AH ŞU GENÇLER !

AH ŞU GENÇLER !

AH ŞU GENÇLER !

Size Nisan 2024’te yayınlanan TOG (Toplum Gönüllüleri Vakfı) için KONDA Araştırma ve Danışmanlık A.Ş. tarafından yapılan “ Üniversiteli Gençlerin İhtiyaçları” veri sonuçlarını sunmak istiyorum. 2169 üniversite öğrencisinin katıldığı, 1561 üniversite öğrencisinin yanıtlarının analize tutulduğu bu anket sisteminde “kartopu” yöntemiyle veri toplanmış, verilerin analizinde SPSS programı kullanılmış. Derdim elbette testlerin sonuçlarını tek tek paylaşmak değil, test sonuçları üzerinden gençleri anlamanızı sağlamak ve geleceği emanet ettiğimiz gençlerin nasıl bir dünyada ve nelerle mücadele ettiğini görmenizi istiyorum.

BARINMA

Üniversite öğrencilerinin %44’ü devlet yurdunda yaşarken, %33’ü yaşadığı evde/ yurtta yaşıyor. Evde yaşayanlar bir evi en az 4 kişi ile kullanıyor. Öğrencilerin %46’sı yaşadığı ilde okuyor, %44’ünün kendine ait bir odası var. Kendine ait odası olan erkekler, kız çocuklarına göre daha fazla. Kız öğrenciler daha çok yurtta kalırken, erkek öğrenciler evi tercih ediyor.

Açık olan şu ki; çocuklarımıza istedikleri yerde, almak istedikleri eğitimi veremezken ki ( %46) neredeyse üniversite döneminde olan çocuklarımızın yarısını evde okumaya mecbur bırakıyoruz. Üstelik kız çocuklarımız şehir dışında okuyorlarsa demek oluyor ki yurt dışında bir evde yaşamasına izin vermiyoruz.

Üniversitenin sadece akademik bilgi edinilecek, meslek edinilecek, bitirilince para kazanılacak bir yer olduğunu düşünmekten vazgeçmek zorundayız. Üniversite; geleceğin yetişkinlerinin tek başına ayakta durmayı öğreneceği, bulunduğu toplum içinde kendi yaşantısı dışında sosyal toplulukları gözlemleyebileceği, yetişkinliğe adım atarken ailesinden uzakta bir sorunla karşılaştığında çözüm üretebileceği, kısacası kendi hayatını inşa edeceği yer olmalıdır. Ülkemizin ekonomik şartları göz önüne alındığında elbette anne babaların, çocuklarının üniversite hayatlarını kendi yanlarında devam ettirmelerini anlasam da, bunun gelecekteki nesillerin tek başına karar verme yetkisinde etkili olduğunu düşünmüyorum. Devletin bu anlamda liseyi bitiren her gence kendine güven anlamında okuyacağı üniversiteyi seçmesi yanında, birçok programla gençlere destek olmasını, her gencin ailesinden uzak olsa da tek başına eğitimini tamamlayabileceği desteği vermesi gerektiğini düşünüyorum. Diğer taraftan kız çocuklarının özenle yurda yerleştirilmesi aile için ne kadar güven verici görülse de bizzat iki üniversiteli kız çocuğu annesi ve aynı zamanda eğitimci olarak, belli başlı üniversitelerin yurtlarını, yurt imkanlarını görünce de çocuklarımız için avantaj olan bu yurt sisteminin ne sağlık açısından ne de güvenlik açısından yeterli olduğunu düşünmüyorum.

Bir yurt için ödenen paranın 2.318tl olduğu, öğrenci evinde kalanların aylık barınma gideri 5.631tl olduğu düşünülürse, iki çocuklu asgari ücretle geçinen ve iki çocuğu üniversitede okuyan bir ailenin durumunun hesabını yine en iyi devletin yapacağından eminim. Bu çocuklara lüks diye aşılanan dışarda yemek yeme/içme, sinema, tiyatro, hafta sonu tarihi/turistik bir gezinin ihtiyaç olduğunu, sosyalleşemeyen çocukların nasıl psikolojik sorunlarla uğraştığını ayrıca belirtmek isterim.

