CAMIN ARDINDAKİ KADIN
- Yazar: Soner IRMAK
- 26 Haziran 2025
- 19 kez okundu

BÖLÜM 3: Yalanın Bedeli
O gece uyumadı. Uyuyamazdı. Ayna artık sessiz değildi. Camın ardındaki kadın da yok olmuştu. Ama boşluk, onun yokluğundan daha ürkütücüydü.

Birden bire, odanın duvarında hafif bir tıkırtı duyuldu. Gözlerini açtı. Bir yerden, çok uzak gibi gelen bir zil sesi yükseldi. Fısıltılar… Sonra karanlık odanın ortasında, duvarların arasından bir ışık yayıldı. Çok zayıf ama netti.
Duvarda bir şekil belirdi.
Bir kapı.
Evet. Duvarda, sanki birisi kara kalemle çizmiş gibi bir kapı vardı. Elini uzattı. Parmakları sadece düz duvara değdi ama gözleri, o çizimin derinleştiğini görüyordu. Gözlerinin önünde, çizilen kapı çatırdamaya başladı. Sonra, yavaşça aralandı.
Zeynep içeri girdi.
Odanın içi serindi. Çok tanıdık bir koku vardı. Eskimiş defter, terli okul çantası, ve… endişe.
Burası onun ortaokuldaki sınıfıydı.
Tebeşir tozu havada asılı gibiydi. Arka sırada oturan bir kız çocuğu vardı. Saçları dağınıktı. Defterine bir şeyler karalıyordu.
Zeynep yaklaştı. Kız başını kaldırdı.
Kendisi. 13 yaşındaki hali.
“Yapma bunu,” dedi genç Zeynep. “O yalan seni yıllar sonra öldürecek.”
“Ben… ben sadece kendimi korumaya çalıştım.”
“Hayır,” dedi küçük Zeynep, sesi metal gibiydi. “Sen sadece sevilmek istedin. Ama birini yok ederek sevilmek, cezasız kalmaz.”
Sınıf birden karardı. Duvarlar çürümeye başladı. Tebeşir tozu karardı, defterlerin sayfaları alev aldı. Küçük Zeynep ayağa kalktı, gözleri simsiyah olmuştu.
“Her yalan bir yırtık bırakır, Zeynep. Seninkiler artık bedenine sığmıyor.”
O anda her şey tersine döndü. Duvarlar yukarı değil, aşağıya çökmeye başladı. Yer kaydı, masa ve sandalyeler parçalandı. Zeynep çığlık atarak yere düştü ve…
GÖZLERİNİ AÇTI.
Yine kendi odasındaydı. Kliniğin beton duvarları. Tavandaki küf lekesi. Elinde bir şey vardı.
Bir defter.
Kendi el yazısıyla dolu, sarı sayfalı, yıpranmış bir defter. Ama hiçbir zaman ona ait olmamıştı.
İlk sayfada tek bir cümle yazıyordu:
“Hatırlamana izin verilmedi.”
Zeynep deftere bakarken, sayfalar kendiliğinden çevrilmeye başladı. Her sayfada bir tarih, bir isim, bir kelime vardı. Ve bu isimlerin çoğunu tanıyordu.
Çocukluk arkadaşları. Komşular. Ailesinden insanlar. Her birinin altında tek kelimelik açıklamalar: Yalan, unut, görme, sus.
Defteri okudukça başı döndü. Ellerini yüzüne kapattı. Kafasının içinde fısıltılar tekrar başladı.
> “Hatırla. Hatırlarsan özgür kalırsın. Hatırlarsan o kadın da susturulur.”
> “Ama hatırlarsan bir şey daha olur: Kimin yazdığını öğrenirsin.”
Kapı tekrar tıklandı. Bu kez beklemeden açıldı. Doktoru içeri girdi. Gülümsüyordu.
“Zeynep, iyi misin? Duyduğuma göre artık yazmaya başlamışsın.”
Zeynep, gözlerinin içine baktı.
Ve o an, doktorun gölgesinin olmadığını fark etti.
DEVAM EDECEK…
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal YILDIZ
Editör/Redaktör: Hakan DİNÇAY
Bu yazının bütünü yazarına aittir.
Bir önceki yazımı okudunuz mu?