İnsan Ritimleri
- Yazar: İdil Gürsu
- 4 Mart 2025
- 163 kez okundu

İnsan Ritimleri
Çok yorulduğum bir günün öğleninde bir parkta oturdum. Dinlendikçe olduğum yerde eridim ve bulanıklaştım. Güzel bir müzik eşliğinde etrafı izlemeye başladım. Bir video kaydı gibi her şey akıp gidiyordu; bozulmadan ve olması gerektiği gibi.
Taytını giymiş; sarı saçlı, kulaklıkları kulağında bir kadın tempoyla koşuyordu. Sonra bir çocuk beliriyor ve annesine sorular sorarak yürüyordu. Bir kedi geçiyor; geçerken sevimliliğini bırakıyordu. Yaşlı bir adam yürüyüş yaparken kollarını açıp kapatıyor; bedenine meydan okuyordu. Oradan tekrar geçmemek üzere bir genç gidiyor; bazense birisi bir yere yetişmek için koşuyordu.
Koşu yolunu her seferinde dönen kişilere bakıyordum. Nefes nefese; terli bir şekilde koşan bu insanların aklından geçenleri düşünüyordum. “İki tur daha; biraz açılalım; hava çok güzel; devam.” gibi şeyler miydi? Etrafın bir büyüsü vardı; olması gerektiği gibi bir yaşantısı vardı. Biraz sonra kadın tekrar dönüp önümden koşacaktı; bir çocuk tekrar sorular sorarak belirecekti; bir kedi ötekinin yanına gidecekti.
Sonra kulaklığımı çıkardım ve etrafı dinledim. Müzik kesilmemişti; şarkı devam ediyordu. Birkaç kuş; bazen köpek sesi; bazen baskın bir insan sesi rüzgârın esişiyle kulağıma ulaşıyordu. Her şey bir ahenkle devam ederken daha fazla sessizlik istedim. Kulaklarımı elimle kapattım; ancak müzik durmadı; şarkı bitmedi.
İnsan ritimleri. İnsanların ritimleri; gördükçe duyduğum ritimleri canlanıyordu. Kimisi pata pata diyor; kimisi fıtı fıtı diyordu. Her adımda bir ritim; bir özgünlük vardı. İnsanlar arttıkça bir orkestraya dönüştü. Birbirleriyle alakası olmayan; birbirleriyle uyumu olmayan ve birbirlerini fark etmeyen bu ritimler iç içeydi. Denizin dalgalarında bir aşağı bir yukarı hareket eden bir gemi gibi hareket ediyorlardı. Yol kıvrılırsa yönleri de kıvrılıyordu; ama ritimleri hiç bozulmuyordu.
Duraksasalar bile; değişseler bile ritimleri bozulmuyordu. Belki bir çocuk büyüdüğünde ritmini değiştirebilirdi; ama benzerdi; o yine de onun ritmiydi. Kulaklarımı açtım ve ritimleri değiştirdim. Artık adımlar ses çıkarmıyordu. İnsanların konuşmalarıydı bu seferki şarkı. Gözlerimi kapattım ve odaklandım.
Bir uğultu; arı vızıldamaları gibi hareketli; değişken bir şekilde duyuluyor; bazen yüksek bir ritim baskın çıkıyordu. Uğultu; tıpkı bir koku gibi yayılıyordu. Gözlerimi açtım ve etrafıma baktım. Artık ritimler yoktu; uğultular yoktu; müzik yoktu.
Derken tam önümden bir adam geçerken; pembe bir mama kabına takıldı. Mama kabı ağacın kenarından sürüklenip yolun ortasında kaldı. Büyü bozuldu; bir şeyler pürüzlendi; ritimler karıştı. Bir televizyon cızırtısı gibi; bir alarm gibi kulakları acıtmaya başladı.
Ama sonra bir kedi; bir kedi çıkageldi ve mama kabını kokladı. Ağacın etrafından dolanıp uzaklaştı. Sanki orkestra şefi herkesi hazırlar gibi çubuğunu havaya kaldırdı. Bir çocuk; küçük adımlarıyla koşarken mama kabına takılıp düştüğü anda müzik başladı.
Annesi koştu ve onu kucaklayarak götürdü. Sonra bir karga geldi; kabın yanından zıplayarak geçerken bir bakış attı ve uçtu. Ardından bir adam geldi; ayağıyla pembe mama kabını iteleyip ağacın kenarına; “tam olarak aynı yerine” koydu.
Böylece orkestra kesildi. Şimdi alkış zamanıydı. Bir yazar; bu gördüklerini not etmeye başladı. Düşündü ve yazdı. “İnsan ritimleri” adlı yazısında anlatmak istedi. İnsanların ritimleri vardı; insanlar da bunu duyuyor muydu?
Yazıyı tamamladığında orkestranın alkışlanması da durmuştu. Herkes evine gitmek için salondan ayrılırken hava kararıyordu. Ama hemen öncesinde birisi göründü. Kimsenin bilmediği biri; balkonda orkestrayı izleyen biri vardı.
Yazarı; alkışları; ritimleri biliyordu. Hepsini takdir ediyor ve duyuyordu. İşte bu hikâyedeki ben ise… Ben benim. İnsan ritimleriyim.
İdil Gürsu
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız
Başeditör/Redaktör: Murat Çatal
Herkesin bir ritmi var. Bakış açını sevdim. Tebrikler
Yazın çok güzel olmuş eline sağlık ❤️
Öncelikle Kalemine sağlik. Yazar olmak için ilk adımı atman güzel. Daha yolun başında olmana rağmen bu kadar güzel yazman umut verici.
Öncelikle Kalemine sağlik. Yazar olmak için ilk adımı atman güzel. Daha yolun başında olmana rağmen bu kadar güzel yazman umut verici.