Dünya: “Ayarlarımla Oynama!”

Dünya: “Ayarlarımla Oynama!”

Dünya’nın haykırdığını hissediyorum. Ne mi diyor? “Ayarlarımla oynamayın.”

Denge

Evet. Denge. Her konuda lazım olan tek şey denge aslında. Kendi hayatımızda da dengeyi tutturamazsak, sonuçlarına katlanmak bir hayli sıkıntılı oluyor. Bir de dünyayı düşünün. Aslında kendi haline bıraksak, zaman düzeltecek her şeyi ama izin vermiyoruz ki.

Dünya Deneme Tahtası Olamaz

Sebep-sonuç ilişkisinde yaşamımızı sürdürüyoruz. Ancak sonuçlar yine bizi etkiliyor. Eski dünya ve yeni dünya kavramları oluşuyor ya da oluştu bile. Oysa dünya aynı dünya. Peki ne değişti? Zoraki kıyamet planları mı yapılıyor yoksa? Dünyanın ayarlarıyla neden bu kadar oynanıyor? İster doğa deyin, ister tabiat ama sonunda yok oluş bizi mi bekliyor? Hem de bizim elimizden.

En büyük kötülük insanın kendine yaptığı kötülüktür. Kendimize, kendi elimizle neden kötülük yaparız ki? “Bana ne” dediğimiz an, bittiğimiz ve bitirdiğimiz an değil midir? Oysa her şeyi boş veren bir düşünce kendi yok oluşumuzu hazırlamaz mı? Kendimizi düşündüğümüz kadar dünyayı ve gelecek nesilleri düşünmek de sorumluluğumuz gereği değil midir?

Dünya: “Kurtarın Beni”

Bu haykırışı kim duyuyor? Duymuyor musunuz? Dünya haykırıyor. Dünya yalvarıyor. İnsanoğlu neden yaşam alanını koruyacağına, sorumsuzca, bencilce davranıp kendi geleceğini yok etmeye çalışıyor ki?

Filmler Her Şeyi Anlatıyor

Son dönem yabancı filmler de bu yok oluşu anlatmıyor mu? Ya bir şeylere hazırlanıyoruz ya da uyarılıyoruz. İnsanlık olarak, özellikle gezegenimizin atmosferiyle oynama fikri bir zamanlar bilim kurgu filmlerinin konusuydu. Ancak günümüzde bu konu bilim dünyasında ve devletler nezdinde ciddi bir şekilde ele alınmaya başlanmış durumda. Atmosferle oynama, iklim değişikliğiyle mücadelede bir çözüm olarak görülse de, bu yaklaşımın riskleri ve etik boyutları da dikkatle değerlendirilmeli bence.

Jeomühendislik

Bu alan, küresel ısınma ile ortaya çıkabilecek etkileri azaltmak amacıyla, temel bilimler ve mühendislik disiplinlerinin birlikte uygulandığı yeni bir mühendislik alanı. Mevzu iklim. Hem bozuyor, hem de bozduğumuzu düzeltmeye çalışıyoruz gibi bir durum gözüküyor .

Bugün Amazonlarda yaşayan kabilelere ilkel diyoruz ama asıl ilkellik, yaşamın gerçekliği ile oynayan ve çevreye karbon ayak izlerimizi bırakan bizlerde mi acaba?

Dünyanın iklimini değiştirmek amacıyla yapılan büyük ölçekli müdahaleler; güneş ışığını yansıtma ve karbondioksiti atmosferden çıkarma olarak tanımlanmakta. Güneş ışığının bir kısmını uzaya geri yansıtma amaçlanmakta, bu sayede Dünya’nın yüzeyine ulaşan enerji miktarı azaltılarak gezegenin soğuması hedeflenmekte. Aynı zamanda atmosferdeki karbondioksit miktarını azaltarak sera gazı etkisini hafifletmek de amaçlanmakta .

Ormanlar, okyanuslar, tarım alanları en fazla korunması gereken alanlar olmasına rağmen, nasıl oldu da kendisine bilinç ad edilen insanoğlu bilinçsiz ve sorumsuz hareket edip önce atmosferi etkiledi ve arkasından da soğuk-sıcak etkileşimindeki farkı arttırıp küresel ısınma ile Dünya’yı yüz yüze getirdi?

Acaba dünya bizden nasıl şikayetçi olacak? Ani soğukluk, ani sıcaklık bizi etkilediği gibi gezegenimizin de hızlı bir şekilde ısınıp soğumasına etkiler. Bu da ekosistemler üzerinde büyük bir şok etkisi yaratabilir.

Etik açıdan jeomühendislik projeleri ve deneyler küresel ölçekte etkiler yaratabileceğinden, bu müdahalelerin kimin karar vereceği ve kimler tarafından kontrol edileceği soruları büyük önem taşır. Bir ülkenin veya grubun kendi çıkarları doğrultusunda atmosferde değişiklik yapması, uluslararası anlaşmazlıklara ve güvensizliğe de yol açabilir.

Evet. Ben dünya atmosferi ile oynamama görüşündeyim. Ve hatta yakılan ormanların yerine ve kurak alanları ağaçlandırma yaparak gezegenimizin kendi kendini onarmasını beklemeliyiz. Yaptığımız her müdahalenin sonucu iyi olmayabilir.

Kendi evimin karşısındaki tepe, evi aldığımızda boşken, 10 yılda bina ile dolduğunu görmek endişelenmemde en büyük etken olmuştur. Ağaçlı alanların bir şekilde yok edilmesi ve binalaşma oranının artması, nefes almamızı etkiler boyuta ulaştırmıştır. Ülkemizin 80’li yıllarıyla günümüzü bile karşılaştırdığımızda bariz farkı görebildiğimiz halde, bilinçsizce davranmak bizi nereye götürmektedir?

Atmosfere yapılan dolaylı ve dolaysız tüm müdahalelerle değişen iklim koşullarının zararlarını biz, hepimiz çekiyoruz. Aslında Dünya’nın esintisi bize yeterken, doğanın isteğinin tersine bilinçsiz inşa edilen binalar ve oluşturulmayan yaşam alanları hepimizi klimalara mahkum bırakmıştır.

Peki elektriğin olmadığı ve binalar arasına sıkıştırılmış bir dünyada klimalar çöp olacak. Peki ya biz ne olacağız?

Unutulmamalıdır ki, gezegenimizin dengesiyle oynamak, her şeyden önce sorumluluk ve özen gerektirir. Eski dünyaya geri dönemeyiz ama yeni dünyada eski dünyayı yaşatabiliriz .

Kaynakça

1. R. Şanal, “Denge İçin Farkında Olmak,” rsanal.com, erişim tarihi: 24 Temmuz 2024.
2. Mehmet Kılıç, “Denge Bozukluğu Tedavisi Nasıl Olur ve Ne İyi Gelir?,” Habertürk, erişim tarihi: 24 Temmuz 2024.

Şerif Pınar

Editör: Murat Çatal

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

https://fisildayankalemler.org/author/serifpinar/

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şerif PINAR

1977 Aydın doğumluyum. İzmir`de ikamet etmekteyim. Halen bir devlet okulunda öğretmenlik mesleğini yürütmekteyim. Uzun yıllar edebiyatla hep iç içeydim. 2022 yılında İlk kitabım "Gönül Sevdiğinin Kapısında" adıyla yayınlanan şiir kitabımdır. Akabinde 2023 yılında “İki Adam: Ben ve Babam” adıyla deniz, anekdotlar ve balıkçılık üzerine ikinci kitabım yayımlandı. Üçüncü kitap hazırlığım ise devam etmektedir.