İDEAL İLİŞKİ YOKTUR,KENDİ İLİŞKİNİ OLUŞTURMA VARDIR

İDEAL İLİŞKİ YOKTUR,KENDİ İLİŞKİNİ OLUŞTURMA VARDIR

İDEAL İLİŞKİ YOKTUR, KENDİ İLİŞKİNİ  OLUŞTURMA VARDIR

İnsan doğar, yaşar ve ölür. Aile, bu evrelerin “yaşama” kısmında olan bir film gibidir.Bu filmde evlendiğiniz kişi başrol oyuncu, duygularınız figüran, çocuklar ise konuk oyunculardır.

Bu film bazen drama, bazen aşk, bazen de gerilim filmidir. En istemediğimiz ise gerilim filmine dönüşmesi..

Peki bu senaryoları seçme şansımız varmı? Tabii ki olsa herkes sürekli aşk filmi tadında bir evlilik ister! Aslında kader seçeneklerini bize sunuyor. İşte duygularımız tam burada devreye giriyor ve seçme hakkımızı kullanıyoruz.

Ancak ilgisiz, çoğunlukla değer görmemiş bir çocukluk dönemi geçirmişsek, evlilikte yaşayacağımız mutluluk için en büyük handikap, geçmiş yıllardaki sevgiye olan açlıktır.

Çok susadığımız için de suyu verenden,çok suya odaklanabiliyoruz. Eş adayı evlilik öncesi süreçte çoğunlukla, bizi elde etme isteğinin verdiği yoğun gayret ve çabayla bu ilişkiyi evliliğe dönüştürme yarışındadır.

Biz bu duygu taneciklerini, “bana çok değer veriyor, çok seviyor ve her zaman ilgilenecek” algılarıyla farklı boyutlarda gezeriz.

Duygular bu aşamada çok yoğun hissedildiği için “tamam şimdi eksik parçayı buldum.”der ve değerimizi karşıdan gelen davranış biçimlerine göre şekillendiririz. Asıl film ise evlendikten sonra başlar..

Artık evlenmiş ve aynı evdesiniz. Yani hayat sanki sil baştan başlamıştır. Tabiri caizse pastanın kremasının süsü gitmiş, asıl lezzetinin önemli olduğu ana gelinmiştir. Ama durum burda beklentiden biraz farklı gelişir.

Özellikle ilk aylar geçtikten sonra ilgi odağı olma derecesi düşmeye başlayınca yine sizin algınıza göre bazı gerçekler ortaya dökülür. Bu noktada “ben kiminle evlendim, gercekten onu iyi tanıyor muyum?” gibi bazı olumsuz düşünceler ortaya çıkabilir.

Eşinizle aranızda duygulardan çok mantıksal düşünceler ve diyaloglar ağır basmaya başlar.

Tamda burada beyninizdeki sirenler uyarı verir “o da sana değer vermiyor, seni gereği kadar sevmiyor yani onun da diğerlerinden farkı yok, o da beni büyüten ailemle aynı” gibi iç sesleri konuşur durur. Evet işte tamda burda bir karar vermemiz gerekiyor.

Geçmişe takılıp kalmak mı? Anda kalıp çözüme mi odaklamak?

Evet çocukken sevgisiz, ilgisiz, değersiz büyütülmek bizim seçeneğimiz değildi. Peki bize ait olmayan bir tercih, geleceğimiz adına nasıl karar verebilir?

Bilmeliyiz ki bu evlilik müessesesinde olağan dışı bir durumla karşılaştığımızda, sahip olduğumuz irade gücüyle “duygularımızı yönetmek” bizim yeteneklerimize bağlıdır. Burada bir örnek verecek olursam, gölgemizin olduğu bir gerçek var ve gölgemiz nereye gitsek bizi takip eder, biz onu değil!

Eğer biz gölgemizi takip eder gibi sürekli ona odaklanırsak, önümüzü nasıl göreceğiz?Etrafımızdaki güzellikleri nasıl farkedeceğiz?

Artık bir karar vermemiz ve başkalarının bize değer biçmesinden çok, hakettiğimiz değeri biz kendimize vermeliyiz. Bedenimizi, ruhumuzu, yapımızı, yaratılışımızı sevmeliyiz. Kendimizi zaman zaman ödüllendirebilmeliyiz.

Aynadan kendimize baktığımızda “gören gözlerim, duyan kulaklarım, tutabilen ellerim, muhteşem yaratılışımla, herşeyimle ne kadar da güzel nimetlerle donatılmışım Elhamdülillah” diyebilmeliyiz.

Unutmayalım!

Biz değerli bir varlığız. Kendimizi sevdiğimiz kadar hisseder ve hissediliriz bu dünyada..

Yani kıssadan hisse, “Kendimize verdiğimiz değer ve sevgi” mutlu bir ailenin mihenk taşıdır vesselam.

Nuray Bingöllü

Baş Editör: Elif ÜNAL YILDIZ 

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

MUTLULUK BİR BAKIŞ AÇISIDIR 

 

 

Yorumlar (5)

  1. Semiray
    • 7/05/2024

    Kalemine sağlık. Tebrikler.

    • 9/04/2024

    Evlilik önemli ❤️

  2. Mine Çelikkol
    • 5/04/2024

    Nuray yavrum maşallah pek çok kişiye faydalı olabilecek, güzel bir konuya değinmişsin. Yüreğine sağlık. Şeytanın vesvese ve fitneleri en çok da senin değindiğin bu ,çocukluk travmaları olan kişilerde etkili oluyor. Yaşca yetişkin ama içsel boşluk olarak çocuk alt beyinli kişilerin büyük beklentilerle yaptığı evlilikler çok kısa bir sürede sona eriyor.Tekrar kalemine yüreğine sağlık. Rabbimin rızası üzerine olsun yavrum.

  3. Semih
    • 5/04/2024

    Evliliğe olan düşünceleri olumlu anlamda değiştiren mükemmel bir yazı olmuş. Yazarın ellerine sağlık.

    • 4/04/2024

    Çok güzel bir yazı olmuş okurken keyif aldım ellerinize sağlık :)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Nuray BİNGÖLLÜ

1985 yılında İstanbul'da doğdum. İki çocuk annesiyim. 2003 yılında Sağlık Meslek Lisesi'nden mezun oldum. Eğitim hayatıma Sağlık Kurumları İşletmeciliği bölümünü okuyarak devam ettim. Acıbadem Hastaneleri dahil olmak üzere çeşitli özel kurum ve kuruluşlarda Acil Servis Sorumlu Hemşiresi, Poliklinikler, Ameliyathane , Nöroloji ve Onkoloji gibi birimlerde sağlık personeli ve bir dönem başhemşire olarak görev aldım. 2011 yılında dünyaya gelen ilk çocuğumu kendim büyütme isteğim nedeniyle iş hayatıma bir süre ara verdim. Eşim Aile Danışmanı E.Ferit Bingöllü ile birlikte, bilgi birikimimiz ve hayat tecrübelerimizi kullanarak, insanların hayatına olumlu yönde dokunabilmek niyetiyle yepyeni bir rotaya yelken açtık. Bu amaçla Gebze Teknik Üniversitesi ; * Aile Danışmanlığı * Evlilik ve İlişki Danışmanlığı * Aile ve Yaşam Koçu *Anlayarak Hızlı Okuma Eğitmenliği * Nefes Koçluğu eğitimlerini tamamladık. Şuanda Yazımı devam eden bir kitabım var.