KANAVİÇE İŞLEMELİ YASTIK

KANAVİÇE İŞLEMELİ YASTIK

    KANAVİÇE İŞLEMELİ YASTIK

“Çocukluk anıları, sen uyandıktan sonra seninle kalan rüyalardı.” der Julian Bernes. Ben de ne zaman bir kanaviçe işleme görsem annemin kanaviçeden yastıkları gelir hatırıma. O an sihirli bir rüzgar fısıldar saatimin yelkovanına ve akrebine. Zamanım tersine işler. Alıp götürür beni cıvıl cıvıl çocukluğuma. Dünyamın kapıları kapanır, ruhumun şenlik kapıları açılır o evin kapısından girerken. Tüm benliğimi kuşatan bir sıcaklık hissederim, eşikten adımımı atarken. Çocuksu kahkahalarım yankılanır o an kulaklarımda. Seke seke, çocuksu adımlarla gezerim evin tüm odalarını. Bir kek kokusu büyüler çocuk ruhumu. Bir koşu mutfakta bulurum kendimi. Annemin ellerinden tebessümü gibi sıcacık, yüreği gibi puf puf bir kek dilimi bekler beni. Bir yandan kekimi yerim bir yandan da annemin yemek ve ev işi telaşını izlerim. Evine gösterdiği ihtimam paha biçilmez.

Mutfaktan çıkarım küçük balkona. Handan teyzenin yenidünya bahçesine açılır kapı. Sapsarı, bal gibi meyveler. Bir samimi el uzanır balkona, içi dolu yenidünya! Sonra ilişir gözlerim üst kattaki Mahmure teyzenin örgü dünyasına. Konuşamazdı, ördüğü liflerin ilmeklerine konuşurdu kendince.
Saatim hala tersine ilerliyor…
Hava kararmak üzere, diğer balkona koşarım heyecanla. Canım kardeşim daha çok küçük. Bebek ayaklarını sallamış sandalyesinden, evin çınarını bekliyor. Gözlerimiz lacivert doğanı arıyor. Ve arabayı park ediyor babamız. Gözlerinde özlem, yüreğinde sevgi, cebinde napoliten çikolata… Benim çocuk tabirimle ‘çekmeceli çikolata’. Tadını yalnızca o yaşlarda alabildiğim çikolata… Cebinde her gördüğümde mutluluğum kabuğundan çıkar, kalbimde yeşeren ormanda kuşlar şarkı söylerdi. Çocuk kalbi işte. Samimiyetle sunulan her şey, ayrı bir güzellik ayrı bir lezzet taşıyor.
Bir oyun coşkusu uyanır çocuk kalbimde. Ailece saklambaç oynarız. Hep bir ağızdan gülücükler yayılır yuvamıza.
Uyku vaktine götürür beni saatimin tik tak sesi. Aile sohbet zamanıdır bizim uyku öncesi. İnancımızdan ahlaka, günlük nasihatlerden şakalaşmaya birçok konu tatlı bir ninni hükmüne geçiyor o an.


Gözlerimiz kapanır, huzurlu bir uykuya dalarız bir kanaviçe işlemeli yastık ve yüzümüzü okşayan rüzgarın esintisi.
Kapatırım kapılarını o güzel yuvanın. Dışarıdan betondan duvarlar görünse de içeride hep sevginin simyası hüküm sürerdi. Her madde bir mana bulurdu, her eşya güzel bir duyguya dönüşürdü. Eteklerimi zor bırakır çocukluğum. Sihirli rüzgar biter, saatim artık zamanı ileri taşır. Uyanırım gerçek dünyaya. Çocukluğuma yaptığım her yolculukta minnet duygusuyla dönerim şu yaşıma.
İç dünyamızdaki gizliliklerin kalktığı, öz benliğimizin serbestçe ortada dolaştığı yerdir aile. Pürtelaş yaşadığımız dünyada inzivaya çekildiğimiz, karanlık dünyada yön bulduğumuz, her üzüntüye kalkan olan, acımasız olan bu zamanda yüreklerimize ve bedenlerimize sığınak olan son kaledir aile.
Aile ortamı ayaklarımızı sağlam basabileceğimiz bir zemin, yorgunluklarımıza bir ilaç, düş kırıklığımıza bir onarım merkezidir.
Aile ortamını tanımlarken en önemli unsur, çocuğun esenliğidir. Tüm fertlerin anlaşıldığı, değer gördüğü, her hali ile kabul edildiği, ruhunun sevgiyle dolduğu ortamdır aile.
Modern dünya anlayışı, son kalemiz olan aileyi, gün geçtikçe dönüştürüyor. Yuvaları evlere, sıcak sohbetlerin olduğu ortamı sessizliğe, birlikteliği bireyselliğe, sevgi bağını wi-fi bağlantısına dönüştürüyor. Evler artık sadece çocuklar için değil, yetişkin bireyler için de içlerinde hayal kurdukları, aidiyet duygusunu güçlendirdikleri bir ortam olmaktan çıkıyor. Bu sebeple elimizde kalan son kale ‘AİLEYİ’ korumak için tüm gücümüzle mücadele etmeliyiz.
İnsan anılardan, hatıralardan bir kimlik oluşturur. Anılar hareket etmez. Bir mekanda var oldukları ölçüde duvar gibi sağlam olurlar. Her biriken anı da hatıraları meydana getirir. Bu sebeple her aile ferdinin, özellikle minik kalplerin içinde hep sevgi simyası işlemeli. Sevgi dokunuşlarıyla, koku ve lezzetlerle çocuğun bilinçaltına nakşedilecek hatıralar bırakılmalı. Çünkü insanın anayurdu, doyasıya yaşadığı, güzel anılar biriktirdiği çocukluğudur.
”Dünyaya bir kez bakarız çocuklukta. Geri kalanı hatıralardır.”
SEVGİYLE KALIN…

Yazının tamamı yazara aittir.
RUMEYSA KAYA ODABAŞ

Editör Ümmü Özçelik

Genel Yayın Yönetmeni : Elif Ünal Yıldız

https://fisildayankalemler.org/author/rumeysaodabas/#google_vignette

YAZARIN KİTABINA ULAŞABİLİRSİNİZ:

https://www.dr.com.tr/kitap/gokbey-goklerde-her-gezegen-ozeldir/cocuk-ve-genclik/okul-cagi-6-10-yas/cocuk-bilim/urunno=0002132007001

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 29/09/2024

    Yuva; ne yaşarsan yaşa sorgusuz sana kucak açılan yerdir...

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Rümeysa KAYA ODABAŞ

14 Mayıs tarihinde dünyaya gelmiştir. İlahiyat mezunudur. Yedi yıl ücretli öğretmenlik yapmıştır. Beden Dili, hitabet, Diksiyon, Aile İçin İletişim, Çocuk Psikolojisi , Öğrenci Koçluğu, Özel Eğitim Öğretmenliği alanında eğitimleri vardır . Dil İşçileri Edebiyat Projesinde yer alıp mini hikayeler yazmaktadır. Çocuk kitapları yazma üzerine projeleri vardır .GÖKBEY GÖKLERDE-HER GEZEGEN ÖZELDİR kitabının yazarıdır. Evli ve bir çocuk annesidir.