büyük bir keyif. Birçok insanın zorunluluk olarak gördüğü bu etkinlik, benim için farklı dünyalara açılan bir kapı oldu. Zaman zaman kitaplardan uzak kaldığım dönemlerde mutluluk seviyemin azaldığını fark ettim ve bu yüzden kitaplarla aramı iyi tutmaya kararlıyım. Artık vakit bulamasam bile sesli kitaplar dinleyerek bu kültürü yaşatıyorum. Yaşam Felsefem: Sosyal bir yaşam sürmeyi tercih ediyorum, çünkü bu beni dinç tutuyor. “İnsan olma” durumunu önemsiyorum ve her gün yeni bir şey öğrenerek, dün olduğumdan farklı biri olmaya çalışıyorum. Kültürel ve kişisel gelişime yatırım yapmaya devam ediyorum. Yazma Yolculuğum: 30 yaşıma geldiğimde yazılarımı paylaşma cesareti buldum. Yoğun iş hayatımı bırakıp masa başı bir işe geçince, kendime daha fazla vakit ayırabildim ve içimde biriken kelimeler akıp gitmeye başladı. Bir hayat arkadaşım var ve onun destekleri de bu süreçte cesaretimi artırdı. Hayalim: En büyük hayalim bir kitap yazmak. Umarım bu hayalimi gerçekleştirir ve sizler de bu sürecin bir parçası olursunuz.