Aslan Kral Ve Gümüş Prens

Aslan Kral Ve Gümüş Prens

Aslan Kral ve Gümüş Prens

Günlerden bir gün, ormanların kralı aslan, ormandaki tek düzelikten sıkılmış ve şehre inmeye karar vermiş. Düşünmüş taşınmış: “Ne yapsam da bu tek düzelikten kurtulsam?” diye. En sonunda kendine bakım yaptırmayı düşünmüş. Yolunun üstünde bir kuaför salonu varmış. Masal bu ya, burada çalışanlar da çeşitli hayvanlardan oluşuyormuş.

Aslan kralı, büyük bir memnuniyetle içeri buyur etmişler. Daha sonra, kişisel bakımını büyük bir titizlikle yapmışlar. Kuşlar, yelelerini taramış, düzeltmiş, şekil vermiş. Kimisi manikür-pedikür yapmış, kimisi masaj yapmış. Yani hizmette kusur etmemişler. Ne de olsa ormanların kralı gelmiş, nasıl hata yapabilirler? Başlarına gelecekleri tahmin bile edemiyorlarmış. Aslanın sağı solu belli olmaz; dikkat edilmesi gerektiğini biliyorlarmış. Ölüm; onların yaşadıklarının yanında bir kurtuluş olurmuş, aslanın yapacaklarının lafı bile olmazmış. Onun ünü, yaptıklarını duymayan kalmamış. Daha aslan gelmeden, yaptıkları herkesin dilindeymiş.

Zamanın gerisinde kalmak istemeyen aslan, bu yola başvurmuş; imajını yenileyip daha heybetli görüneceğini düşünüyormuş. Bakımı biten aslan, ormanın yolunu tutmuş. Tam ormana yaklaşırken, karşısında bir kedi görmüş. Kedinin adı Gümüş Prens’miş; çünkü tüyleri gümüş renginde olduğu için arkadaşları ona bu adı vermiş.

“Merhaba, ben Gümüş Prens. Sizinle tanışabilir miyim?” demiş kedi.

Aslan, kükreyerek cevap vermiş: “Sen de kim oluyorsun? Nasıl benim yoluma çıkarsın, bu ne cesaret!”

Kedi korkmuş ne diyeceğini bilememiş sesi titriyerek cevap vermiş: “Şe şey, efendim, yo yolumu kaybettim. Bana yardım eder misiniz?” diye rica etmiş.

Aslan yine kükremiş: “Sen, benimle böyle konuşmaya nasıl cesaret edip bir de istekte bulunuyorsun? Çekil yolumdan, seninle uğraşamam!”

Ama Gümüş Prens ısrar etmiş: “Aslan kardeş, bana yolumu bulmamda yardım edin lütfen. Karşılığında ben de size yardım ederim.”

Aslan; kediye küçümser gözle bakmış, kükreyerek gülmüş: “Sen küçücük bir kedisin. Bana ne gibi bir yardımın olabilir ki? Daha yolunu bile bulamıyorsun, bana nasıl yardımcı olacaksın?”

Sonunda düşünmüş taşınmış, belki bir faydası olur diye Gümüş Prens’le birlikte yola devam etmeye karar vermiş.

Tam ormana yaklaşırken aslan, Gümüş Prens’e sormuş: “Benim nasıl göründüğümü söyler misin? Ormandaki tek düzelikten sıkıldım. Daha heybetli görünmek için kendime bakım yaptırdım. Bana dürüstçe nasıl göründüğümü söyle.”

Gümüş Prens, aslandan korkuyordu ama dürüstlüğünden de ödün vermiyordu: “Ormanların kralı olarak her halinizle ayrı bir güzelsiniz. Yalnız, bu bakım işi pek iyi fikir değil. Eski halinizle daha iyi görünüyordunuz. İsterseniz bu işten vazgeçin.”

Aslan ise Gümüş Prens’e bakmış ama sözlerine kulak asmamış ve bildiğini yapmaktan geri durmamış.

Ormana vardıklarında, aslanı gören herkes şaşkınlık ve hayret içinde kalmış. Ancak korkudan ağızlarını bıçak açmamış. Aslanın peşi sıra gelen Gümüş Prens, aslana tekrar: “Ben size söylemiştim. Bu bakım fikrinden vazgeçin; siz zaten doğal halinizle çok heybetli görünüyorsunuz. Ama beni dinlemediniz. Ormandaki hayvanlar, sizin bu yeni halinizle artık sizi ciddiye almazlar. Başına buyruk hareket ederler. Zamanın gereklerine ayak uydurmak uğruna neden doğal görünüşünüzden ödün verdiniz? Aslanın kendine bakım yaptırması nerede görülmüş? Şartlar ne olursa olsun, siz siz olun, özünüzden asla ödün vermeyin,” demiş.

Bu masal da burada bitmiş.

Gökten üç elma düşmüş:
Biri bu masalı dinleyenlerin başına,
biri okuyanın,
biri de şartlar ne olursa olsun dürüstlükten vazgeçmeyen ve özünden ayrılmayanların başına.


Şükran Pınarcan

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal YILDIZ

Editör/Redaktör: Hakan DİNÇAY

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Bir önceki yazımı okudunuz mu?

 

Yorumlar (1)

  1. Yıldız Tek Gamlı
    • 21/12/2024

    Kral çıplak yani😁

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Şükran Pınarcan

Ben Şükran Pınarcan Konya'nın Doğanhisar kasabasında doğdum.İlkokulu orda bitirdim.Lise ve ortaokulu Konya'da bitirdim.Evliyim üç tane çocuğum var.Okumayı ve yazmayı yaşam biçimi haline getirdim.Yirmiye yakın antolojim var.