Gülmek Üzerine Düşünceler

Gülmek Üzerine Düşünceler

Gülmek Üzerine Düşünceler

Söz sanatlarının gücünü uzun süre, pek önemsemedim. Onların insanları yalnızca ağlatmak için değil, güldürmek için de kullanıldığını iyice anlayınca aklımda bir perde aralandı. Heyecanlandım. Böylece şakanın, güldürünün ve komedyenliğin sırrına eriştiğimi sandım; oysa eriştiğim sır değil, ortada gezen bir şeymiş.

Sonunda şuna karar vermiştim: İnsanları güldürmenin biraz yetenekten, biraz zamanlamadan ibaret olduğunu bilmek bana yeterdi. Zaten azınlığın işinden çok çoğunluğun eylemi olan gülmek daha çok ilgimi çekerdi. O zannedilenin aksine daha karmaşıktır. O nedenle güldürmek üstünde değil, gülmek üstünde durmak işime gelir.

Her şeyden evvel gülmenin istem dışı olduğu kadar isteğe de bağlı olduğunu kabul etmek gerekir. Sevdiğimiz insanların komik olmayan şakalarına bile gülmemiz, sevmediğimiz kişilerin en komik şakalarını ciddiye almamamız başka nasıl açıklanır?

Gülmekle ilgili dokuz neden buldum ve sırayla değinmek istiyorum. Bunların hepsi özneldir ve elbette itiraza açıktır.

Gülmek İçin Dokuz Neden

Bir şeye, kişiye ya da olaya gülmemizin ilk ve en temel nedeni onu ilginç bulmamızdır. Söz sanatları bunun en iyi örneğidir. Benzetme, abartma, mecaz, bir şeyin zıddını kastetme (tariz) gibi sanatlar bizi gündelik yaşamın tekdüzeliğinden kurtarır. Var olanı alışılmışın dışına çıkarır. Onları gülerek ödüllendiririz.

Gülmenin ikinci nedeni cezalandırma isteğidir. Bu arzu genellikle toplumsaldır. İnanç, siyasi parti, gelenek ve görenek gibi başlıklarla ilgili şakalara bu yüzden güleriz. Karşıt olduğumuz, ancak fiziksel şiddetle yanıt veremediğimiz şeyleri, onlara gülerek cezalandırırız.

Bu aynı zamanda tepkinin en zararsız yolu ve karşı taraf için öfke uyandırıcı olduğundan gülen kişiye çok haz verir. Bu şakaların seviyesi, ilk nedene; yani söz sanatlarına göre daha kalitesiz olsa da toplumda daha çok karşılık bulur.

Gülmenin üçüncü nedeni öç alma isteğidir. Bu neden cezalandırmaya benzese de tamamen özneye, yani kişiye dayanması nedeniyle ondan ayrılır. Üstelik öç almak için fiziksel olarak haksızlığa uğramamız gerekmez, düşünerek bu isteği duyarız.

Bize kötülüğü dokunmuş, yanlış yapmış yakınımız veya kıskandığımız tanıdık bir kişi, herhangi bir sebeple zor duruma düşerse ondan gülerek intikam alırız. Genel olarak yakın akrabaya, akrabaya veya bir ortamda bulunan arkadaşlara yapılan şakaların, onlarla edilen alayların çok komik bulunmasının nedeni budur.

Nitekim en sevdiğimiz kişilerle bile unutamadığımız kötü anılarımız mevcuttur. Geçmişte yaşadığımız türlü olaylardan ötürü içten içe rahatsız olduğumuz ve hatta kin duyduğumuz kişiler hakkında basit küçük görmeleri bile gülmek için fırsat sayarız. Gülüşümüz ne kadar uzun sürer ve şiddetli olursa o kadar rahatlar, huzur buluruz.