EĞİTİM

 Özel üniversitelerde okuyan öğrenciler, devlet okullarında okuyan öğrencilere göre daha iyi bir eğitim aldığını düşünüyor. Son yıllarda demirbaş üniversitelerimizin dünya üniversitelerinde çöküşü düşünüldüğünde bunu yadırgamıyorum. Devlet üniversitelerinde hocaların sebebi ne olursa olsun, ki bu ayrı bir araştırma konusu olabilir, gençleri yönlendiremedikleri, yol gösterici olmadıkları, üretmedikleri, uluslararası yazınlarda söz almadıklarını görebiliriz. Bir şekilde bölümlerin başlarına gelen hocalarımızın atamalarının adil olduğunu düşünmüyorum, adil olmayan bir üniversitede de çocukların şevkle geldiği üniversitelerde hocaların koltuk sevdaları maalesef çocukların eğitimine bir katkısı olmuyor. Kişisel görüşüm nasıl koltuk sahibi olabiliriz değil, bu çocuklara neyi, nasıl, daha güzel şekilde vermeli, yol göstermeli, en önemlisi yanlarında olmalıyız olabilir.

Teknoloji kullanma anlamında da üniversite öğrencilerinin ¼ ünün mobil internete, 1/3 ünün bilgisayara sahip olmadığı düşünüldüğünde, neden bu gençler teknoloji üreten dev üniversitelerle proje yapamıyor demenin gençlere haksızlık olduğunu düşünüyorum.

DUYGUSAL DURUM

Gençlerin ¼ son dönemlerde ücretli veya ücretsiz psikolojik destek almış veya almaya devam ediyor. Aylık bireysel destekler arttıkça psikolojik destek alanlar da artıyor. Gençlerin en çok hissettiği şey bunalmışlık, en az hissedilen duygu ise hayattan keyif alma. Duygu durumlarına göre %38’i kendini kötü ya da çok kötü hissediyor.

Bir şeyleri yanlış yaptığımızın, gençlerimize destek olamadığımızın, gelecekle ilgili artan kaygılarına güven veremediğimiz için psikolojik olarak çok kötü olduklarının farkına varmamız gerekiyor. Gençlerimiz eğitim anlamında, ekonomi anlamında, gelecek anlamında kendini yoksun hissediyor ve bu kendi geleceğimizi yok etmek demek.

EKONOMİK DURUM

Son 3 ayda %42si çalışmış, çalışmak zorunda kalmış, düzenli çalışamadıkları için çoğu hak ettikleri ücreti alamadığı gibi sigortasız çalıştırılmış. Üniversite öğrencilerinin çalışmasına karşı değilim, aksine iş hayatını erken gören gençlerin yönetim ve organizasyon konularında daha başarılı olduklarına şahit oluyorum. Ben hak ettikleri paranın ödendiği, aldığı eğitim dahilinde eğitimini geliştirebileceği programlarda çalıştırılmasını, seçtiği mesleğin ya da bölümün aktif çalışanı olmadan önce işi konusunda öngörü sahibi olması gerektiğini düşünüyorum.

Bir öğrencinin ortalama burs/kredi 2.449aldığı düşünüldüğünde ,aylık minimum gideri için 6.220tl olduğu düşünüldüğünde aylık yeme içme giderlerini bile tek başına karşılamaya yetmiyor. Diğer basit harcamaları da düşündüğümüzde gençlerin ekonomik anlamda zor bir üniversite hayatı geçirdiğini üzülerek belirtmek isterim.

Böyle bir ekonomik durum varken gençlerimiz yeterli beslenemiyor, sağlık problemlerini erteliyorlar, okul için gerekli olan materyalleri bile almakta zorlanıyorlar.

