Bilgi Düzeyimiz Davranış ve Tercihlerimizi Belirler
- Yazar: Doğan KARAAĞAÇ
- 4 Haziran 2024
- 46 kez okundu
Yaşamda doğru tercihler yapmak her zaman için kolay değildir. Bilgi düzeyimiz, davranış ve tercihlerimizi belirler. Birey olarak kişisel yolculuğumuzda sıkça tercihler yapmak zorunda kalırız. Her tercih aynı zamanda yeni bir davranışlar silsilesini geliştirmemizi de beraberinde getirir. Tüm yaşamımızı etkiler tercihlerimiz.
Bilgi Düzeyimiz Davranış ve Tercihlerimizi Belirler. Giyimden, yeme -içme alışkanlıklarımızın gelişimine, iş- meslek seçimlerimizden eş- arkadaş seçimlerimize kadar. Her önemli tercihimiz ve seçimimiz doğrudan doğruya yaşam yolculuğumuzun kalan kısmına yeni yön ve istikamet verir. Her önemli tercihimiz yaşamımızı daha güzelleştirebileceği gibi daha kötü duruma da yol açabilir.
Peki tercihlerde bulunurken insanı yönlendiren nedir? Neye göre tercihlerde bulunuyoruz ? Beğeni ölçülerimize, ret ve kabul ölçülerimize, estetik, etik, vicdan , muhakeme, muhasebe ve mukayese etme düzey – yetenek ve ölçülerimize göre tercihlerde bulunuruz ve bu temelde davranış örüntüleri geliştiririz. Bu saydıklarımızın her biri sahip olduğumuz veriler, BİLGİ ile oluşurlar.
Bilgi sahibi olmadığımız konularda doğru tercihler geliştirmemiz veya doğru işler yapmamız beklenebilir mi ? Elbette beklenemez. Bilgi edinmek kendiliğinden olan bir şey değildir. Edinmek için çaba gerekir. Eğitim aileden başlamalı, okulda sürmeli ve öte yandan birey de kişisel çabası ile bilgi edinmek için çalışmalıdır. Bilgi için okumak, okumak ve yine okumak gerekir. Çok okumak gerekir. Biz okumada ne durumdayız ? Okuyan insanlar mıyız? Toplum olarak okuma hususunda ne durumdayız?
2011 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığının yaptığı bir çalışma bizlere bu konuda fikir verebilir. Kültür ve Turizm Bakanlığı, kütüphaneler ve yayımlar genel müdürlüğünce yaptırılan araştırmanın sonucu “Türkiye Okuma Kültürü Haritası” adı ile rapor haline getirilmiş ve yayınlanmıştır. Bu uzun raporun detaylarına girmeden bir iki saptamayı almamız kafi gelir diye düşünüyorum.
26 ilde 6212 kişi ile görüşülerek oluşturulan rapora göre katılımcıların % 75 ‘inin kitap okumadığı saptanmıştır. Katılımcıların % 25’inin ise ayda ortalama bir kitap okuduğu saptanmıştır. Bu oranları UNESCO‘nun araştırma sonucunda da görüyoruz. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü ( UNESCO) tarafından yapılan son araştırmaya da atıfta bulunarak durumu anlamaya çalışalım.
Almanya, İngiltere, Fransa; Bu üç ülkenin Türkiye nüfusuna yakın oluşunu da baz alarak Türkiye’yi, yılda basılan ve yayınlanan kitapların sayısı üzerinden karşılaştıralım. UNESCO’ya göre ( ders kitapları hariç) Almanya’da 65 bin, İngiltere’de 48 bin, Fransa’da 39 bin kitap basılırken Türkiye’de 6 bin dir. Yine UNESCO’ya göre önem sıralamasında Türkiye’de kitap 235. sırada yer almaktadır. ( Kitap okumaktan daha önemli 235 konu ne ola ki !!).
Sonuç: Toplumun % 75’i kitap okumuyor. % 40’ı hiç kütüphaneye gitmemiş. Gidenlerin çoğu da ders kitapları için gitmiş.
Şimdi başımızı ellerimizin arasına alıp okumaya olan bu soğukluğumuzu ve uzaklığımızı düşünelim. Nasıl bilgi sahibi olabiliriz ki bu okuma düzeyimiz ile ? Peki bilgi sahibi olmaz isek yaşamda hem birey ve hem de toplum olarak tercihlerimizde nasıl doğru ve isabetli tercihler yapabiliriz ki?
Daha iyi bir dünya, daha iyi bir yaşam mümkündür.
Ancak bunun olabilmesi için daha fazla bilgiye, bilgi için de daha fazla kitap okumaya ihtiyaç vardır.
Başka yazılarda buluşmak üzere.
Doğan Karaağaç
4 Haziran 2024
Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal YILDIZ
Editör: Hakan DİNÇAY
Hocam kaleminize sağlık ❤️ Yine tokat gibi gerçekleri çarpmışsınız. Yalnız bir sorun var; kim okuyacak?