Beğeni Çağının Yeni Arenası

Beğeni Çağının Yeni Arenası

Başparmağın Gölgesinde: Beğeni Çağının Yeni Arenası

Hani filmlerde seyrettiğimiz o Roma İmparatorluğu’nun taş arenalarında ve mermer sütunlar arasında yankılanan çığlıkları, binlerce insan tek bir işareti beklerdi. Hükümdarın başparmağı yukarı kalktığında bir hayat bağışlanır, aşağı indiğinde ise ölüm soğuk bir kararlılıkla hükmünü ilan ederdi. O an, bir insanın kaderi bir parmak ucunda sallanır, kalabalığın coşkun sesi vicdanın fısıltısını sustururdu.

Sosyoloji bu tür davranışları “kalabalık psikolojisi” kavramıyla açıklar. Kalabalığın içinde birey kendi yargısını kaybeder, sorumluluk duygusu dağılır. Tribünlerdeki insanlar, ölümün ağırlığını alkışlarla hafifletir, suçu paylaşarak onu sıradan bir eğlenceye çevirirdi. Böylece gladyatörlerin kanı, Roma’nın kudretini değil, insanlığın karanlık merakını besleyen bir ritüele dönüşürdü.

Bugün o arenalar yok, ama başparmak hâlâ hayatımızın merkezinde. Sosyal medya ekranlarında o küçük simge, modern çağın yeni hüküm aracına dönüşmüş durumda. Parmağımız ekrana dokunduğunda bazen birini yüceltiyor, bazen de görünmez kılıyoruz. Beğenilen, sanki doğrulanmış sayılıyor; beğenilmeyen, önemsiz kabul ediliyor. Hakikat, kalabalığın keyfine göre şekilleniyor. Bu yeni düzen, ekonominin değil algının işlediği bir sistem: “görünürlük ekonomisi.” Burada insanın değeri, düşüncelerinin derinliğiyle değil, ne kadar tıklanıp paylaşıldığıyla ölçülüyor.

Antik çağda gladyatörleri alkışlayan kalabalıkla bugünün “like” yağmuru arasında inanın hiçbir fark yok. O zaman ölüm meşrulaşıyordu, şimdi ise cehalet, öfke ve yüzeysel yargılar. Parmağını aşağı indirenin elinde kılıç yok belki, ama kelimeleriyle birini linç edebiliyor, susturabiliyor. Bu da çağın yeni ahlak sorunu olarak karşımıza çıkan “dijital vicdan” kavramını doğuruyor. Vicdan artık ekrandaki akış hızına göre şekilleniyor; insan doğruyu savunmak yerine kalabalığa uymayı seçiyor.

Sosyal medyanın arenasında hepimiz birer gladyatörüz artık. Kimimiz alkış bekliyor, kimimiz linçten kaçıyor, kimimiz yalnızca görünür kalmak için savaşıyor. Oysa görünür olmak, var olmakla aynı şey değildir. Kalabalığın alkışı seni haklı yapmaz; tıklayan parmaklar gerçeği kutsamaz. Görünürlük ekonomisi insanı sahici ilişkilerden uzaklaştırdı; geriye “onaylanma dürtüsü”nün esiri olmuş yorgun ruhlar bıraktı.

Modern insan, bu dürtünün ağına takılmış durumda. Beğeni almadığında değersiz hissediyor, paylaşmadığında yok oluyormuş gibi yaşıyor. Her tıklama küçük bir dopamin patlaması yaratıyor ve insan o hazzın peşinde giderek düşünme yetisini kaybediyor. Psikoloji bu döngüyü, insanın beğenilme arzusuyla açıklanan onaylanma dürtüsü olarak tanımlar; çünkü her beğeni, bir anlık tatminle vicdanın derinliğini bastırır. Artık insan, düşüncesini ifade etmek için değil, alkış almak için konuşuyor.

Roma’nın taş arenası bugün cebimizde, ışıklı ekranlarda yaşıyor. Yalnız fark şu: O zaman ölüm fizikseldi, şimdi ise ruhsal. Kalabalığın dijital yankısı, insanın iç sesini bastırıyor. Dijital vicdan dediğimiz şey, artık sorumluluğu algoritmalara devretmiş, sessiz bir onay biçimine dönüşmüş durumda. İnsan, adalet hissini paylaş tuşuna basarak yaşadığını sanıyor.

Asıl trajedi, kimsenin arenada olduğunu fark etmemesi. Her “like”, bir onay gibi görünür ama çoğu zaman bir teslimiyettir. Parmağını kaldıran da geçip giden de aynı sessizliğin parçasıdır. Kalabalık psikolojisi insanı sürükler; yanlışlar alkışlandıkça güçlenir, doğrular sessiz kaldıkça unutulur.

Beğenmek artık bir duygu olmaktan çıkmış bir refleks haline gelmiş. Parmağımız düşünceden hızlı hareket ediyor sanki. Düşünmek çaba ister, tıklamak kolaydır. Bu kolaylık insanı sığlaştırır. Bilgi çoğaldı, ama öğrenen kim? Vicdanlar maalesef inceldi.

Gerçek cesaret, o arenada başparmağını kaldırmadan önce durabilmektir. Kalabalığın alkışına kapılmadan kendi yargını koruyabilmektir. Çünkü bazen beğenmemek, insan olmanın en onurlu hâlidir. Dijital vicdanını koruyabilen insan, kalabalığın sesine rağmen düşünmeyi sürdüren insandır.

Murat Çatal

Bu yazının bütünü yazarına aittir

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu? 

Instagram

Kitaplarım

Yorumlar (0)

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Murat Çatal

Fisildayankalemler.org online gazetemizin Editörü ve Yazarıdır. Almanya’da yaşamaktadır. Araştırmaları, Antropoloji alanındadır. ‘Tanrıların Gizemi’, ‘Doğru Bilinen Yanlışlar’, ‘Alevi Ritüellerinin Kökeni’ ve ‘Die Ursprünge der Alevitischen Rituale’ adlarında dört antropoloji araştırma kitabı bulunmaktadır. https://1000kitap.com/kitap/tanrilarin-gizemi--355711?hl=tr https://www.sinirsizyayincilik.com/kitaplar/alevi-rituellerinin-kokeni/ https://www.sinirsizyayincilik.com/kitaplar/dogru-bilinen-yanlislar/ https://fisildayankalemler.org/author/muratcatal/