Gülmenin dördüncü nedeni boşluk doldurmaktır. Okulda, iş yerinde veya geniş arkadaş çevresinde veya toplantılarda, çeşitli gösterilerde, meclislerde vücut bulan uzun süreli sessizlik, boşluk doldurmaya yöneltir, kimilerini. Söylenecek sözün kalmadığı ya da henüz bulunmadığı bir sırada insanlar güler. Bu, özellikle gençler arasında yaygın bir gülme nedenidir.

Gülmenin beşinci nedeni şaşırmaktır. İçerik bakımından ilk nedene benzer, ondan kalite bakımından ayrılır. Buna verilecek en doğru örnek herhangi bir toplulukta edilen küfürlere ve hakaretlere gülmektir.

İnsan, kalabalık içindeki konuşmalara birebir konuşmadan, özellikle nezaket açısından genellikle daha çok özen gösterir. Ortamdaki kişi sayısı arttıkça içtenlik azalır. Bu kopmuş içtenliği bize hatırlatan bir söz, gülmemize yeter. Bu açıdan, örneğin kalabalıkta edilen küfre gülmemizin temel gerekçesi, küfrün komik olmasından çok, onun kalabalıkta edilmesine duyduğumuz şaşkınlıktır.

Nitekim hakaretler, özgüveni andıran büyüklenmeyle, patavatsızlıkla yapılan aşağılamalar o nedenle güldürücüdür. Bu komedyenlerin de sık kullandığı bir yöntemdir. Yine örneğin; bir yakınımızın yanında gaz çıkarırsak o bunu normal karşılayabilir; ancak yüzlerce kişinin önünde yaparsak komik olur.

Gülmenin altıncı nedeni duyguları bastırma arzusudur. Diğer nedenlerden kapalı olması yönüyle ayrılır. Kişi bir şeyden korktuğunda, bir şeye gerçekten üzüldüğünde, kızdığında veya buna benzer anlarda gurura kapılır. Gururu, duygularını belli etmenin bir tür zayıflık olduğunu haykırır ona. İyimserlik, kötümserlikten daha olgun durduğu için kişi gülmeyi ya da en azından gülümsemeyi seçer. Neşeli gözükmek ister.

Gülmenin yedinci nedeni zorunluluktur. Nedenlerin en sahtesidir bu. Kurum ve kuruluşların çalışanlarının müşterilere güler yüzlü olmak zorunda kalmaları, hatta zaman zaman gülmeleri buna örnektir. Bu gülmede kurumlara, kuruluşlara yönelik içten bir öfke olduğundan müşteriler ve vatandaşlar küçümsenmiş de olur.

Gülmenin sekizinci nedeni hava atma arzusudur. Bir disiplini, bilim, sanat ya da bir zanaat dalını ya da yabancı bir dili bildiğimizi göstermek için güleriz. Örneğin; tiyatronun az bilinen bir terimiyle veya İngilizce, Almanca gibi dillerle ilgili şakalara gülmek demek, bunları ortamdaki herkesten iyi bildiğimizi göstermek demektir. Gülme düzeyi, bilgi düzeyini göstermek üzere artar. Benzer biçimde bilgisizlik de hava atmak üzere kullanılabilir.

Gülmenin dokuzuncu nedeni savunmadır. Birine bir konuda laf söylemek, onun bir sorusuna cevap vermek karşı tarafı kızdıracaksa böyle bir yöntem kullanılır. Böylece hem sözümüzü söyler hem de o sözden ötürü gelecek tepkiden kendimizi koruruz.

Gülmenin saydıklarıma bağlı, başka nedenleri olabilir. 

Genel Yayın Yönetmeni:Elif ÜNAL YILDIZ 

Önceki çalışmamı da okuyabilirsiniz:

http://Eleştiri Üzerine Düşünceler

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Ulaş DEMİR

1989'da Mardin'de dünyaya geldim. Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi ve Gazi Üniversitesi Adalet bölümü mezunuyum. Ankara'da ikamet etmekteyim. Yazmaya şiirle başladım. İki kitabım yayımlandı.