SONUÇ

Tüm bu araştırmaların sonunda gençlerin şu anda en çok ihtiyaç duyduğu;

%68 BURS

%45 PSİKOLOJİK DESTEK

%43 STAJ

%35 BİLGİSAYAR

%28 KİTAP

%24 MENTORLUK

%17 SINIRSIZ İNTERNET PAKETİ

Hep birlikte geleceği kurtarmak adına atacağımız ilk adım, ihtiyaç listelerinin üstlerini tek tek çizip, onlara güven verip, geleceği inşa ederken gülümsemelerini sağlamak olabilir. Geleceği mutlu etmenin, birlikte mutlu olmanın zor olmadığını düşünmüyorum.

14/06/2024

 

YILDIZ TEK GAMLI

Kaynak: tog.gov.tr (toplum gönüllüleri vakfı)
Konda Nisan 2024 üniversiteli gençlerin ihtiyaçları araştırması

Bu yazının bütünü yazarına aittir.

Editör: Murat Çatal

Genel Yayın Yönetmeni: Elif Ünal Yıldız

Bir Önceki Yazımı Okudunuz mu?

GÖLYAZI APOLLON 

 

Yorumlar (3)

  1. Zeynep
    • 15/06/2024

    Kalemine yüreğine sağlık güzel ülkemin eksikliğini dile getirmişsi niz

  2. Yıldız Tek Gamlı
    • 15/06/2024

    Okuyan herkese teşekkür ederim ❤️

    • 15/06/2024

    Çok önemli bir konuya yer vermişsiniz Hocam. Duyarlılığınızı kutluyorum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Yıldız TEK GAMLI

1976 yılında Ankara’nın Altındağ ilçesinin bir semti olan Doğantepe’de büyüdüm. Aslen Nevşehirliyim. Tipik bir Anadolu ailesinin altı çocuğundan biriyim. Konya Selçuk Üniversitesi Akşehir M.Y.O. Muhasebe bölümünü bitirmek dışında Ankara’dan ayrılmadım. Ankara Hacettepe Üniversitesi Sağlık İşletmeciliğini tamamladım. Amerikan Kültür Derneği’nde İngilizce öğrendim. Bu arada Ankara Tabipler Odası’ndan Hastane Yönetimi eğitimini bitirdim. Tüm bu eğitimleri tamamlarken Ankara Özel Güven Hastanesi’nde 7 yıl çalıştım. Evlenince kendi sağlık işletmemize geçip 4 yıl Halkla İlişkiler Müdürlüğü’nü yürüttüm. AÇEV (Anne-Çocuk Eğitim Vakfı)’le tanışıp, gönüllü annelik yaptım. Çocuklarla daha mutlu olduğumu fark edince Çocuk Gelişimi ve Eğitimi’ni bitirip, 2 yıl devlet okullarında sözleşmeli, 2 yıl özel kurumlarda İngilizce ve İngilizce Drama öğretmenliği yaptım. Meme ve lenf kanseri nedeniyle çocuklarım olan öğrencilerimden ayrıldım. Tedavim devam ederken TEMA Vakfı ile tanışıp, çocuklara doğayı anlatmanın yanında, ara ara yine onlarla birlikte vakit geçirmenin yolunu buldum. 2019 yılında Bursa Nilüfer’e taşındım. Kızlarım üniversiteye başlayınca, “eğitimin yaşı yok” deyip, hayalim olan Uludağ Üniversitesi Arkeoloji Bölümü (Almanca) okudum. Minik Saka Kuşu, Sabun Kokulu Masal, Lunaparkta Keyifli Bir Gün, Cemilhan'ın Maceraları, Büyüklere Küçüklerden Masallar, Kayıp Balerin, Yüzyılın Masalları, Yavru Kedi, Gökçe Özgür Olmak İstiyor, Bir Pazar Günü, Paylaşmak Çok Güzel kitaplarının yazarı.