Ben Anadolu

Ben Anadolu

BEN ANADOLU

Ben Anadolu, Nermin UĞUR’un yönetmenliğini üstlendiği ve Nermin UĞUR’un  Ankara’nın Panora tiyatrosunda  oynandığı oyun.  Anadolu’da güneş gibi parlayan kadınlarımızı anlatan oyun. Anadolu’da parlayan uygarlıkları (Osmanlı, Bizans…) anlatamayacağım kadar çok olan ve doğup büyüyen uygarlıkları kadın gözü ile anlatan bir oyun.

Bilir misiniz elmas neden kıymetlidir. Elmas paha biçilmez, çizilmez parçalanmaz, ne kadar baskı yapılırsa yapılsın baskılara dayanıklıdır. Eşsiz ışıltısı ve şeffaflığı onu kusursuz yapar. Işığı kırarak farklı renklere ayrıştırması ve bu sayede göz kamaştırıcı bir ışıltı oluşturması da değerini artıran bir diğer özelliktir, Güneşten gelen ışığı emer içinde onu nadide ve eşsiz güzel renklere dönüştürür sonra dünyaya yansıtır.

Tiyatroda olduğum gece sahnede bir Anadolu kızı vardı. Öğle bir Anadolu kızı ki elmas gibi parlıyordu. Anadolu tarihine damga vurmuş uygarlıkların yansıttığı ışığı bize yansıttı. O bütün uygarlıkların ışığını aldı tıpkı bir elmas gibi bin bir renge dönüştürdü sahnedekilerin gözlerine yansıttı. İnsanlığın gelişimi için oluşturduğu ışığı içine aldı ve bize o ışığı binlerce değişik birbirinden güzel renk cümbüşüne dönüştürerek yansıttı.

O kız Anadolu kızlarından sadece birisiydi.  Anadolu’nun kalbinde, tarih boyunca parlayan bir elmas gibi var olduğunu gösterdi. Binlerce yılın birikimi, farklı kültürlerin harmanlanması ile ezilmemiş, parçalanmamış savaşmış ve dimdik duran bir Anadolu kızı gördüm sahnede.

O kız, sadece kendi kültürünün değil, aynı zamanda Anadolu’da yaşayan farklı köklerden gelen fikirleri de bünyesinde barındırdığını bize gösterdi. Farklı dinlerin, farklı dillerin, farklı geleneklerin bir araya geldiği bu coğrafyada, köprü görevi üstlendiğini bizlere gösterdi. O kız elmas gibiydi , farklı açılardan bakıldığında bizlere farklı renkler yansıttı, her birine yeni bir anlam kattı.

Sahnedeki elmas gibi parlayan kız Anadolu’daki zengin mirası bugüne taşıdığını gösterdi. Geleceğe de taşıyacağını seyredenlere hissettirdi. Bize bakışlarında değişen dünyada, değişen koşullarda, aynı kararlılıkla hayat mücadelesine devam edeceğini gösterdi. Hem geleneklerine bağlı kalacak hem de çağın gerektirdiği dönüşümlere ayak uyduracaktı.

Anadolu kadınının, sadece bir kadın değil, aynı zamanda bir sembol olduğunu bize yansıttı. Güçlü, dayanıklı, yaratıcı ve bir o kadar da şefkatli. Onun ışığı, gelecek nesillere yol göstermeye devam edeceğini gösterdi.

Bu renk cümbüşünün içinde kimler yoktu ki? Anadolu’da dünyaya damgasını vurmuş düşünürler bizim gözlerimize yansıdı. Ünlü liderler bizim gözlerimize yansıdı, Nasrettin hocalar bizim gözlerimize yansıdı. Bize yol gösterecek ışık demetleri bizim gözlerimizden ruhumuza aktı. O nadide Anadolu kızı tiyatroda bir şeyler anlatmadı bu insanları bize gösterdi. Meğer Anadolu’dan ne çok insan çıkmış. O gece Nermin UĞUR’ sahnede bir elmas gibi parlıyordu. Arkasından gelen ışık Anadolu’nun uygarlıklarından doğmuş binlerce nitelikli insanların aydınlattıkları yolu farklı ışık demetleri ile bize gösterdi.

