Hayat Yavaş İçilen Bir Kahvedir
- Yazar: Fatma Yaman
- 13 Ağustos 2025
- 83 kez okundu

Hayat Yavaş İçilen Bir Kahvedir”
Cafe Şerit ,şehrin kalabalığından kaçmak isteyenlerin soluklandığı bir yerdi. Kitap okuyanlar, bilgisayar başında çalışanlar, kahveyle düşünenler… Duvarda sarı ışıklı bir yazı vardı:
“Hayat, yavaş içilen bir kahvedir.”
Cam kenarındaki köşede, her zamanki yerinde Ferudun oturuyordu. Saçı kır, sesi tok, üstünde sade bir ceket. Elinde filtre kahvesi, önünde küçük bir not defteri. Eskiden üniversitede hocaydı, şimdi sadece düşünürdü. Ve arada konuşurdu. Özellikle genç biri cesaret edip “Merhaba,” derse.
O gün, üç genç yan masaya oturdu. Üçünün de yüzünde farklı bir yorgunluk vardı. Biri yalnızlıktan, biri kimlik arayışından, biri sadece hayattan.
İçlerinden biri dayanamadı:
“Ferudun Bey, sizce biz niye bu kadar boş hissediyoruz?”
Ferudun başını kaldırdı, gülümsedi. Kahvesinden bir yudum aldı.
“Çünkü sizden önce herkes doluydu. Aileleriniz kendi korkularını sizde doldurdu, öğretmenler başarıyı, reklâmlar güzelliği, sistem hızı… O yüzden şimdi boş hissetmek aslında özgürleşmeye başlamaktır.”
Kız, kaşlarını çattı:
“Ama bazen öyle yalnız hissediyorum ki…Sanki dünyada yaşayan tek canlı benmişcesine bir his.Kaçamıyorum üstelik kalabalıkların içinde bile o var, yalnızlık “
Ferudun defterine bir şeyler karaladı, sonra cevapladı:
“Yalnızlık kötü değildir. Toplumda kalabalığın içinde bile yalnızsın. Asıl mesele, yalnızken kendinle sohbet edebiliyor musun?”
Diğer genç çantasından bir kitap çıkardı, kapağında ‘Varoluşçuluk’ yazıyordu.
“Hocam, biz gerçekten kendi seçimlerimizle mi var oluyoruz? Yoksa her şey zaten bir oyunun parçası mı?”
Ferudun gülümsedi.
“İnsan kendi senaryosunu yazabilir. Ama sahneye çıkınca, seyirci alkışlamazsa ne kadar cesursun, o belli oluyor. Kimin için oynuyorsun, asıl soru bu.”
Üçüncü genç, hiç konuşmamıştı. Birden sordu:
“Ben hayatta ne yapmak istediğimi bilmiyorum. Bu çok kötü mü?”
Ferudun kahvesini bitirdi. Fincanı çevirdi, içine baktı.
“Hayatta ne yapmak istediğini bilmemek, kendine hâlâ açık bir yol bırakmaktır. Korkma. Bilmekten çok hissetmek lazım. Yol, bazen sadece yürümeden görünmez.”
Cafe’nin hoparlöründen yavaşça Joe Hisiashi çalmaya başladı. Dışarıda yağmur atıştırıyordu. Gençler sessizce düşünürken Ferudun ayağa kalktı, ceketini düzeltti.
“Bir gün anlarsınız,” dedi, “kahve soğuyunca da içilir ama anlamlar sıcakken konuşulur.”
Ve çıktı. Kapıdan çıkarken geride bir fincan bıraktı. İçinde biraz kahve, biraz gölge, biraz da cesaret…
Fatma Yaman
Metnin bütünü yazarına aittir.
Caz Gecesi (The Blue Room)
Uzun zamandır sizin yazılarınız kadar güzel, anlamlı, sıcacık, yaşama dokunan ve anlayabilene mesajlar , hatırlatmalar veren bir yazara denk gelmemiştim. Teşekkürler Teşekkürler
Harika bir öykü 👌 kaleminize yüreğinize sağlık ❤️