Sahnede Nermin Uğur’un oynadığı etkileyici oyun, sadece bir tiyatro gösterisi değil, aynı zamanda Anadolu’nun kadim kültürlerine duyulan saygının bir ifadesiydi. Sahnedeki her ışık demeti, geçmişten günümüze uzanan bir medeniyetin izlerini taşıyordu. Özellikle, Nasrettin Hoca’nın fıkralarının sahnelenmesiyle izleyiciler hem güldü hem de düşündü. Bu oyun, Anadolu’nun sadece tarihi bir coğrafya değil, aynı zamanda yaşayan bir kültür olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Nermin UĞUR Anadolu’da yaşayan ve yaşayacak olan milyonlarca elmas tanelerinden sadece biri. Bu oyun tek kişilik bir oyun mu zannettiniz. Oyuna gitmeyenler oyunu tek kişilik bir oyun olarak görmeye devam edecek. Ben orada iken oyunda sadece Nermin UĞUR yoktu. Bende vardım oyunda, oyunu seyredenlerde vardı. Bizde Anadolu çocuğuyuz, Nermin UĞUR oyunu bizlerle oynadı. Bizde sahneye çıktık, onun koluna girdik çünkü bizler Anadolu evladıyız. Orada bunu hissettik.

Bir hazine toprağın altında olduğu sürece kimse ulaşamamışsa o hazine keşfedilmeyi bekliyordur. Keşfedilmemişse o hazinenin değeri sıfırdır. Ancak keşfedildikten sonra o hazinenin değeri artar. Anadolu’da milyonlarca hazine var. O hazinelerin keşfedilmesi gerekiyor. Nermin UĞUR bize o hazineyi keşfetmek için bize ışık tuttu.  Hazineyi keşfetmek için ne toprak kazmaya gerek var nede bir yerlerde aramaya gerek var. Nermin Uğur’un yansıttığı milyonlarca ışıktan biri bizim içimizdeki hazineyi bize gösterdi.

Teşekkürler Nermin UĞUR.

Bu Oyuna Gelmemi Sağladığınız İçin Teşekkürler Nurhayat Uğur Hanım.

 

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal YILDIZ

Editör/Redaktör: Hakan DİNÇAY

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Hakan DİNÇAY

Fısıldayan Kalemler Editörü ve yazarıyım. 1965 yılında Malatya’da doğdum. Ankara’da ilk, orta ve lise öğrenimini tamamladım. Hacettepe Üniversitesi İstatistik Bölümünü 1990 yılında bitirdim. Okulu bitirdikten sonra Türkiye İstatistik Kurumunda (TÜİK) 6 yıl çalıştım. Kuleli Askeri Lisesi’nde Bilgisayar alanında kısa dönem olarak askerlik yaptıktan sonra; bir kamu kurumunda bilgi işlemci olarak çalıştım. Aynı kurumda çalışırken ODTU Bilgisayar Mühendisliği Bölümü’nde eğitim aldım. Gazi Üniversitesi İlkokul Öğretmenliği Bölümü’nde eğitim aldım. Kısa süreliğine Amerika Birleşik Devletleri’nde kaldım. Eşim Danimarka Kopenhag Üniversitesi’nde çalışmalar yaparken eşime yardım amacıyla Danimarka’da kaldım. Öğretim görevlisiyim. Spor yapmayı ve satranç oynamayı severim. Halen bir kamu kurumunda bilgi işlemci olarak çalışmaktayım; Doç Dr.Arzu ALTUNKAYA DİNÇAY ile evli ve Meryem Melisa adında bir kızım bulunmaktadır.